Ağaç Ev

21 1 0
                                    

Temmuz 2016

ASU

Merdivenleri yavaş yavaş tırmanırken,dalgınlıkla aşağı bakıp da başım dönmesin diye kafamı hep yukarda tutuyordum.

Bana kalsa buraya adımımı dahi atmazdım. Ama,yapıldığından beri Mehir ve Somer'i burdan indirmek mümkün olmadığından,ben de zorunlu olarak gelmeye mecbur kalıyordum.

Mecbur kalıyordum çünkü; gelmediğimde tüm günü anneannem, annem ve evden hiç eksik olmayan komşularla geçirmek zorunda oluyordum ve aklım da zaten bizimkilerdeyken bu çok can sıkıcı oluyordu.

Her çıkıp inişimde,kulaklarını çınlattığım gibi,şu an da dayıma içten içe saydırıyordum yine.

Niye yapmıştı ki sanki burayı dayım? Neyimize gerekti yani anlamıyorum.

Öncesinde olduğu gibi bahçede, dağda, bayırda oynasak,ayağımız yere bassa olmaz mıydı yani?Durup dururken ne gerek vardı göğün tepesindeki bu ağaç eve???

Anneannemle konuşurlarken duymuştum bir ara.Birinin,önceden, ondan bir ağaç ev istediğini ama o zamanlar buna zaman ayırmadığı için yapamadığından falan bahsetmişti dayım. O kişinin kim olduğunu duyamamıştım ama başıma gelecekleri bilmeden, eski sevgilisi falandir diye düşünmüştüm o zaman.

Nerden bilecektim ki dayımın eski pişmanlığını,vicdan yapıp hayata geçirişinin benim şu an en büyük korkum olacağını?

Gerçi, sadece dayımın isteği sonucunda yapılmış da diyemezdik bu ağaç ev için. Somer ve Mehir de çok ısrar etmişlerdi burası yapılsın diye.En çok da Mehir tabiki...

Ve...Tamam...Bir itirafda bulunmak gerekirse burayı bende seviyordum evet.Çünkü manzara izlemeyi severdim ben.Burası da yaylayı tümüyle ayaklarımızın altına da seriyordu.

Doğanın yemyeşil örtüsüne,üzerinde sayısız kuş barındıran görkemli ağaçlara, otlayıp yayılan hayvanlara, hatta bazen bembeyaz sis altında kalan tepelere burdan bakmak harikaydı. Hepsine binlerce kez evet evet evet...

Ama gel gelelim,tanısını kendimin koyduğu; benim gibi yükseklik korkusu olan birine zordu işte bu devasa yere tırmanmak.

Sadece tırmanmak olsa ona da amenna.Ama içinde dururken bile tedirgin oluyordum ben,hareketlerimi dahi kısıtlı yapıyordum da anlayan yoktu malesef...

Anneannemin deyimiyle 'Karadeniz uşağı yüksekten korkar mı hiç,o korku değil,inip çıkmaya tembellik' dese de korkuyordum işte ne yapayım?

En çok da Mehir'in hoparlörünü getirip,müziği son ses açıp,dans edeceğim diye zıp zıp zıpladığı ve Somer'in de ona eşlik ettiği zamanlar çok tedirgin oluyordum.

Tedirgindim tedirgin olmasına evet de,ama yine de her gün geliyordum işte buraya...

'Ya bu deveyi güdersin,ya da bu diyardan gidersin.' Atasözünün,deveyi gütme kısmını tercih ediyordum şimdilik bakalım ya,haydi hayırlısı...

Besmeleyle,yavaş yavaş basamakları tırmanıp,temkinli bir şekilde adımımı içeri attığımda derin bir soluk alıp verdim.

Mehir ve Somer oturmuş, son zamanlarda tepinmekten sonra ikinci en büyük aktiviteleri olan q bitz oyununu oynuyorlardı.Oyunu ilk bitirmek istedikleri için,ben geldiğimde kafalarını baktıkları karttan kaldırmadılar bile.Ben de bu sırada,en sağlam nokta olarak belirlediğim her zamanki yerime geçip oturdum.İki dakika sonra oyunu bitiren Somer başını kaldırdı.

"Yiyecek bir şeyler getirmedin mi gelirken?Sabah tan beri elma kemirmekten midem bulandı."

Ben kendimi zor çıkarırken bir de elimde yemek taşıyacaktım ha?Buna şu ağacın tepesindeki kargalar bile gülerdi.

