Serdar Bey'in kucağında uyuya kalmamdan sonra yatağımda uyandım. Serdar Bey başımda bekliyordu. "Saat kaç? " diye sordum. "9.30 annen bizi kahvaltı için çağırdı ama kendini iyi hissetmiyorsan burada da yiyebilirsin. "
"Hayır gerek yok aşşağıda yerim"Serdar Bey biraz bana baktıktan sonra koltuktan kalkıp yanıma oturdu ve elimi tuttu. Elimi çekmek istesem de çekmedim. "Bak o evde ne yaşadın bilmiyorum ama yaralarını saracağım sen yeter ki kendini bana kapatma.Ben sana zarar vermem .Ben senin babanım, senin canın yanarsa benimki de yanar. Lütfen bir sıkıntın olduğunda bana anlat,bana güven, yaralarını benimle paylaş bırak da yaralarını hafifleteyim seni iyileştireyim "
Ona güvenmek istiyordum ama yine kalbimin kırılmasından korkuyordum.Gerçekten yaralarımı sarabilirmiydi , beni iyileştirebilirmiydi ? Bilmiyordum ama ben ilk defa birine gerçekten güvenmek istiyordum. Omuzlarım yenilgiyle çöktü ve "sana gerçekten güvenebilirmiyim?" diye sordum. Sorumla beraber gülümsedi "Evet ve söz veriyorum seni iyileştireceğim" diyip bana sarıldı. Işte ben o an hayatımda hiç hissetmediğim birçok duyguyu yaşadım güven, sevgi, huzur....Sanki hep onun kolları arasında kalsam hep güvende olacakmışım gibi hissettim. Ben de kollarımı ona sardım. O benim babamdı ve beni iyileştirecekti. Ben bir kez daha sonucu ne olursa olsun güvenmeyi seçmiştim . Ona güveniyordum.
Kafamı öptükten sonra benden ayrıldı. "Hadi artık aşşağıya inelim çünkü annen her an elinde terlikle gelip bizi popomuza vurarak aşşağıya indirebilir " bu dediğine kıkırdadım."Neden ki? "
"Sarp abin kahvaltıya hep geç kalıyor annen de onu elinde terlikle poposuna vura vura aşşağıya indiriyor tabi Sarp da koca karılar gibi homurdana homurdana annenden kaçıyor " dedi. Gözümde canlandırınca Sarp ve terlik ikilisi çok komik gelmişti dayanamayıp sesli bir şekilde güldüm benimle beraber babam da gülmüştü.Babam
babam
Evet artık ona baba diyecektim ama içimden, çünkü yüzüne karşı söyleyecek cesareti bulamıyordum kendimde.
Babam odadan çıktıktan sonra ben de elimi yüzümü yıkayıp üstümü değiştirdim. Bundan sonra güçlü olacaktım iki söze ağlamayacaktım. Aynada son kez kendime bakıp aşşağıya indim.
Odaya girdiğimde Selvi Hanım ve Eylül'ün mutfakta, Yiğit ,Sarp ve Azad'ın ise daha gelmemiş olduğunu farkettim. Ben de gidip babamın ve Serkan'ın arasındaki boş yere oturdum. "Günaydın ufaklık" diyen sesle Serkan'a döndüm ilk defa sesini duyuyordum. "Günaydın ayrıca ben ufaklık değilim " dedim.
Bununla beraber gülümseyip "evet sen küçük değilsin biz fazla büyüğüz " repliğini söyledi."Bingo, aynen öyle siz fazla büyüksünüz ben yaşıtlarıma göre gayet iyiyim" dedim. Bıyık altından gülüp önüne döndü. Bu çocuk daha doğrusu adam yada çocuk adam mı demeliyim aman neyse işte bu abi kişisi bugün neden bana bu kadar sırıtıyordu. Aslında bana karşı diyerlerine göre iyi davranmıştı ama şimdi hemen de güvenmemek gerek.
Diğerleri de geldikten sonra sessiz bir şekilde kahvaltıya başlamıştık ve neyseki kimse bana birşey dememişti .
Tabii "Oğlum bak şu böreklerden de ye" diyip tabağıma bilmem kaçıncı yemeği koyan Selvi Hanım dışında. Bu kadın beni çöp kutusu filan mı zannediyordu .Biraz daha yersem patlayacaktım. Midenin üçte birini yemekle doldurun derlerdi benim şuan üçte üç buçuğumun dolduğuna yemin edebilirdim ama kanıtlayamazdım sjsjsj.
Tabağıma bir börek daha eklenince babama beni kurtar bakışları attım o da sırıtıp tabağımdaki iki böreği bir lokmada yedi. Yuhhhh be adam.
Selvi Hanım sinirli bir sesle "Serdar ne yapıyorsun ben çocuk kupkuru kalmış diye iki lokma yemek yedirmeye çalışıyorum onu da sen yiyorsun " dedi.
Babam börekleri hala yutamadığı için ağzı dolu bir şekilde "Cocuga bıdaz daka yadırseydın padlayadakdı" (çocuğa biraz daha yedirseydin patlayacaktı) dedi. Dediğini kimse anlamadığı ve çok komik durduğu için hepimiz buna güldük. Serdar Bey de gülerken bağzına yemek kaçmış olmalı ki öksürmeye başladı. Selvi Hanım ona su verdi. Suyu içtikten sonra böreği zorla yutup "Hanım vallahi yediğimde gözün var az daha öteki tarafı boyluyordum bi an beyaz ışığı gördüm" dedi. Bu dediğiyle hepimiz daha çok güldük.
Galiba Ömer ve Sinan haricinde birilerinin yanında ilk defa böyle gülüyordum.
Bi dakika bi dakika ben Ömer ve Sinan'ı aramayı untmuştum.Beni çok merak etmiş olmalılar. Çünkü buraya geldiğimden beri telefonum kapalıydı ve hiç bakmamıştım. On saat Ömer 'in triplerini çekecektim. Allah' ım sen yardım et şu kuluna sjsjsj.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırık Kalp
General Fictionkarışan bebekler , yaralı kalpler, sevgiye hasret bir çocuk.....