6. Bölüm

15K 1K 211
                                    

Ben geldim!

Oy ve yorum yapalım lütfen, yorum bol olursa yeni bölümde hızlı gelir çünkü motive gerçekten bu günlerde çok önemli benim için.

Bölüm sıcacık, koşun koşun!

🖇️

"Yavuz..." Daha adı dudaklarımdan çıkmadan kavruldu nefesim. Canının yandığını aldığı hırıltılı soluklardan anlarken çaresizliği en derinlerimde hissettim. "Konuş benimle yalvarırım..."

"N-nazlı..." dedi kesik kesik iki nefeste.

"Evimde," dedim elim kısacık kesilmiş saçlarının üzerine gitti. Başka neresinde bir şey vardı anlayamadım ama onu da rahatlatma isteğime dem vuramadım. "Annen de Nazlı da benim evimde. Yavuz... Hastaneye gitmemiz lazım."

Öksürmesi eminim canından can alıyordu. Parmakları ne ara kollarıma dolanmıştı bilmiyorum ama bu şiddette sıkmaya devam ederse yarına kalmadan parmak izleri tenime damgasını bırakacaktı.

"Olmaz..." dedi başını geri çekmeye çalışarak. Güçsüz düşen bedeni başını bile taşıyamıyor olacak ki göğsüme yeniden çarparak durdu. "Yakarım askerliği... Olmaz..."

"Babamdan yardım isteriz," derken buldum kendimi. Bu zamana kadar asla, babamdan kendi göreviyle alakalı bir şey istememiştim. Buraya tayinim çıkmadan önce annem babamla konuşmamı ve buraya gelmemem için ondan yardım istememi teklif ettiğinde dahi buna izin vermemiştim. Şimdi babamın gölgesine sığınmak, o gölgede Yavuz'a da bir yer açmak istiyordum. "Babam kurtarır mesele buysa eğer. Yavuz... Çok kötü görünüyorsun."

"Ölmediysem," dedi ve yeniden küçük küçük, üç kez öksürdü. "Hâlâ şansım var demektir."

"Ne için?" diyerek başımı başına yaklaştırdım onu daha iyi duymak amacıyla.

"İyi... Görünmek için..."

Gözlerimde biriken yaş sözleriyle birlikte peş peşe yanaklarımdan düştüğünde kollarımı sardım koca gövdesine.

"Seni burada böyle bırakamam," dedim başımı hızlıca sağa sola sallayarak. "Perişan haldesin, Yavuz... İnat etme de ambulansı çağırayım yüzün kan içinde."

"Yıkarım geçer," dedi. Başını göğsümden uzaklaştırmaya çalıştığında sokak lambasının yaydığı ışıkla kara gözleri kahverengi gözlerimde kaldı. Yüzünün bir kısmını kaplayan kan göğsüme bulaştığından dağılmıştı fakat açılan kaşından hâlâ sicim gibi kan akmaya devam ediyordu. "Evine git, Asya. Ben başımın çaresine bakarım..."

"Asla!" dedim kestirip atarak. "Duydun mu beni, yüzbaşı? Asla gitmem, seni böyle arkamda bırakıp bir adım öteye gitmem."

"Neden?" dediğinde az öncekine göre daha hızlı cevap veriyor olması sanırım iyi bir şeydi. "Neden gitmezsin, Asya?"

"İnsanım çünkü!" dedim ellerimi kısa bir anlık sırtından çekerek halini göstermeye çalışır gibi havada salladım.

"Yabancıyım," dediğinde ısrarla gözlerime bakmaya devam ediyordu. "Sen insanlıktan gitmezsin ama ben yabancıyım. Söylesene, herkese mi bu tavrın?"

"Bak, neyi duymak istiyorsun bilmiyorum ama ben-"

"Neden benim yanımda durduğunu duymak istiyorum," dedi. Gözleri kapanıp öksürmeye başladığında ellerim yeniden destek olmak ister gibi sırtına gitti. Öksürmesi bitmesine rağmen gözlerini açmadığında kapalı kirpiklerinin ardındaki kara gözleri görme umuduyla çekmedim bakışlarımı. "Kafamı karıştırıyorsun..."

VUSLAT Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin