Harry, Christopher Sokağı istasyonunun merdivenlerini hızla çıkarken saatine baktı, adımlarını hızlandırdı, gözünün önüne Liam'ın asık suratı geldi. Sadece on beş dakika geç kalmıştı ama yine on beş dakika da olsa geç geçti.
Geç kalmaktan nefret ediyordu.
Asla taksi bulamamayı suçlayamayacak kadar bundan nefret ediyordu. Hayır, bugün Harry sadece kendini suçlayabilirdi, çünkü gününü Tribeca'daki stüdyosunda, işine tamamen kaptırarak, saatlerce resim yaparak, hatta öğle yemeği için zar zor vakit ayırarak geçirmişti. Sonunda durup saate baktığında, Liam ve gizemli yeni erkek arkadaşıyla bir "kaynaşma" yemeği yemek ve içki içmek için Greenwich Village'a gitmeliydi, bunun için otuz dakikadan az zamanının kaldığını fark etti. Ve şimdiyse, Harry geç kalmıştı.
İyi bir ilk izlenim için çok iyi bir yoldu.
Aslında Harry, tüm gün çalıştıktan sonra çalışma alanını toplamasını ve fırçalarını düzgün bir şekilde yıkaması ve kurutmasını da hesaba katarsa, (Fakültede okurken bir gece boyunca solvent içinde bıraktıktan sonra bütün bir seti değiştirmek zorunda kaldığı için, bu adımı atlamamayı zor yoldan öğrenmişti.) sadece on beş dakika geç kalmasının oldukça mucizevi olduğunu düşündü. Kendini de temizlemek zorunda kalmış, boya sıçramış kot tulumunu daha uygun bir kombinle değiştirmişti. Geniş paçalı ten rengi pantolon ve sarı-beyaz keten bir gömlek içine basit beyaz bir atlet giymişti. Barın pencerelerinden birinde kendi yansımasını görünce durdu ve burnunu kırıştırdı. Saçları ya kesmesi ya da gerçekten yeniden uzatmaya başlaması gereken o garip arada, dalgalı aşamadaydı. İç çekti, parmaklarını buklelerin arasından geçirdi, uçlarını kabarttı ve asi bir bukleyi kulağının arkasına sıkıştırdı.
Bu gece yapabileceğinin en iyisi buydu.
Atletini düzelten Harry, diğer eliyle barın kapısını iterek açtı ve içeri girdi. Wilfie and Nell's, Marlowe's ile eskiden sık sık gittiği daha iddialı yerler arasındaki ortalama bir bardı. Burası bir İngiliz pub'ını andırıyordu, tamamı açık tuğla ve ahşap kirişlere ve sıcak aydınlatmaya, uzun banklara sahip büyük ortak masalara sahipken, köşelerdeki daha küçük girintiler, ustalıkla dizilmiş uyumsuz tabureler ve yüksek arkalıklı sandalyeler içeren yuvarlak ahşap masalara ev sahipliği yapmaktaydı. Menü, kolay yiyeceklerle dolu ve kokteyller, kendinizi özel hissettirecek kadar süslüydü, ancak bir gecede tüm cüzdanınızı boşaltıyormuşsunuz gibi hissetmediğiniz bir yerdi, ki şehrin bu bölgesi için ender bir durumdu. Çok çabalıyormuş gibi görünmeden etkilemek istediğin birini getirmek için mükemmel bir yerdi ve Harry, Liam'ın bu yeni çocuğa gerçekten değer verdiğini hemen anlamıştı.
"Harry! Buradayız!''
Harry Liam'ın sesine doğru döndü ve Liam ve Niall'ın pencere kenarındaki o gözde yuvarlak masayı kapmayı başardıklarını görünce sırıttı. Bir garson masaya iki kokteyl ve büyük bir bardak koyu bira bıraktı, yani geç kalma konusunda Liam'ın erkek arkadaşını yenmeyi başarmıştı. Kalabalığın arasından sıyrılıp bir ofis çalışanlarının toplantısı olduğu açıkça belli olan bir masanın yanından geçti ve ön köşeye doğru ilerledi.
"Üzgünüm, çok geç kaldım, çalışıyordum," diye özür diledi Harry, Liam'ın omzuna bir şaplak indirirken Niall'ın yanındaki sandalyeyi çekti ve oturmadan önce ona hızlıca yumruğunu uzattı. Sırıtarak Liam ile kendisi arasındaki boş koltuklara baktı. "Yine de seninkini yendim Li."
Niall, Guinness'inden bir yudum alırken, "Lütfen," diyerek sevgiyle alay etti. "Bize- yani sana - erkek arkadaşının gelmesi gereken saatten yarım saat önce burada olmanı söyledi."
"Heeeeeeeey," diye somurttu Harry, Liam'a dönerken dramatik bir şekilde alt dudağını dışarı çıkardı. "Gerçekten böyle mi yaptın?"
"Seninle üç buçuk yıldır çalışıyorum, H," diye kıkırdadı Liam, gözlerinin kenarları kırışmıştı. "Stüdyodayken nasıl olduğunu biliyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mine Would Be You| Türkçe Çeviri (Larry Stylinson )
Ficción GeneralLouis gözlerini kırpıştırarak açtı, oda etrafında yüzerken göz kapakları titriyordu. Kesinlikle halüsinasyon görmediğinden emin olduktan ve Harry Styles'ın onu resmettiği ilk portrenin o duvarda asılı olduğunu gördükten sonra birkaç yudum bira içti...