Sustum

106 3 0
                                    

Hayat,sadece istediklerimizi yapmış olsaydık harika bir yer olurdu değil mi?Ne yazık ki zamanımızın büyük kısmını hoşlanmadığınız işlere ayırıyoruz.Katılmak istemediğimiz toplantılar,zevk almadığımız bir işte çalışmak zorunda olmak,ev işleri,sınavlar ve ablanızın boş boğazlığı yüzünden istemediğiniz biriyle zaman geçirmek zorunda kalmak gibi...

Ama başkalarına külfet gibi görünen bu tarz şeyler benim için çokta sıkıntı değildi aslında .Çünkü,pek çok konuda olduğu gibi,sıkıcı işlerle baş etmenin kurallarını da öğretmişti Mustafa Reis bize.

Birinci kural:'İstemediğin şeyi, neden yapman gerektiğine odaklan.'
Polen'in emrivakisini es geçiyorum;Arca'yı evimde ağırlamalıydım çünkü misafir deyince bizim ailede akan sular dururdu.Misafir el üstünde tutulur,baş tacı edilirdi.Ki... sondaki saçmalıkları olmasa Arca'da beni evinde güzel ağırlamıştı.

İkinci kural:'Korkunla yüzleş.Sonuca değil,amaca bağlan'.Şurda Arcayla otururken;yine başıma ne gelecek,hayatımda yaşamadığım hangi ekstrem olayı daha yaşayacağım,ya da sinirimi bu defa nasıl bozacak bakalım diye öncesinde kurma kafanda Mehir.Neler olacağını şimdiden bilemezsin.Senin amacın misafirini güleryüzle ağırlamak.

Ve son kural:'Şimdi sinirini bozan şey tüm hayatın boyunca seninle olmayacak.Her şeyin bir sonu vardır.'Evet,tıpkı iyi gidenlerde olduğu gibi kötü şeylerin de bir sonu vardı.Arca,bir,bilemedin iki saate burdan gitmiş olacaktı...

Polen mutfaktan aldığı bilgisayarıyla odasının yolunu tutarken,anlamsız esprisinin etkisi Arca'nın dudaklarından silinmemişti henüz.

"Hâlâ güldüğüne göre,seni bayağı eğlendirmiş olmalıyız Arca."

Gülümsemesini devam ettirdi."Eğlendirme demeyelim de hoşuma gitti diyelim. Abla kardeş çok tatlısınız gerçekten."

"Hı hı,öyleyizdir,tatlıyızdır biz.Yalnız Polen'in söylediklerini ciddiye alma sakın.Konuşur o öyle.Kendi çapında espri yaptığını sanıyor."

Gülümsedi."Mehir! ablan gayet zeki biri .Espirilerine kendi çapında demek haksızlık olur bence.İnce dokunuşlar yapıyor diyelim biz ona,hıı?"

"İnce dokunuşlar derken?.." Kaşlarımı kaldırdım.
"Onun gerçekten ödevi vardı ve ben sorularıyla seni daha fazla bunaltmasını istemedim.Yoksa 'ince bir şekilde imâ ettiği gibi';seninle yalnız kalmak istemedim ben."

"Anladım." dedi üzerine basarak."Her şeyi açıklamayı boşver rahat ol biraz.Hangi diziyi izleyecektin,ne seyrediyoruz şimdi,onu söyle bana?"

Kaşlarım havalandı yeniden."Nasıl yani,sende mi benimle izleyeceksin?"

Kaşları çatıldı."Gitmemi mi istiyorsun?"

Kuralları hatırla Mehir,kurallar,kibar ol...

"Yoo hayır.Öyle demek istemedim.Polen emrivaki yapıp davet etti ya seni,belki kalmak istemezsin diye düşündüm."

Başını iki yana salladı."Bana kimse zorla bir şey yaptırmadı Mehir."

"Hımm." Telefonla konuştuğumuzdan beri aklımın bir köşesinde takılı kalan şeyi sordum."Buraya gelmeden önce bir partide gibiydin ama.Arkadan müzik sesleri falan geliyordu.Kızlar da vardı sanırım..."

"Kızlar?..." yeniden gülümsedi.

Niye gülüyordu ki sürekli?"Evet kızlar Arca.O sırada,benimle konuşuyordun ya hani,ismini seslendiklerini duydum ben de.Çünkü her insanda olduğu gibi bende de iki tane kulak var.Hem ben olsam o ortamı burda film izlemeye tercih etmezdim?"

Ağzından ne döküleceğini merak ederek,alttan alttan baktım gözlerine.O ise direkt baktı gözlerimin içine.

"Eğer bunu isteseydin,şu an ikimizde orda olurduk Mehir.Bana söylemeye çalıştırdığın şeye gelince; İnan bana,burda film izlemeyi,tüm partilere tercih ederim!"

BAL MAVİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin