Gözlerimi açıp duvardaki saate baktım. Sınava bir saat var. Gözlerimi kapatıp örtüyü üstüme çektim. Sınava bir saat var? Panikle örtüyü tekmeleyerek üstümden attım. Hızlıca yataktan fırladım. Koşarak lavaboya girip yüzümü yıkadım.
Bir yandan dün gece yatmadan hazırladığım kombini giyinirken bir yandan da makyaj yapmaya çalışıyordum.
Kırmızı rujumu sürdükten sonra beyaz gömleğimin son düğmesini ilikleyip açıkta kalan uçlarından birisini eteğin içine soktum eteğimi düzelttikten sonra çantamı ve telefonumu alıp evden çıktım.
Otobüse yetişebilmek için koşarken düşünmemeye çalıştım. Rahatça çıktın apartmandan, dört gün oldu Miray. Olayın üstünden tam tamına dört gün geçti ve artık korktuğun gibi bir şey olmayacak. Sakince git okuluna, gir dersine ve çık.
Otobüse bindiğimde oturacak yer bulamayınca ofladım. Kulaklığımı takıp rastgele bir şarkı açtım. Yalın'ın sesi kulaklarımda dolarken gülümsedim. İstemsizce konuşmamıza girdim. Onu daha şimdiden çok özlemiştim...
rojaredd: keşke oyunlar oynamasaydık
rojaredd: üzülmeseydi şarkılar
rojaredd: hala sana yazılıyorlar
rojaredd: hala buram buram sen kokuyorlar
Son mesajı attıktan sonra mesajlara baktım. Hala engelli olduğunu bildiğim için rahatça mesaj atmıştım. Daha önceki engelinde mesaj atmamıştım, zaten hemen kaldırmıştım engelini de ama şimdi dört gündür engelde kalmıştı ve muhtemelen de hep kalmaya devam edecekti.
Nefes vererek başımı direğe yasladığım anda otobüsün ani fren yapmasıyla telefon elimden fırladı. Yanımdaki çocuğun kafasına çarpınca düşecekken son anda tuttu. Ekran açık olduğu için panik olsam da çocuğa bir şey olması beni daha da korkutunca çocuğa baktım. Telefonumu bana uzatınca hızlıca ekrani kilitleyip cebime attım.
Engeli kaldırdınız, artık mesaj gönderebilir ve alabilirsiniz.
"İyi misin ablacığım?"
Küçük çocuk başını salladı. Eli kafasındayken somurtarak elini tuttum yavaşça ve açıp baktım. Sadece kızarıklık olduğunu görünce rahatça nefes verdim. Neyse ki yarılmamıştı.
"Acımıyor fazla abla, birazdan geçer."
Başımı sallayıp saçını okşadım.
"Özür dilerim, bir anda fren yapınca.." dedim sona doğru sesimi yükseltirken. Bir yandan da şöföre baktım. Adam tepki vermeden sürmeye devam edince göz devirip çocuğa baktım.
"Sorun değil abla, gerçekten iyiyim."
Gülümsedim mahçupça. Çocuğun iyi olduğundan emin olduktan sonra telefonumu çıkarttım. Hiçbir şey olmamış gibi gözüktüğü için rahatça nefes verip interneti kapattım ve sessize alarak cebime attım.
***
Sınavdan yorgunca çıkarken etrafa bakındım. Gözlerim Teo'yu arasa da göremeyince somurtarak telefonumu çıkarttım. Önce sessizden çıkartıp sonrasında interneti açtım.
Bildirimler yavaş yavaş gelirken etrafta gözlerimle Teo'yu aradım tekrar. Nereye kaybolmuş olabilirsin ki? Fakülte önünde buluşacağız demiştik.
