BÖLÜM İÇİN ŞARKI ÖNERİSİ:
Allı Turnam, Cem Adrian
Sworn Allegiance, Lee Darkin Miller-Hypersonic Music
E Asiye, Ayşenur KolivarOylarınızı ve yorumlarınızı bekliyorum! Neler hissettiğinizi yazıya dökmeyi unutmayın!!!
Keyifli okumalar!
******
Merter Yolu, 07.28
Tuna'nın, telefonu çalıyordu. Ama hiç açabilecek bir durumda değildi.
Halil'in arabasına binip sözde görev yerine gideceklerdi, ama Halil, sevgilisine mesaj atabilmek için bir bahaneyle sürücü koltuğuna onu oturtmuştu.
Tuna'ya göre, Halil, hiç de yalaka birisi değildi...
En sonunda, telefonun üçüncü çalışında dayanamadı ve kimin aradığına baktı.
Dündar arıyordu. Açtı.
"Alo? Komutanım! Seni arıyorum sabahtan beri, niye açmıyorsun?" diye sordu Dündar, panik dolu ve yüksek bir ses tonuyla. Bağırtısını, Halil bile duymuştu. Ne olduğunu çözmek istercesine kaşlarını çatmıştı ama hâlâ telefonuna bakıyordu.
"Ne oldu? Kötü bir şey mi var?" diye sordu Tuna, korkuyla. Bir yandan da arabayı kontrol etmeye çalışıyordu.
Halil, elindeki telefonu bırakıp komutanının sözlerine dikkat kesildi.
Dündar'ın sesi telaşlı geliyordu ve nefes sesleri, telefondan bile duyuluyordu. Koştuğu çok belliydi.
Gerçekten acil bir durum olabilirdi. O da, önemsemeyip açmamıştı.
Açmadığına pişman oldu.
"Alo?" dedi Tuna ve telefonu hoparlöre aldı. Artık, Halil de duyuyordu.
"Senin arabaya patlayıcı yerleştirip tuzaklamışlar, komutanım. Yetişemedik." dedi Dündar, Tuna olduğu yerde taş kesildi. Yaşadığı şokun etkisiyle, arabanın kontrolünü az kalsın kaybediyordu...
"Tuzak mı? Ne tuzaklamasından bahsediyorsun? Dündar... " Tuna nefes alamıyordu, lafı yarıda kesilmişti.
"Nerdesin? Dündar, bizimkilere bir şey olmadı değil mi? Arabayı evin yakınlarına park etmiştim! Kimsede bir şey yok, değil mi?" Eliyle yüzünü sıvazladı, "Aptal! Aptal! Aptal!" diye bağırdı kendine ve direksiyonu yumrukladı.
Arabayı sağa, emniyet şeridine çekti ve aşağı indi. Bariyere tekme attı.
"Allah kahretsin!" diye feryat ettiğinde sesi sokağın içinde yankılanmıştı.
"Komutanım, kimseye kötü bir şey olmadı. Sakin ol!" dedi Dündar, onu sakinleştirmek isteyerek.
'Sakin ol.' diyordu ama onunda telaşlı olduğu, her halinden belliydi.
Halil, Tuna'nın yanına geldi ve omzunu sıktı.
"Doğru düzgün anlat şunu! Yoksa çıldıracağım, Dündar! Ne oldu, ne bitti? Hepsini öğrenmek istiyorum." dediğinde elini kumral saçlarından geçirdi.
"Emredersin, komutanım... Madem öyle istiyorsun, o zaman açık konuşacağım. Mahalle birbirine girmiş resmen." dedi Dündar.
"Allah razı olsun, açık konuştuğun için. Vur dedik öldürdün sende he! Adam zaten gergin, olaya son sürat girmek nedir, arkadaşım?" diye çıkıştı Halil.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FEDAKÂRLAR VE CEFAKÂRLAR
AcciónKendini ülkesi için feda eden, yaşadıkları acıların cefasını çeken dokuz TAKTİB ajanı ve her birinin yetenekleri bir uzuvla özdeşleşen, parçalandıkları zaman ölü bir bedenden farkı olmayan on kişilik özel bir timin, yaptıkları iş birliği... ... "Ha...