Egeye sarıldıktan hemen sonra kapı çalmıştı. Ben salona yürürken Ege kapıyı açtı ve bir şey dememişti. Arkamdan koşan Ebrarı görünce durdum. Koşarak geldi ve bana sarıldı. Neler olduğunu kavradığım an kollarımı ona doladım. Kokusunu içime çekerken gözyaşlarım omzuna akıyordu.
"Sana inanıyorum Arın" dedi. "Ben sana ihanet etmedim yemin ederim" dedim. "Biliyorum güzelim" dedi. Boynuna bir öpücük kondurdum. Boyum ona göre kısa geldiğinden beni kucağına aldı. O kadar iyi gelmişti ki bu sarılma.
Ebrar bana inanıyordu. Bu cümle kulağıma o kadar hoş geliyordu ki şimdi. Onun bana inanması kadar güzel bir şey yoktu. "İnanıyorsun bana" dedim. "Evet Arın, inanıyorum çok özür dilerim başına gelen her şey için, hiç birini hak etmiyorsun sen" dedi. Omzumda hissettiğim ıslaklıkla ağladığını anladım.
Beni kucağından indirdi. "Ağlama artık" dedi. Gözyaşlarımı eliyle sildi ve yaklaştı. Gözlerimi öptü. Sarıldım. "Gel biraz dinlenelim olur mu?" dedi. Küçücük bir çocuk edasıyla başımı salladım. Elimden tuttu beni ve odama çıktık.
O an Ege neredeydi bilmiyorum ama sanırım bizi yalnız bırakmak istemişti. Odaya geldiğimizde yatağa yattım. Yanıma yattı ve bana sarıldı. Kafamı göğsüne koyduğumda bütün kokusunu alabiliyordum. Saçımı öptü ve bir eliyle okşamaya başladı.
Bütün sıkıntılarım geçmişti artık. Onun yanındayken rahat ve evimde hissediyordum. Ebrar benim evimdi. Saçlarımın okşanmasıyla dayanamadım ve kısa süre sonra uyuya kaldım.
Telefonumun çalmasıyla uyandım. Hala Ebrarla yatıyorduk fakat pozisyonumuz değişmişti. Telefonumu aldım ve yataktan kalktım. Odamdaki balkona geçtim.
Büyükannemin aradığını gördüm. Büyükannem babamın annesi ispanyoldu. Onun sayesinde babam da ispanyolca konuşuyordu ve bundan dolayı çocukluğumdan beri alışıktım akışkan konuşabiliyordum.
"Efendim büyükanne?" Dedim. "Nasılsın kızım iyi misin?" Diye sordu. "İyiyim sen nasılsın?" Dedim. "Bende iyiyim" dedi. "Büyükbabam nasıl o da iyidir umarım" dedim. "Çok iyi, çok iyi, bir ara yemeğe gelsenize dicektim" dedi. "Geliriz büyükanne annemlerle konuşurum sanada haber veririm." Dedim. "Tamam canım görüşürüz" dedi. "Görüşürüz büyükanne dikkat et kendine" dedim ve kapattım.
İçeri girmek için arkamı döndüğümde şaşkın bir Ebrarla karşılaştım. "Ne oldu?" dedim gülerek. "İspanyolca mıydı o? Oha sen İspanyolca mı biliyorsun?" Diye sordu.
"Evet banamın annesi İspanyol" dedim. "Cidden mi? Sende çeyrek latin oluyorsun o zaman" dedi göz kırparak. Güldüm ve "evet öyle sanırım" dedim. "Mile sana bayılacak" dedi.
Balkondan içeri geçerken kapı tıklatıldı. "Gelebilirsin" dedim. Ege "sevişmiyorsunuz dimi üstünüz giyinik bölmeyeyim şimdi sizi" dedi kapının arkasından. Ebrar "Çıplak olsak niye gel diyelim?" Dedi.
"Kapı açıldı ve Ege " iyi tamam" dedi. "Ne zaman uyandınız siz ya?" Diye sordu. "5 dakika falan oldu" diye yanıtladım. "Tamam hadi gelin aşağıya oturalım" dedi. Onayladık ve aşağıya indik.
Otururken annemi aramam gerektiği aklıma geldi. Başka bir odaya geçip annemi aradım ve babannemin bizi çağırdığını söyledim.
Yeniden odaya gittim. Ege, Ebrara saçma sapan sorular soruyordu. "Bak şimdi Ebrar, ya biz kendimizi gördüğümüz gibi değilsek gerçek hayatta? Yüzümüz bambaşkaysa? Sen beni farklı görüyorsan ben seni farklı görüyorsan, Arını farklı görüyorsam?"
Sorduğu soruya güldüm. Ebrar ise "O zaman umarım kendimi gördüğümden daha ateşliyimdir" diye cevapladı. Bu ise gülmemi daha da arttırmıştı. Ege de gülmeye başlarken "İnşallah canım amin. Gerçi ben zaten ateşliyim daha fazla olamam" dedi.
Sandalyeme oturmadan önce kafasına vurdum. "Ah ne var Arın ya gerçekleri söylüyorum. Sen bana aşıksın zaten biliyorum rol yapma" dedi. "Ölüyorum senin için" dedim.
"Biliyorum canım" dedi. Ebrar bize gülerken Ege bana sarılmaya çalışıyordu. "Git be aa sapık" dedim. Ebrar da masanın üstünden yaklaşıp Egeye vurdu. "Rahat bırak be kızı" dedi. Ege beni bırakıp "of sizde hiç çekilmiyorsunuz ya" diye homurdandı.
Bir süre daha atışmaya devam ettik. Sevdiklerimin yanında olduğum için mutluydum.