Bakışlarım yeniden telefona döndüğünde gördüğüm bildirimlerle kaşlarımı çattım. Hızlıca bildirime tıklayıp mesajları açtım.
dincerpamir: Bırak sevginden şüphem yok
dincerpamir: Arkadaş kalıyorsak ben yapamam bırak
dincerpamir: Sessiz kalmaya ihtiyacım var
dincerpamir: Yanlızlığı senle özledim, uzak dur bana yeter
dincerpamir: Yok, ben bu sözleri beğenmedim.
dincerpamir: Şöyle değiştirelim onları...
dincerpamir: Sessiz kalmamaya ihtiyacım var
dincerpamir: Seni yalnızlıkla özledim, uzak durma benden yeter.
Kaşlarımı çatarak mesajlara anlam vermeye çalıştım. Ben senin engelini ne zaman kaldırdım? Saatleri kontrol ettiğimde otobüs saatleri olduğunu fark edince nefes verdim. Düştüğünde olmuş olmalı.
Cevap vermeden telefonu cebime atıp kantine doğru ilerlemeye başladım. Okulun bahçesine çıktım. Teo hala ortalıkta gözükmüyordu ve sövmeme cidden çok az kalmıştı.
Yürürken bir anda kolumdan tutulup çekilince korkuyla çığlık attım. Hızlıca bir el ağzımı kapatınca tanıdık kokuyla şaşkınca gözlerime bakan Pamir'e baktım.
"Ağzını açıyorum ve sen de benden kaçmaya çalışmıyorsun hatta bağırmıyorsun da, anlaştık mı?"
Etrafa bakındım. Beni kurtarabilecek birisi.. Bir an durup saçmaladığımı fark ettim. Sen bu çocuğu seviyorsun. Neden onu süründürmek yerine kaçıyorsun ki?
İçimde bir şeytanın gülüşlerini duyarken başımı salladım. Yavaşça elini çekti ve gözleri direkt sürdüğüm rujun etkisiyle oldukça dikkat çeken dudaklarıma kaydı.
Birkaç saniye dudaklarıma baktıktan sonra kulağıma yaklaşınca sanki kalbim yerinden çıkacakmış gibi hissettim.
"Kırmızı bana yakışacak mı en az senin kadar merak ediyorum"
Nefesini tenimde hissetmem daha kalbimin hızlanmasına sebep olurken yutkundum. Gözlerim yavaşça kapanınca nefesimi düzene sokmaya çalıştım.
Üzerimde etkin bu kadar büyükken nasıl seni uğraştıracağım? Daha çok sen beni uğraştıracakmışsın gibi..
Hafifçe geri çekilip burun buruna gelmemizi sağlayınca başımı yana eğdim. Aynı onun gibi kulağına eğilip fısıldadım.
"Belki bir gün gerçekten öğrenirsin yakışıp yakışmadığını."
Hafif başımı aşağı eğerek boynunu öptüm. Beklemediği bir hamle yaptığım için şaşkınca bana bakarken gülümseyerek kolunun altından geçtim.
Ucuz atlattın Miray, az kalsın öpecekti seni. Öpseydi asla geri çekilmez hatta karşılık verirsin sen. Böylesi daha iyi oldu.
Tam ondan uzaklaşırken bileğimden tutup kendine çekti ve dudaklarıma yöneldi. Şaşkınca ona bakarken karşılık alamayınca geri çekildi.
Şaşkınca ona bakmaya devam ederken gözlerindeki o hayal kırıklığını gördüm.
"Özür dilerim, yapmamalıydım."
Arkasını dönünce sesimi çıkartamadım...
***
Susma hakkımı kulllanıyorum, açıklamayı avukatlarım yapacak..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lost On You | Texting (Tamamlandı)
Short Storyrojaredd: kırmızı sana çok yakışırdı bak. rojaredd: evet evet eminim kırmızı sana çok yakışırdı. rojaredd: yatağına da yakışır mı diye görmek isterim açıkçası.. dincerpamir: Gel, yat yanıma. dincerpamir: Bak bakalım yakışıyor mu. rojaredd: sarılıp d...