Her Şey Buraya Kadar Mıydı?.

53 14 0
                                    

Arabanın camından dışarı öylece sokaklara bakıyordum. Çok güzel anılarım vardı burada. Çocukluğumun tamamı olmasa da bir kısmı burada geçmişti. En azından okula burada başlamıştım. Birçok arkadaşım olmuştu bu sokaklarda. Az koşturmadım kardeşlerimin peşinden. Okula hep bu sokaklardan geçerek giderdim. Her bir köşesinde farklı farklı anılarım vardı. Şurada ki yeni yapılan ev inşaatken hep orda oyun oynardık. Birçok oyun arkadaşım olmuştu. Burada hep saklambaç oynardık. Ben hiç bilgisayar oyunu oynamayı sevmedim. Hep sokak çocuğu gibiydim. Hep sokaklarda büyüdüm ben. Yeri geldi çamurla oynadım. Yeri geldi suyla oynadım. Çocukluğum da yalan mıydı acaba? Oyun arkadaşlarım, oynadığım oyunlar, düştüğüm de kanayan dizim... Bunlarda mı yalandı yoksa? Hayatımın yalan olduğu gibi...

Anılar gözümün önünden geçerken burnumun sızladığını hissettim. Artık ağlamak istemiyordum. Bana göre ağlamak güçsüzlüktü. Ne olursa olsun ağlamayacaktım. Ama gözlerimden akan yaşlara hakim olamadım. Hala gözümde yaş kalmasına şaşırıyordum. Günlerdir aralıksız ağlıyordum. Gözlerim şişmişti. İri ela gözlerim ağlamaktan kısılmış ve yeşilin bulanıklaşmış haliydi. Zar zor görüyordum. Açmak için ne kadar mücadele etsem de yapamıyordum. Hiçbir zaman kendime güçsüz olduğuma inandırmadım. Sırf güçlü görülmek için kimsenin yanında ağlamazdım. Ağlamak istiyorsam da ya banyoya girerdim hıçkırıklarım duyulmasın, göz yaşlarım belli olmasın diye. Ya da yorganın altında sessizce ağlardım. Hıçkırıklarım hep içimde olurdu. Hatta çoğu zaman göz yaşlarımı bile içime akıttığım olurdu. O kadar zordu ki... Her bir damla kalbimden süzülürdü. Yüreğime akan göz yaşlarım içimdeki yangını söndürmeye yetmezdi. Aksine daha da güçlendirirdi...

Ne ara buraya geldik bilmiyorum. Anılarıma o kadar dalmıştım ki zamanın nasıl geçtiğinin farkına bile varmadım. Laboratuvarın önüne geldiğimizde takım elbiseli kravat takmış olan adam bir sağa bir sola doğru volta atıyordu. Bir ara bunaldı ve kravatını çözdü. Bir ara bizi fark edip yanımıza geldi. Babama bakarak "o mu?" dedi. Babama baktığım da konuşmaya mecali yokmuş gibi kafa salladı. Adama baktığım da ise şaşkın şaşkın bana bakıyordu. Yüzüne anlamsız bir duygu vardı. Bu yaşıma kadar hep insanları çok iyi tanımıştım. Vakti zamanında yediğim kazıklar bana çok iyi tecrübe olmuştu. "Acı tecrübe" Ben hala hiçbir şeyi idrak edemeden adam kızım diyerek bana sarıldı. Koala mısın mübarek diyesim geldi ama şok olmuş bir vaziyetteydim. Bir şekilde elinden kurtulduktan sonra elimden tutarak beni kendi etrafımda döndürürken
" Ooo ne kadar çok değişmişsin sen kocaman olmuşsun" dedi. " Yok ya sana öyle gelmiştir. 17 yıl önce terk ettiğin kişi ne kadar değişe bilir ki? Senin ki de soru mu yani?" dedim. Kendimi bi kere daha ayakta alkışladım şu halde bile çok güzel laf sokuyorum. Kahretsin çok zekiyim keşke ölsem. Babam bi karşımdaki adama bi de bana baktı. Ve bana döndü. Bir şey demek istiyor gibiydi. Sanki konuşmak istiyordu. O konuşmadan ben konuştum.

" Neden öyle bakıyorsun baba? Bir şey mi diyeceksin?"

"Senin baban ben değilim melek o" diyerek karşımda ki yabancıyı gösterdi. Babammış ha? Baba..? Ondan olsa olsa iskele babası olur ya da şambaba ya da dem baba dem baba. Of allahım ben neden böyle iğrenç iğrenç espiri yapıyorum ya. Başka zaman olsa katıla katıla gülerdim ama şimdi bulunduğum ortamdan dolayı gülemediğim için iğrenç olduğumun farkına vardım. Makbule haklıymış bir daha ona böyle şakalar yapmayacağım. Ya da yaparım belli olmaz güvenemiyorum.(!)

Ben bunları düşünürken karşımda ki yabancı da konuştu.

" Evet melek senin baban benim. Melek ismini de ben koydum sana. Aynı melekler gibi yüzün vard-."

"Sus tamam daha fazla seni duymak istemiyorum. Adımı çok seviyorum ve adımdan nefret etmek istemiyorum."

"Peki kızım"

Hayatımın YalanıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin