"Anne ben Chan hyungların yanına gidiyorum!"
Kapının ağzından seslenirken annesinden onay bekledi Hyunjin.
"Tamam oğlum dikkat et, selam söyle herkese!"
Gelen karşılıktan sonra onaylayıp kapıyı çekti ve evden çıktı Hyunjin.Son zamanlarda olan şeyleri düşünmeye başladı yolda yürürken, oldukça mutluydu çünkü.
Mesela mutlu olmasının en büyük sebebi Felix ile flört etmeye başlamalarıydı.
O günkü itiraftan sonra gelen Felix'in ani sarılması bittikten sonra Felix Hyunjin'e yaşlı gözlerle, henüz bir ilişki için kendini tamamen hazır hissetmediğini ama ona karşı hislerinin olduğundan bahsetmişti.
Hyunjin ise bu sözler karşısında acayip mutlu olmuş ve Felix'e flört etmeyi önermişti.Sonuçta ikisi de birbirinden hoşlanıyordu, bu yüzden ilişkiye flört ile başlamak çok mantıklı gelmişti ona.
Felix bu fikire sıcak baktı, o günden beri sürekli konuşup birbirleri hakkında yeni şeyler öğreniyor, bazen yine sadece ikisi sahilde resim yapmak için buluşuyor, bazen de arkadaşlarıyla aynı ortamdayken görüşüyorlardı, bugün de o günlerden biriydi.
Chanların kafesine vardığında içeriye göz gezdirdi, diğerlerini ararken gözleri Felix'i buldu, parlak, güneş gibi olan gülümsemesini. Olduğu yerde sırıtıp içeri ilerledi ardından. Masada oturan arkadaşlarına selam verirken Felix'in oturduğu koltuğun boş yerine oturdu o da.
"Selam."
Gülümseyerek söyledi Hyunjin karşısındaki tatlı çocuğa.
"Hoşgeldin Hyun."
Utanarak karşılık verdi Felix de.
Ardından ikisi derin bir sohbete daldılar.O sırada da Chan kafeyle ilgileniyordu. Günün bu saatleri yazın son aylarında oldukları için dolu oluyordu, bazen buraya yakın bir yere tatile gelenler, kamp için gelenler ya da yol üstünde mola verecek yer olarak kasabalarını seçenler ile dolu oluyordu.
Oldukça bereketli ve bir o kadar da yorucuydu tabi bu zamanlar. Normal bir gün olsa çok rahat halledebilirdi ama o gün bugün değildi maalesef.Gözleri sürekli kapıya gidiyor, her zil sesini duyduğunda anında kapıya bakıyor, işine odaklanamadığı için de annesinden azar işitiyordu.
Kim için peki?Yang Jeongin..
Onun hakkında neden sürekli düşünüyor olduğunun farkına 1-2 ay önce bileklik yaptıkları gün Jeongin'in onun için saatlerce uğraşıp yaptığı yüzüğe bakarken anladı.
Ne zaman toplanacak olsalar aklına ilk Jeongin geliyordu, ya da soruyordu onun nerede olduğunu.
Mesajlaştıkları zaman söylediği şeyler hakkında da yatmadan önce çok düşündüğünü fark etti.
Bazen de günlük yaptığı şeylerde aklına dolan"Bu Jeongin'in hoşuna giderdi"
"Jeongin buna çok gülerdi"
"Acaba Jeongin acı seviyor mudur?"
Cümleleri yüzünü gösteriyordu.O gün yüzüğü taktığında Jeongin'in ona olan gülümsemesi onu çok mutlu etmiş ve bir o kadar da etkilemişti, kalbi yerinden çıkacakmış gibi atmaya başlamış ve gözlerini ondan alamamıştı Chan.
Eve döndüklerinde, ayrılmadan önce Jeongin'e yaptığı yüzük için teşekkür etmek istedi ve sıkıca sarıldı ona. Birden gelişti. Jeongin birden gelen temasla gözlerini kocaman açtı
"Yüzük için tekrar teşekkürler İnnie.."
Chan'ın sözlerinden sonra ona kıkırdamış ve karşılık vermişti ona, konuşamamıştı.Chan o gün yatmadan önce elindeki yüzüğe bakarak düşündü tüm hislerini, tam o gün farkına vardı, açıkçası hiç de şaşırmadı.
Chan annesinin tehditinden korktuğu için tezgahın arkasından Jisung'a seslendi.
"Ji! Gelebilir misin!?"
Jisung sevgilisinin kollarının altından sıyrılıp Chan'a doğru adımladı.
"Geldim hyung, sorun ne?"
Parmak uçları üstünde kollarını tezgaha yaslayarak konuştu Jisung.
Chan tekrar kapıya bakıp Jisung'a döndü
"Jeongin hala gelmedi, birazcık endişelendim ben. Telefonuma da bakamıyorum, biz sorsanız nerede kaldığını.."
Jisung Chan'ın endişeli sesiyle sorduğu soruya gülümseyip
"Tamamdır hyung o iş bende, haber veririm sana." dedi ve göz kırpıp tekrar Minho'nun kollarına döndü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
our town - skz
Fiksi PenggemarKüçük bir kasabada yaşayan Felix, Jisung, Seungmin ve Chan büyük bir şehirden kasabalarına taşınan çocukların hayatlarında büyük bir yer kaplayacağını hesaba katmadan arkadaş olmak isterler. Peki Hyunjin, Changbin, Jeongin ve Minho ile olan ilişkil...