Asansör aşağı inerken somurtarak şortumun açıkta bıraktığı dizimdeki yara bandına baktım. Kırmızı olsan bile hiç güzel gözükmüyorsun..
Nefes verdim mutsuzca. Daha fazla görerek modumu düşürmek istemediğim için aynaya arkamı döndüm. Asansör yavaşlayınca bakışlarım dijital kat göstergesine kaydı.
Pamir'in katı..
Asansör durunca heyecanım arttığı için kalp atışlarım dışarıdan duyulacak kadar sesli atarken merakla asansörün yavaş yavaş açılan kapısına baktım.
Lütfen Pamir olsun, ona sarılmaya çok ihtiyacım var, lütfen..
Asansörün kapısı tamamen açıldığında içeri geçen gün bizi azarlayan teyze girince heyecanım bir anda yok oldu. Hayal kırıklığıyla nefes verip başımı asansörün kabinine yasladım. Okulda mısın acaba? Ya da okula mı gidiyorsun? Bugün dersin var, peki sen gelecek misin?
Kendi içimde sorularla boğuşurken beni düşüncelerimden ayıran teyzenin o onaylamaz sesi oldu.
"Sen her gün ayrı birinde mi kalıyorsun?"
Kaşlarımı çatarak başımı yasladığım yerden kaldırıp teyzeye baktım. Yaptığı imaya mı sinirlensem yoksa kendisini alakadar etmeyen konulara sürekli burnunu sokma çabasına mı?
Tamamen ona dönüp gözlerimi yavaşça kısarak başımı eğdim. Gözlerimi gözlerine dikerek ciddiyetle ona baktım.
"Nerede kaldığım sizi ilgilendirmez tıpkı kiminle ne yaptığımın ilgilendirmediği gibi. Bir daha bana herhangi bir konuda ima yaparsanız emin olun bu kadar sakin cevap vermem. Eğer ahlak bekçiliği yapmaya bu kadar meraklıysanız gidip kendi oğlunuza ve her gün eve getirdiği kızlara laf edebilirsiniz. İyi günler."
Kadın ağzını açacağı sırada asansörün kapısı açılınca bir şey demesine izin vermeden asansörün açılan kapısından inip apartmandan çıktım. Sinirle otobüse yürümeye başladım. Bu insanlar kendilerini ne sanıyor gerçekten? Kendi oturduğum evde, komşuma yemek götürdüm diye gördüğüm muameleye bak.
Sakin kalmaya çalışırken dizim yavaştan ağırmaya başlayınca duraktaki oturaklardan birine oturdum. Otobüsün gelmesini beklerken biraz daha sinirim geçtiği için kendimi daha rahat hissetmeye başlamıştım.
Otobüs gelince oturduğum yerden kalkıp otobüse ilerledim. Az önceki kadın beni ittirip otobüse binince düşmemek için sendelerken birisi beni tutarak düşmemi engelledi. Sinirle kadına bakarken buna değmeyeceği için göz devirdim.
Beni tutan kişiden tanıdık bir koku alınca başımı ona çevirdim. Göz göze geldiğimizde gülümseyince kalbim yeniden hızlanmaya başladı.
Pamir Dinçer. Aşık olduğum adam.
"İyi misin?"
Kısık sesle sorduğu soruyu dinlerken bakışlarım istemsizce dudaklarına kaymıştı. Bakma Miray, bakma. Bakarsan sadece bakmakla kalmazsın.
"Miray?"
İsmimi ilk kez onun ağzından duydum. Sahi, ondan önce de bu kadar güzel miydi ismim yoksa onun dudaklarına mı yakışıyordu bütün kelimeler?
Kaşları hafifçe çatılınca kendimi toparlayıp geri çekildim. Çok yakındık, bu kadarı çok tehlikeliydi, en azından benim için.
Başımı salladım iyi olduğumu belli etmek için. Ağzımı açacağım sırada Pamir bileğimden tutup beni otobüse doğru ilerletti. Otobüse bindikten sonra boş yer olmadığı için arkalara doğru ilerledim. Dizimi ona belli etmek istemiyordum ama kadına olan sinirimden hızlı yürüdüğüm için bacağım şu an deli gibi ağrıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lost On You | Texting (Tamamlandı)
Short Storyrojaredd: kırmızı sana çok yakışırdı bak. rojaredd: evet evet eminim kırmızı sana çok yakışırdı. rojaredd: yatağına da yakışır mı diye görmek isterim açıkçası.. dincerpamir: Gel, yat yanıma. dincerpamir: Bak bakalım yakışıyor mu. rojaredd: sarılıp d...