"Acıktıysan git eve ye Somer. Annemler sarma yaptılar."

Bunu söylerken hafif aşağı inmiş soket çorabımı çaktırmadan yukarı çektim.Somer giderse içindeki notu rahatça Mehir'e verebilecektim.

" Ne var senin çorabının içinde?"sorunun şokuyla istemsizce elimi ayağıma götürürken,Somer elini attığı gibi çorabı ayağından çekip çıkardı.

"Bu ne be?" çorabımdan çıkan yarısı yırtık A4 kağıdına bakarken söylemişti bunları.

Biraz önce, aşağıda,buraya çıkmaya hazırlanırken, ağacın arkasından usulca çıkıp aklımı başımdan alan Hafize teyzenin torununun,Mehir'e verir misin diye elime tutuşturduğu not,ne olacak! diyemedim Somer'e.

Onun yerine; kendim atılmaya cesaret edemediğim için Mehir'e,Somer'in eline geçen notu alması için kaş göz işareti yaptım.Burda benim aksime istediği gibi hareket edebilen kuzenim,anında Somer'in tepesine binmişti ama artık çok geçti.

"Akşam 7' de çeşmenin başına gelirsen çok sevinirim...Bu ne lan?"

Somer,havada tuttuğu eliyle salak salak suratıma baktığında, ben de ne yazdığını şimdi, o okuyunca öğrendiğim için,Mehir'in yüzüne baktım aynı şekilde.

"Ne bileyim ben? Şu Hafize teyzenin torunu Ömer,Mehir'e ver diye verdi bana biraz önce."

"Bana mı?" Mehir, Somer'in elindeki kağıdı çekip aldı ve tekrar okudu.

"Akşam yedide çeşmenin başına gelirsen çok sevinirim...Allah Allah ne yapacağız ki orda? Oyun oynamak için mi çağırıyor acaba?"

Somer uzandığı yerden kalkarak kahkahayı patlattı.

"Ne oyunu kızım,aşkını itiraf edecek sana Ömer.Onun için çağırıyor seni oraya."

"Aşkını mı?"Mehir şaşkınlıktan iyice açılan bal rengi iri gözleriyle Somer'e bakarken,Somer devam etti.

"Evet,aşkını.Burda işler böyle yürüyor bence.Geçenlerde,Nezahat ablayla,Ahmet abiyi gördüm aynı yerde. El ele tutuşmuşlardı.O çeşme kullanılmadığı için orayı seçiyorlar sanırım.Ömer de sana aşık,o yüzden oraya çağırıyor işte seni.Ben anlamıştım ama zaten Ömer'in seni sevdiğini."

"Yaa,nerden anlamıştın çok bilmiş Somer?"diye sordu Mehir dalga geçmeye çalışarak,ama benim gibi onun da şaşkınlığını atamadığı gözlerinden belli oluyordu.

"Nerden anlayacağım...Oyunlarda hiç seni ebelemiyor.Saklambaçta görse bile görmemezlikten geliyor, yakalamacılıkta sırf yakalanma diye yavaş koşuyor,burdan anladım işte."

"Demek burdan anladın?Çok saçma."dedi Mehir bilmiş bilmiş gülümserken. "Senin her oyunda iyi olduğunu kabul edemiyorum demiyorsun da..."

"Hiçte bile" diyerek itiraz etti anında Somer.
"O çocuğun kartal gibi keskin gözleri var bir kere.Seni her defasında görüyor.Ayrıca senden bin kat daha hızlı koşuyor tamam mı..."

"Tamam tamam" diyen Mehir yarım ağız dalgayla karışık gülerken,Somer bu seferde bana bakmaya başladı.

"Yusuf da aynı şeyleri senin için yapıyor Asu.Herşeyin farkındayım ben.Yakında Mehir aracılığıyla sana da böyle bir not gelirse sakın şaşırma."

Bu defa gülme sırası bendeydi.
"Bak sen,çok bilmiş abicim benim.Peki sana not gönderecek kimse yok mu?Herşeyin farkındasın ya sen.Bunu bilemiyor musun yoksa?"

"Biliyorum" dedi koltuklarını kabartıp böbürlenerek.
"Yaylanın tüm kızları bana hasta...
Ama ben yüz vermiyorum."

Abimin bu söylediklerine Mehirle birbirimize bakıp gülerken anneannem aşağıdan seslendi;

"Somerr,Asuuu,Bal Hanıımm..., haydi inin bakayım aşağı,yemek hazır."

BAL MAVİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin