İki ay önce
[ 2005 ]
Köyünden ayrılmak Suguru'nun düşündüğü kadar zor değildi.
Geldiği yer küçük bir kasabaydı, insandan çok yeşillik ve bir kerede seçilemeyecek kadar geniş bir düzine kırsal alan vardı. Her santimini haritalandırabiliyordu. Büyük bir şehre taşınmanın heyecanı ve beklentisiyle bile olsa, bir şekilde onu geride bırakmak garip geliyordu. Kalması gerekiyormuş gibi hissediyordu.
Ama Suguru bir şeyleri terk etmeyi hiçbir zaman zor bulmamıştı. Nostalji geriletici bir duygudur; önünüzde net bir hedef varsa, geriye bakmak faydasızdır.
Böylece Suguru ayrılır.
Tokyo Prefectural Jujutsu Lisesi'nde derslerin başlamasına beş gün kala, ihtiyacı olan her şeyi bir çantaya doldurdu. Bunlar sadece birkaç şeydi - ihtiyaç duyduğu şeyler, bazı hatıralar; yalnız hissetmemesi için ona arkadaşlık edecek birkaç kitapdı- ama ailesi sanki bütün bir varoluşları ellerinden alınmış gibi tepki göstermişti. Suguru, kendi duyguları onlarınkiyle uyuşmadığı için neredeyse kendini suçlu hissediyordu. Çoğunlukla heyecanlıydı. Anne babasının yüzlerinde zar zor gizlenen üzüntünün aksine hevesliydi.
Ama hepsi bağımsızlığın dört gözle beklenmesi gereken bir şey olduğunu ve bağımsızlığın büyüme demek olduğunu biliyordu.
Yaga onun için bir araç ayarlamıştı. Kapıda beliren takım elbiseli ve kravatlı şoför şaşırtıcı derecede sessiz bir adamdı.
"Benim adım Ijichi," der şoför.
"Getou Suguru," der Suguru, selamına karşılık vererek.
"Biliyorum." Ijichi gülümser. "Sen lanet manipülasyon tekniğine sahip çocuksun."
Suguru ne diyeceğini bilemeden gülümser.
Ama cevap vermesine gerek yok gibi görünüyordur, çünkü Ijichi bavullarını bagaja yüklemeye devam eder, sürücü koltuğuna tırmanır ve - Suguru da arabaya bindikten sonra - pedala basıp direksiyonu çevirirken hayalet gibi sessiz kalır.
Suguru koltuğa yaslanır; arabanın onları hareket ettirmesine izin verir. Yolculuk boyunca tamamen yabancı biriyle sohbet etmek zorunda kalma ihtimaline karşı kendini hazırlamıştı, bu yüzden bu hoş bir sürpriz oldu. Son birkaç gün içinde yaşadığı ağlamaklı vedaların sayısı düşünüldüğünde, birkaç saatlik sessizlik ona iyi gelebilirdi.
Sonra camı biraz daha indirir ve başını arka koltuğa yaslar. Rüzgârın onu yağmur gibi yıkadığını hisseder. Önündeki bu açık arazi çimen gibi kokuyordur - yeni sulanmış ve yazın kavrulmuş - ve omzunun üzerinden bakarsa, evini, taş ve ahşaptan yapılmış köhne çerçevesi içindeki çocukluk evini hala görebilecektir.
Suguru omzunun üzerinden bakar.
Ev bakışlarını selamlıyor.
Birkaç ay sonra tatil için geri dönecek olsa da bunu geride bırakmak garip geliyor, diye düşünür. Cehennem gibi duygusuz hissettiriyordur.
Ama sorun değildi. Suguru onları bir daha göremeyecek değildi ki; en güzel yıllarını geride bırakmışda değildi. Ayrılma korkusu sadece yol boyunca önemli bir şeyi kaybetmiş olma korkusudur ve o kaybetmedi, değil mi?
___________________
"Erken geldin."
Suguru gözlerini açar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝑪𝒂𝒆𝒔𝒖𝒓𝒂 (𝑫𝒖𝒓𝒂𝒌𝒍𝒂𝒎𝒂) | 𝑺𝒂𝒕𝒐𝒔𝒖𝒈𝒖
Fanfictionİlk karşılaştıklarında Suguru ve Satoru birbirlerinden hoşlanmazlar. Kibirli, ukala, çekilmez olduklarını düşünürler. Shoko'nun Suguru'ya attığı sırıtmalara ya da Yaga'nın Satoru'ya verdiği iç çekişlere rağmen, birbirlerinden hoşlanmazlar. Ta ki bir...