BÖLÜM 12

27 3 0
                                    

Bunun olacağını bilmesi gerekirdi.

Louis düzensiz nefesler alıyor, ellerini duşun duvarına bastırırken ciğerlerine buhar doluyordu. Yavaşça nefes verirken başını eğdi, sıcak su boynundan ve sırtından aşağı akıyordu. Dairesinde her zaman mükemmel su basıncı vardı ama şu anda omuzlarındaki gerginliği hafifletmeye yetmiyordu.

Hayır, bilmeliydi. Bunun olacağını her zaman biliyordu ve durdurmak için hiçbir şey yapmadı. Çünkü o, kendi kendini koruma duygusuna pek önem vermeyen, aptal, zayıf ve bencil bir adamdı. Son birkaç haftadır Harry konusunda ateşle oynadığının, küçük dokunuşlarla, özel bakışlarla ve içten içe şakalarla kendini şımarttığının gayet farkındaydı. Bilerek ateşi körüklemeye devam etti, ateş daha parlak ve daha sıcak yanıyordu, ta ki onu yakmakla tehdit edene kadar.

Ve sonra dün gece...

Dün gece tamamen tedbiri elden bırakmış, yangını daha da körüklemişti. Yanmış olması şaşırtıcı değildi. Ve en kötüsü de Louis'in kendisinden başka suçlayacak kimsesi yoktu. Dün gece olanları başlatan oydu; Harry'nin başka bir adamın ellerini onun üzerinde görünce sinirli hareket ettiğini gördüğü andan itibaren ne yaptığını tam olarak biliyordu. Ve aslında, eğer kendine karşı dürüst olacaksa, bundan önce de ne yaptığını gayet iyi biliyordu; dans pistinde Harry'yi kendi etrafında döndürmekten lanet telefonunu onun için tutmaya kadar. O müstehcen, ışıltılı tulumu gördüğü anda kararını vermişti.

Buna o sebepti.

Louis burnunu çekti, yüzünü duş başlığına doğru kaldırırken elleriyle yanaklarını ovuşturdu, su gözyaşlarına karışıyordu. Lif kabağını alıp ıslattı ve üzerine büyük bir miktar duş jeli sıktı. Louis, cildi pembeleşene ve artık seks ve Harry gibi kokmayana kadar, önceki gecenin son kalıntılarını ovalayarak kendini köpürtürken duşu taze ardıç ve yasemin kokusu doldurdu.

O sabah sandal ağacı ve narenciyenin tanıdık birleşimiyle uyanmıştı, yüzü Harry'nin boynuna gömülmüştü, ona bir koala gibi yapışmış, bir bacağı üstüne atılmıştı ve parmakları sıkıca birbirine dolanmış, Harry'nin göğsünün üstünde duruyordu. Gözlerini kırpıştırdıktan sonra Louis'nin ilk içgüdüsü dudaklarını Harry'nin uykudan terli tenine nazikçe değdirmek olmuştu. Harry her zaman derin uyurdu ve boynuna ve omuzlarına kondurulan yumuşak, narin öpücükler Louis'nin onu uykudan uyandırmanın en sevdiği yoluydu; ne yaptığının farkına bile varmadan bunu yapmaya başladı. Dudakları Harry'nin boynuna değdiği anda donmuştu, Harry içgüdüsel olarak ona yaslanırken panik vücudunu sarstı, Louis'in elini daha da sıkı tuttu.

Louis bir an durumun farkına vardı. Kendini dikkatlice Harry'nin elinden kurtardı, Harry her kıpırdadığında nefesini tutuyordu ve umutsuzca onu uyandırmadan odadan çıkmak istiyordu. Harry'nin ona uyuması için verdiği şortu değiştirme zahmetine bile girmeden, kıyafetlerini toplamak için Harry'nin yatak odasında sürünerek dolaşmıştı. Kot pantolonu, ön ceplerinden birindeki Harry'nin telefonundan dolayı ağırlaşmıştı; onu çıkardı ve parmaklarının ucuna basarak Harry'nin başucu komodinine yerleştirdi, oraya yerleştirirken nefesini tutuyordu, huzur içinde uyuyan Harry'ye bakarken kalbi hızlanmıştı, Louis'in yokluğunu hissedip yüz üstü dönmüştü, göğsünün altına bir yastık koymuştu.

Louis'in neden oradan defolup gitmesi gerektiğini uyanınca elbette anlardı.

Kot pantolonunu göğsüne bastırırken yüzü utançtan kızararak daireden gizlice çıkmıştı. Utanç yürüyüşünü daha fazla uzatmak istemeyen Louis, gördüğü ilk sarı taksiyi durdurdu; 5 dakikadan kısa bir sürede ön kapısındaydı ve daha da kısa bir sürede duştaydı.

Louis son köpüğü de yıkadı, duşu kapatırken köpük hâlâ giderin çevresinde dolaşıyordu, perdeyi kenara çekip kestane rengi bir havlu aldı. Vücudunun geri kalanına geçmeden önce saçını ve yüzünü havluyla kuruladı. Bir eliyle parmaklarını nemli saçlarının arasından geçiren Louis uzanıp diğer eliyle aynadaki buğuyu silerek yansımasını görünce kaşlarını çattı. Yorgun görünüyordu, cildi tekiladan dolayı solgundu, gözlerinin altında koyu lekeler vardı ve uykusuzluktan kan çanağına dönmüştü. Ama en göze çarpan şey Harry'nin geride bıraktığı izlerdi: gövdesi onlarla doluydu, sol köprücük kemiği boyunca uzanan morluklardan, Harry'nin büyük ellerinin genişliğini hatırlatan kalçalarındaki beş hafif morluğa ve etkileyici derecede koyu mor izlere kadar. Boynunla omzunun birleşim yerinde yarına kadar kesinlikle kaybolmayacak bir iz vardı.

Mine Would Be You| Türkçe Çeviri (Larry Stylinson )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin