Eve geldiğimde eşyalarımı kenara koydum. Bugün çok gerilmiştim. Kesinlikle kafamı boşaltmam lazım diye düşündüm ve Derine mesaj attım. Derin benim liseden kalan arkadaşımdı ve aynı zamanda da tek arkadaşım denilebilirdi.
"Gel bir bara gidelim" yazdı. Güzel bir fikirdi ve içip kafamı rahatlatabilirdim. Detayları konuştuktan sonra hazırlanmaya başladım. Siyah askılı mini elbisemi giydim ve kızıl saçlarımı da açık bıraktım.
Makyaj da yaptıktan sonra beklemeye başladım. Derin beni evimden alacaktı. Telefonumu çaldırmasıyla aşağıya indim ve birkaç dakika bekledikten sonra alışık olduğum siyah arabaya bindim.
"Son birkaç günümün nasıl geçtiğini tahmin bile edemezsin Dero" dedim oflayarak. "Anlat bakalım" dedi. Ebrar Karakurt beni takip ediyor" dedim. Bir anda çığlık atmasıyla korkup "ne bağırıyorsun kızım abartma istersen" dedim.
Pek abarttığı söylenemezdi aslında. "Ne abartması Arın. Neden ediyor nasıl oldu bu anlat çabuk" dedi. O da voleybol hayranıydı. Olanları eksiksiz bir şekilde anlattım çünkü artık düşüncelerde boğuluyordum.
"Sırf o orda diye salona gittiğin için mi suçlu hissedip onunla konuşmuyorsun?" Dedi. "Evet öyle. Onunla arkadaş bile olsak bunu bilerek geldiğimi öğrense onu kullandığımı düşünür" dedim
"Nereden öğrenecek ki? Kendini bu şekilde kısıtlamamalısın. Öğrenirse de açıklamanı yaparsın güvenip güvenmemek ona kalmış" dedi. Haklıydı da. "Hem sadece arkadaşlık amacı olduğuna emin misin? Bana pek öyle gelmedi gibi. Hem sende hoşlanıyorsun bence" dedi ve güldü. "Ya DeriN sus" dedim ve koluna şakadan bir yumruk attım.
"Bilmiyorum ki. Onun benden hoşlandığını da sanmıyorum ve benim kızlardan hoşlandığımı nereden bilebilir ki?" Dedim. "Bir detayı atladın sanırım Arın. Çantanda renkli bayrak anahtarlık var, ayrıca seni takip ettiğini söyledin biyogrofinde lgbt bayrağı yok muydu? Ayrıca hesabında lez bardan fotoğrafların var" dedi.
Haklıydı. "Ben bunları düşünmemiştim evet. Ama ikimizde kızlardan hoşlanıyoruz diye aramızda bir şey olacak diye bir şey yok. Hem o öyle düşünmüyordur bence" dedim.
"O istese olacaksın yani Arin aaa" dedi ve güldü. "Ne alaka ya" dedim ve gözlerimi devirdim. Bir süre sonra bara geldik. İçeri girdiğimde burnuma içki kokusu doldu ve yüksek sesle şarkı çalıyordu.
İnsanların arasından sıvıştık ve bar masasına oturduk. Tekila sipariş ettim ve gelen shot bardağına baktım. Tuzu yaladıktan sonra kafama diktim ve limonu emdim. Bir shot daha attıktan sonra Derin beni "hadi dans edelim" diyerek çekiştirmeye başladı.
"Sen git" dedim ve "tamam" dedi. Arkasından baktıktan sonra yeniden önüne döndüm ve telefonumu karıştırmaya başladım. Yanıma oturan beden ve tanıdık sesle yanıma döndüm.
Barmene "tekila" dedi. Yanıma döndüğümde oturan Ebrara baktım. Hafif araladığım ağzımla ona dönünce "Selam" dedi. "Selam" dedim ve hafif kekelemiştim yalan yoktu. "Bu ne tesadüf" dedi ve tuzu yalarken gözlerimin içine baktı.
Ben onu izlerken shot'ı dikti ve limonu ağzına alırken gözlerini yeniden gözlerime çevirdi. "Naber" dedi. "İyi, sen" dedim ve önüne döndüm. Sandalyeyi benim olduğum tarafa çekti ve iyice bana yaklaştı.
