Ben geldim. Gece uyku tutmayınca bölümü yazıp bitirdim.
Oy ve yorum yaparak bana destek olmayı unutmayın.
Keyifle okuyunuz!
🖇️
Bu şehri sevmemin tek nedeni; köşe başını döndüğümde Yavuz ile karşılaşma ihtimalimdi.
Yaşadığımız o anların üzerinden neredeyse iki hafta geçmişti.
Gökyüzünde çakan şimşek beni günler öncesine götürdü.
...
Uykunun en tatlı yeri miydi yoksa uykumu almadığımdan olsa gerek, bana mı tatlı geliyordu bilmiyorum ama ritmik bir ses evimi doldurduğunda ve çıkardığı sesle beni uykumdan ettiğinde sinirle kalktım yataktan. Delicesine bir yağmur vardı dışarıda. Ben uyumadan önce de hava bozuktu fakat bu derece değildi. Üzerime beyaz gecelik takımını giyinip yattığım için zaten kemiklerim tutulmuştu, bir de bu ses beni uykumdan ettiği için yüzüme dağılan saçlarımı hınçla geriye doğru savurdum. Elektrikler de kesilmişti, karanlık evde hâlâ duyduğum o sesle birlikte telefonumu bulmaya çalıştım. Buldum bulmasına ama şarja takılı telefonum elektrikler gittiği için şarj olmamış üzerine bir de kapanmıştı. Kapının arkasında asılı duran hırkalarımdan birine sarılarak gözlerimi kırpıştırdım art arda. Karanlık ortama alışmaya çalışıyordum fakat hâlâ duyduğum ses beni rahatsız etmeye başladığında küçük adımlarla ve oldukça sessizlik içinde evin içini turladım. Ses içeriden gelmiyordu, dışarıdan geliyordu ve bu iyi miydi kötü mü bilemedim.
Hırkama biraz daha sarılarak dış kapının önüne kadar gittim. Yavaşça açtığımda karanlık olması elimin altındaki kapı kulpunu sıkmamı sağlarken yere düşen yağmur damlaları çıplak ayaklarıma sıçradı. Öylesine bir soğuk vardı ki dışarıda bu sene kışın epey çetin geçeceğe benziyordu. Kapının önünde ses çıkartacak bir şey olmadığından emin olduğumda kapıyı kapatarak iki tur kilitledim. Ev çok karanlıktı ve benim aklıma gelipte bir mum almışlığım yoktu. Beni uykumdan eden ses yok olduğunda yağmurla birlikte rüzgarın sesine uyandığımı düşünmeye başladım. Sigara kullanan bir insan değildim, evde çakmak bile yoktu. Bu karanlık ve yağmur sesi sadece beni rahatsız ediyordu.
Adımlarımı yeniden odama yönettiğimde üzerimdeki hırkayı odamdaki sandalyenin üzerine bırakıp yatağın içine girdim. Az önce kapıyı açınca ıslanmıştı, ben de karanlıkta kendime giyinecek daha kalın bir şeyler almaktansa yarım kalan uykuma devam etmek istediğim için hiç oralı olmadım. Gözlerimi kapatıp kendime güvende olduğumu tekrarlarken aynı sesi yeniden duydum ve bu defa odamın camından da ses duydum. Rüzgar zaten boğuk bir çınlama sesi ortaya çıkarırken oldukça da ürkütücü bir hal almaya başlamıştı durum. Kendime sakin olmam gerektiğini tekrarlayarak yataktan sessizce çıktım. Kapalı perdenin arkasından sesi dinlemeye çalıştığımda yeniden şimşek çakmasıyla birlikte camımın önündeki karaltıyı görerek korkuyla çığlık attım. Kalbim deli gibi çarpıyordu. Ne yapmam gerektiğini bilmiyordum ama aklıma ilk gelen camlardan uzak durmam gerektiği olduğundan odanın ortasına kadar geriledim. Gece mece dinlemeden üst kata çıkmam lazımdı. Evim birinci kattı ve bu bana hiç güven vermiyordu. Arkamı döndüğümde çekmeceliğe çarparak üzerindeki vazonun yere düşmesine sebep oldum. Okuldan çocuklar benim için çiçek toplamışlardı ve ben de onu baş ucuma koymuştum. Çiçekler ve içindeki su yeri boyladığında elimi korkarak vazoya uzattım. Neyse ki kırık değildi ve şu an kendimi korumam için bir silah niteliğindeydi.
Vazoyu sıkıca kavrayarak ayağa kalktım. Şimdi duyduğum sadece yağmur ve rüzgar sesiydi ama bunun bir daha yaşanmasına izin veremezdim. O yüzden üst kata çıkacak bu gece ninenin misafiri olacaktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VUSLAT
Beletrie"Ben..." diye kekeledim avcumun içinde tuttuğum künyeyi bırakıp geriye çekilmeye çalıştığımda. "Asya," diyerek tuttu elimin üzerini. Künyesini tutan ben, benim elimi tutan Yavuz'du şimdi. "Sen de hissediyor musun?" "Neyi?" dedim kısık çıkan sesimle...