Gözlerimi kısarak Pamir'in gömleğinin yakasını düzelttim. Gülümseyerek bana baktığını fark edince güldüm.
"Sen sürekli bana böyle tatlı tatlı bakacaksan seninle işimiz var."
Ellerini belime sararak beni kendisine doğru çekti ve vücutlarımızı birleştirdi. Başını hafifçe aşağı eğip bana baktı.
"Ne gibi işlerimiz var mesela Miray hanım, birazcık açabilir miyiz?"
Gülerek başımı yana eğdim. Sabaha kadar bunu devam ettirebilirdim ama ne yazık ki vaktimiz yoktu. Daha hazır bile değildim.
"Bu konuyu daha geniş bir zamanda konuşmayı çok isterim fakat şuan bu pek de mümkün gözükmüyor. Biraz daha bana böyle bakarsanız geç kalacağız."
Muzipçe gülerek kulağıma yaklaşınca ne diyeceğini çoktan anlamıştım bile.
"Gitmek zorunda değiliz?"
Gülerek başımı salladım. İşine gelmediğinde nasıl da kolay vazgeçiyordu her şeyden...
"Tabii, gitmeyelim sonra Çınar da bizi vursun değil mi? Çocuk 1 aydır Mısra'yı ikna etmeye çalışıyor gelmesi için üstelik daha Mısra, Çınar'ın kim olduğunu bile bilmiyor. Yalnız mı bırakacağız onu?"
Pamir yüzünü buruşturdu.
"Senin taktiğini çalması hiç hoş değildi. Hayır bir de gidip senin gibi direkt şarkı sözüyle başlatmış konuşmayı."
Gülerek başımı salladım. Bu fikri benden almıştı tabii desteği de. Pamir çocukça(?) olduğunu söyleyip vazgeçirmek için uğraşınca ufak bir tartışma yaşamıştık. Sonuçta şu an istediği gibi elimi tutabiliyorsa bunun sebebi o 'çocukça' fikirdi.
"Askerim hakkında doğru konuş. Onu ben eğittim ve eminim ki bu işin sonu olumlu bitecek. Mısra size gelin, bana elti olacak."
Pamir kahkaha atmaya başlayınca gülerek kollarından ayrıldım. Hazırlanmam gerektiği için onu orada bırakıp odama ilerledim. Her şeyim hazırdı yapacağım saç, makyajım ve tabii ki kıyafetim.
Kısık sesli bir şarkı açtıktan sonra hazırlanmaya başladım. Umarım yetişebiliriz.
Yaklaşık bir saatin sonunda her şeyimin hazır olduğundan emin olunca aynada kendime baktım. Gerekten tam anlamıyla harika olmuştum. Birkaç saniye benim günüm olmadığı için abartılı mı oldu diye düşünsem de omuz silktim. Benim sevgilimin ve arkadaşlarımızın günüydü. Günlük kıyafetle gidecek halim yoktu değil mi?
Elbisemin kenarından tutarak odamdan çıktım. Pamir'in yanına doğru ilerlerken tek dileğim elbisenin yırtmacını şu an fark etmemesiydi. Evden çıktıktan sonra fark etse de çok sıkıntı olmazdı nasıl olsa.
Salona girdiğimde telefonuyla ilgilenen Pamir'i görünce güldüm. O kadar bekletmiş miydim ya? Neyse, sonuca değer bir bekleme olmuştu.
Beni fark edince başını yavaşça kaldırıp beni süzdü. Bakışlarının üzerimde dolaşması ilk günkü gibi heyecanlanmama sebep olurken sakin kalmaya çalıştım. Hiçbir şey demeden bir süre beni inceleyince istemsizce yüzüm düşmeye başlamıştı.
Kötü mü olmuştum? Oysa çok uğraşmıştım... Pamir biraz daha incelemeye devam ederse gitmekten vazgeçip pijamalarımı giyerek evde dizi izleyecektim.
"Çok..."
Merakla ona baktım. Çok? Çok ne? Kötü mü? Bir şey söyle artık.
Yavaş adımlarla yanıma geldi. Elimden tutarak beni etrafımda döndürdü. Dönmemin etkisiyle yırtmacım açılınca bakışları oraya kaydı. Yavaşça başını kaldırdı ve göz göze geldik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lost On You | Texting (Tamamlandı)
Short Storyrojaredd: kırmızı sana çok yakışırdı bak. rojaredd: evet evet eminim kırmızı sana çok yakışırdı. rojaredd: yatağına da yakışır mı diye görmek isterim açıkçası.. dincerpamir: Gel, yat yanıma. dincerpamir: Bak bakalım yakışıyor mu. rojaredd: sarılıp d...