8. ÖLÜM LİSTESİ

40 25 4
                                    

                         Selamlar herkese.
Yeni bölümüm sizlerle...güle güle okumanız dileğiyle.
Seviliyorsunuz.

Bölüm Şarkısı: Infinity-Jaymes Young

🔥 ⚔️
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Motora geri bindiğimizde, enstitünün yoluna girmemiştik.

"Nereye gidiyoruz?" Diye sorduğumda cevap vermedi.

Az öncekine kıyasla daha yavaş gidiyorduk.

Tenha bir yerde durduğumuzda buranın bir deniz kenarı olduğunu çok sonra anlamıştım.

Motordan indikten sonra hiç konuşmadan ilk bana döndü ve kendi kaskından önce benimkisini çıkardı.

Saçlarımı düzeltip etrafa bakındığımda, sahilde kimsenin olmadığını fark ettim.

Kumlar yavaş yavaş buraya kadar gelmişti.

Uraz da kaskını çıkardığında yürümeye başladık.

Kuma bastığımız anda eğilip ayakkabılarımı çıkardım.

Uraz da bana bakıp aynısını yaptı.

Denize bakarak yürüse de ben ona bakıyordum. Düşünceliydi.

"Deniz bana iyi geliyor, su görmek, su dalgaları görmek. İyi geliyor bana. Tabi seni bilmem ama belki biraz daha rahatlarsın diye seni buraya getirdim." Göz göze geldiğimizde kısık ela gözleri ile bana baktı.

"Elementin...su diye mi?" Olumlu anlamda başını salladı. "Ateşin seni çekmesinin sebebi de budur belki."

Denize doğru yaklaştığımızda durdu ve yere oturdu.
Aşağıdan bana baktığında bende yanına çömeldim.

Denize bakarken konuşmaya başladı, "Lalin, aslında seninle bir şey konuşmak istiyorum." Merakla kaşlarımı çattım.

"Dinliyorum." Dedim ve yerde kumlarla oynamaya başladım.

Bana bakıyor olacak ki iç çekti. Hızla başımı kaldırıp elalarına baktım. "Göz teması. Doğru." Bir an sinirli olmasına rağmen güldü.

"İnsan analizi mi yapıyorsun şimdi de?" Güldüm.
"Senin analizin desek daha doğru."

Gözleri dudaklarıma kaydı, "Benim analizimi kimse yapamaz."
"Ama sen izin verirsen yapar." Kaşlarını çattı.
"Ve kimseye izin vermem." Kaşlarımı kaldırıp imayla güldüm. "Ve kimse olmayan birine izin verirsin."

İç çekti, "Kafamı karıştırdın."

"Dinliyorum, evet."

"Lalin, senin için ne kadar doğru bilmiyorum. Fakat benim, daha doğrusu bizim için en mantıklısı olan bu." Kaşlarımı çattım.
"Ney?"
"Biz, birbirimiz için. Daha doğrusu bu dünya için. Her şeyimizi feda edebilecek, daha da doğrusu kendimize herşey yaratmayacak kişileriz." Güldüm.

"Her şeyim diyeceğim tek bir insan bile kalmadı ki, bunun için beni uyarman saçma."

"Bu birinciydi, ikincisi ise duygularını yok etmen gerek. Bizim işimizde duygu yok, acıma yok, bağlanmak yok, ağlamak ise hiç yok. Ki ağlama da zaten." Gözlerimi denize çevirip dudaklarımı büktüm.

"Ben duygularım ile yaşarım Uraz. Sokakta kalmış bir çocuğa acıyarak, şampanya patlatmayı becerip mutlu olarak gelişir ve büyürüm ben." Bilerek yüzüne bakmıyordum.

Zaman KarmasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin