15.08.2023[][][][][]
Kim Taehyung,
30 Aralık,
''İyi ki doğdun Taehyung, iyi ki doğdun Taehyung!''
Askeriyenin kantininden yükselen doğum günü şarkısıyla beraber normalde her zaman ciddi duran yüzüm, biraz olsun gülmeye hatta ve hatta kahkaha atmaya başladı. Altı askerin bulunduğu bu kutlama, benim yirmi beşinci yaş günüm için yapılıyordu. Hayır, etraf tabii ki de süslenmemiş, sadece küçük bir pasta alınmıştı. Aslına bakacak olursanız, bu tasarruflu kutlama bile fazlaydı benim için. Sadece küçük küçük tebrikler bile yeterdi ama içinde bulunduğum ekip, kutlamaları abarta abarta yapmaya bayılırdı.
Eh, ben de pek çaktırmasam da hoşuma gitmişti.
''İyi ki doğdunuz canımız komutanımız! Nice nice bize çektireceğiniz yıllara olsun!''
Ekibimizin en ufağı ve buraya hepimizden sonra gelen Jungkook'un konuşmasıyla ona döndüm ve dudaklarımı birbirine bastırarak omzunu hafifçe sıktım. Hoş, benim çocuğun omzunu hafifçe sıkmam bile; onun gözlerinin korkuyla açılmasına ve sesini kesmesine neden olmuştu ama tabii ki de renk vermedim. Ah, çektireceğim yıllara sayabilirdi. Her ne kadar boş boğaz ve konuşkan olsa da Jungkook, sevdiklerine değer verir ve mutlu olmaları için elinden geleni yapardı. Buraya geleli henüz yıl bile olmamıştı ama onu şimdiden sevmiş ve güvenmiştim. Şeytan tüyü vardı bu herifte, ondan emindim.
Yoksa nasıl kendini bu kadar kısa sürede sevdirebilir ki?
''Hadi üfleyin mumları komutanım!'' dedi Taeyong ve pastayı biraz bana yaklaştırdı. Taeyong ile ben, resmen liseden beri beraberdik. Bu yapışkan herif, ilk tanışmamızda seni bırakmayacağım demişti ve hiç sekmeden dediğini yapıyordu. Resmen on senedir omuz omuzaydık ve hala daha beraber olacak gibi duruyorduk. Rütbe olarak ondan daha üstün olmama rağmen, en yakın arkadaş oluşumuza güvenip bana saygısızlık etmiyor ve diğerleri bana nasıl davranıyorsa o da öyle davranıyordu. ''Haydi ama sönecekler şimdi!''
Evet, evet.
Biraz heyecanlı ve panik bir arkadaşımdı ama çok iyi silah kullanırdı.
Gerektiği zaman tabii.
''Tamam, tamam üflüyorum,'' diye homurdansam da, yine de gizli bir sevinçle pastaya doğru eğildim. ''İyi bari beni sinir edip yirmi beş tane mum koymamışsınız pastanın üstüne...''
''Bulamadık ki komutanım,'' diye şirince bir cevap verdi Jaehyun. Jungkook ile aynı yaştaydı ve hemen hemen onun geldiği zaman katılmıştı aramıza. Ah, bu iki çocuk, resmen askeriyenin maskotu olmuşlardı. Bir halt yiyeceklerse beraber yiyor, en sonunda da yine beraber benden ceza yiyorlardı. ''O yüzden bu iki mum ile idare edeceksiniz...''
Gözlerimi devirip yeninden pastaya eğildim.
''DURUN KOMUTANIM!'' diye bağırarak araya girdi Jungkook, tam olarak pastanın üstündeki mumları üfleyecekken. ''DİLEK TUTMADINIZ Kİ? Dilek tutmadan pasta üflenmez ki! Lütfen, rica ediyorum dileğinizi tutunuz ve gerçekleşmesini bekleyiniz...''
''Haklı çocuk şimdi,'' diye gülerek araya girdi Jongin. Sanıyorum ki, bu ekipte bana en uzak olan oydu. Bunun nedeni aslında kendisinin hak ettiğini düşündüğü rütbeyi, benim almış olmam mıydı emin değildim. Hoş, kendisiyle ne kadar uzak olsam da, onun keskin bir askeri zekası olduğunu söylemeden edemezdim. ''Mumlar, dilek tutmadan üflenir mi hiç?''

ŞİMDİ OKUDUĞUN
hazel haze |taennie
Fanficteğmen kim taehyung, kalbini çok yanlış bir kişiye kaptırmıştı. !!! küfür&argo cinsellik ve rahatsız edici içerik bulunur. !!! kim taehyung& kim jennie 15.08.2023