Dönen sandalyemi çevirdi ve bedenim ona dönmüştü. "Hala sorumun cevabını alamadım. Neden benden kaçıyorsun?" dedi. Gözlerinin içine baktım ve "kaçmıyorum" dedim. "Öyle olsun hanımefendi" dedi.
Sohbet konusu açıldı ve bayağı sohbet ediyorduk. Derinin dediklerinden dolayı artık kendimi kısıtlamıyordum ve kafamda biraz çakırdı. Sorduğu soruya cevap olarak heyecanla gülerek hikaye anlatmaya başladım.
O da gülümseyerek beni izliyordu ve gözleri dudaklarıma kaydı. Hikayenin sonlarına doğruydu ve sesim gittikçe kısılarak anlatmaya devam ettim ve anlatmam bitince hala dudaklarıma bakınca utançla önüme döndüm. "Öyle mi olmuş bakalım" dedi gülerek. Yanıma bir adam oturdu ve "Selam" dedi.
"Selam" dedim ve geri Ebrara döndüm. "Tanışabilir miyiz" dedi kolumu tutarak. kolumu çektim ve "İstemiyorum teşekkürler" dedim zorla gülümseyerek. Ebrara baktığımda o da rahatsız olmuş bir şekilde bakıyordu. Adam tam "Hadi a-" derken Ebrar "istemiyor işte yoluna git" dedi.
Adam yanımdan kalktı ve "Teşekkürler" Dedim Ebrara gülümseyerek. "Ne demek görevim" dedi ironiyle karışık bir şekilde gülerek. "Neden bu kadar naziksin? Rahatsız olduğun her yönden belliydi ama yine de çok nazik davranıyorsun. Spor salonunda o çocuğa da aynı şekilde cevap verdin." dedi.
"Evet, beni rahatsız ediyorlar ama kaba davranmayı sevmiyorum. Ya da birilerini kırmayı üzmeyi. İnsanları kırmadan uyarmaya çalışıyorum işte kısaca. Kelimeler öyle gözükmese de çok değerliler ve bir insanın hayatında beklenildiğinden fazla etki yaratabilir. Kibar olmaya çalışıyorum çünkü bende bana bir insanın böyle davranmasını isterdim" dedim.
Şefkatli bir yüz ile bana bakıyordu. "Haklısın, ama birini kırmamaya çalışırken onlar seni kırabilir bu yüzden çok dikkat etmelisin. Herkes senin gibi değil ve senin gibi düşünmüyor." dedi. "Biliyorum" dedim ve kafamı yere çevirdim. "Seni hep böyle rahatsız edecekler ise benimde etrafta olmam iyi olur sanki" dedi gülerek. "Aynen" dedim ve güldüm. Her şeyi konuştuk fakat kariyeri, ünü hakkında hiç konuşmamıştık.
"İlk defa biriyle konuştuğumuz tek şeyin kariyerim olmaması çok güzel. Sanki yine eskisi gibi hayat. Bilirsin yani. Ünlü olmadan önceki gibi." dedi. "Sen sadece voleybol değilsin ki. Karakterini voleybol oluşturmuyor. Hayatındaki en önemli şey olsa bile tek konun bu olmamalı" dedim.
Gözleri. Bu sefer çok farklı bakıyordu sanki bana. Benim hakkımda sanki düşünceleri değişmiş gibi. Gülümsedim. "Arın ne yapıyorsun?" diyerek gelen Derine baktım. Yanımdaki Ebrarı fark edince gözleri büyüdü. Yanımıza geldi ve "Selam ben Derin" dedi ve Ebrarın elini sıktı. "Bende Ebrar" dedi Ebrar ve gülümsedi.
"Ben kalksam iyi olur. İkinize de iyi geceler yarın görüşmek üzere Arın" dedi ve "Görüşürüz" dedim. Gülümsedim ve uzaklaşmaya başladı. Derin yanıma oturdu ve "Neler oluyor kızım? Ebrar nereden çıktı niye haber vermedin bana kalp krizi geçirtmek mi istiyorsun?" dedi. "Bende bilmiyordum ki. Sen gittikten birkaç dakika sonra geldi. Asıl ben kalp krizi geçirecektim" dedim.
Telefonundan saate baktı ve "Saat kaç olmuş. Hadi gidelim yolda anlatırsın" dedi ve kalktık.