5

934 47 8
                                        

Arabadaydık ve eve doğru gidiyorduk. "Senden hoşlanıyor olabilir. Cidden çok iyi ve kibirli olmayan biriymiş. Ünlülerin hepsi burnu havada sanıyordum." dedi Derin. "Aslında bende öyle sanıyordum ama Ebrar cidden fikrimi değiştirdi." dedim. Bugün olan sohbetimiz cidden çok hoşuma gitmişti. Eve geldiğimizde indim. Evim müstakildi iki katlıydı ve 15 konaktan oluşan bir siteydi. Genellikle yabancılar ve şirket sahiplerinin yaşadığı bir yerdi. 

6 ay önce yanımdaki eve biri taşınmıştı onun dışında herkes uzun süredir burada yaşıyordu. Evi ben almamıştım benim maaşım asla yetmezdi ama babam bana üniversiteye geçerken hediye olarak almıştı. İçeri girdim ve kendimi koltuğa bıraktım. 

Uyandım ve etraf karanlıktı. Saate baktığımda hala geceydi ve makyajlı bir şekilde uyumuştum ayrıca üstümde de elbise vardı. Odama gittim ve ışığı açtım. Elbisemi çıkartıp südyen giymeyerek tişört geçirdim. Altıma da şort giydim ve makyajımı sildim. Kendimi yatağa attım ve uykuya daldım.

Sabah alarmla uyandım. Telefonuma gelen bildirime baktığımda Kalbim hızla atmaya başladı. Ebrar "Günaydın" yazmıştı. Şok geçirecektim resmen. "Günaydın" yazdım ve yüzümü yıkadım. Kısa bir duş aldıktan sonra "Hava bugün çok sıcak yazmıştı "Ebrar. Ebrarın yazdığı günaydın mesajını ss alıp Derine attım ve bana 10 saniye boyunca "Nee" diye bağırdığı bir ses kaydı attı. 

Şirkette masamda oturuyordum ve Ebrarla yazışıyordum. Sabahtan beri konuşuyorduk. "İşte çalışıyor musun?" diye sordu. Ne diye cevap verebilirdim ki? "Bir şirkette çalışıyorum" yazdım. "İyii" yazdı ve rahatlayarak nefesimi verdim. 

Daha fazla işim hakkında soru sormadığı için şanslıydım. "Ben antrenmana geçiyorum. Çıkınca yazsam olur mu?" diye sordu.  "Tabikide" yazdım. Onunla sohbet etmek çok güzeldi ve konu asla bitmiyordu. Derin konular hakkında konuşup, uzun uzun paragraflar atıyorduk birbirimize. 

Ebrar antrenmana girince de yapacak işim kalmamıştı bende patronumdan izin alıp eve erken gittim. Bütün gün öksürüyordum ve burnum akıyordu. Bu havada bile üşüdüğümü hissedince hasta olduğumu anladım. Ateşimi ölçtüm ve 38 derece çıktı. Koltuğa yattım ve kitap okumaya çalışıyordum fakat başım dönüyordu. 

Kitabımı kenara koydum ve başımı ovdum. Uyku bastırınca yavaşça gözlerimi kapattım ve uyuya kaldım. Uyandım ve kapım çalıyordu. Ayağa kalktım ve başım çok dönüyordu. Kapıyı açtım ve beklemediğim birini görünce duraksadım. "Hoşgeldin?" dedim şaşırarak.

"Selam. Mesajlarıma da bakmadın, salona de gelmedin. Bende merak ettim. iyi misin? Hasta gibi gözüküyorsun." demişti Ebrar. "Hasta oldum galiba. Evimi biliyor musun?" dedim. "13 Numarada kimin yaşadığını bilmiyor musun gerçekten? Bu zamana kadar biliyorsun sanıyordum" dedi.

"Bu zamana kadar yan evde sen mi yaşıyordun? Nasıl haberim olmaz ya?" dedim. Başımın dönmesiyle elimi duvara dayadım ve başımı tuttum. "Sen bayağı hastasın gel bakalım." dedi ve beni tuttu. İçeriye girip oturma odasını bulmasıyla beni uyuya kaldığım koltuğa oturtturdu.

Masada duran termometreyi alırken ben ise biraz yatar pozisyona geçmiştim. Ateşimi ölçerken "Bu mevsimde nasıl hasta oldun sen ya?" dedi. Güldüm ve kafamı sağa sola doğru bilmiyorum der gibi salladım. 

"Ateşin 38,5 olmuş. Yanıyorsun resmen" dedi. Ayağa kalkmaya yeltendiğimde beni durdurdu ve "Ne  istiyorsun? Söyle ben getireyim" dedi. "Olmaz ama sen misafirsin" dediğimde "Bir gün telafi edersin ve ödeşiriz" dedi. "Mutfakta dolapta antibiyotik vardı. O iyi geliyor" dediğimde ayağa kalktı ve "Hemen geliyorum" dedi. 



Gazeteci // Ebrar KarakurtHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin