Eğlenceli bir günün ardından, arkadaşlarımız yavaşça atraksiyon alanından ayrıldık. Yolda şakalaşarak ve gülerken, bir yandan da gün batımının renkleriyle gökyüzünü izliyorduk. Eve dönüş yolu boyunca keyifli sohbetlerimize devam ettik.
Sonunda her birimiz evimize gelmiştik. Kapıyı açarken yüzümüzdeki gülümsemelerle içeri adım attık. Ancak, evde sessizlik vardı. Birdenbire içimde tuhaf bir gerilim hissetmeye başladım.
Adım adım salona doğru ilerledim. Etrafımda herhangi bir ses yoktu, sadece kendi soluğumun hızlıca çıktığını duyuyordum. Bir an duraksadım, sanki bir gözle görülmeyen bir şey beni izliyordu.
Salonun içine doğru adım attım ve gözlerime inanamadım. Tam karşımda, masada oturmuş aynı şekilde duran bir Alex gördüm. Gözleri boş bir ifadeyle önüne bakıyordu, sanki bir ayna gibi. Kalbim hızla çarpmaya başladı.
Hızla geri adım atarak odadan çıktım ve sakinlemeye çalıştım. Belki de yorgundum ve gözlerim oynamıştı. Ancak içimdeki endişe bir türlü dinmedi.
Gece boyunca tuhaf rüyalar gördüm. Kendimi yine o salonda görüyordum, ancak bu sefer orada yalnız değildim. O aynı Alex, yine aynı şekilde masada oturuyordu. Ona yaklaştım ama bir türlü onunla iletişim kuramıyordum. Sonunda aniden kayboldu ve yerine sadece boş bir sandalye kaldı.
Sabah uyandığımda kalbim hala hızla çarpıyordu. Rüyanın gerçek olmadığını biliyordum, ancak içimdeki rahatsızlık bir türlü geçmedi. Ne olmuştu bu eve? Neden böyle tuhaf şeyler yaşıyordum? Bunun bir açıklaması olmalıydı ama henüz bulabilmiş değildim...
Birkaç gün boyunca tuhaf olaylar yaşadığımı düşünerek eve dair daha fazla araştırma yapmaya başladım. Geceleri uykularım kaçıyordu, rüyalarım hep aynı Alex'i içeriyordu. Bir şeyler beni eve çekiyordu, ama ne olduğunu bir türlü çözemedim.
Bir gün iş çıkışı, eve dönüşte biraz daha temkinli yaklaştım. Kapıyı açar açmaz içimdeki garip his arttı. Salonun ışığı yanıyordu, hafif bir rüzgarın etkisiyle perdeler hafifçe sallanıyordu. Gözlerimi Alex'in o masada oturduğu yere çevirdim, ama o yoktu.
Rahat bir nefes aldım ancak birden bire aynadaki yansımamın gözleri kırmızıya döndü. Korkuyla geriye doğru adım attım ama yansımam yerinden kımıldamıyordu. Kalbim hızla çarparken yansımamın dudakları hareket etti ve benimle aynı anda konuşmaya başladı.
"Buraya gelmeliydin," dedi, sesi hırıltılıydı ve bana tüyler ürpertici bir his verdi. "Gölgenin izlerini takip etmeliydin. Ancak bu şekilde gerçeği görebilirdin."
Anlamaya çalıştım ama yansıma kayboldu. Ruh halim karışıktı, ama artık evdeki sırları açığa çıkarmalıydım. Geceleri eve döndüm ve her köşeyi araştırdım. Sonunda, kitaplığın ardında küçük bir girintiyi fark ettim.
Girintiyi iterek açtım ve bir günlük buldum. Günleri sayfalarca yazılmış notlarla doluydu. Okurken, evdeki tuhaf olayların ardında yatan gerçeği anlamaya başladım. Bu evde yıllar önce yaşanan bir trajedi vardı ve gölgenin izleri bununla bağlantılıydı.
Günlüğü okurken uyuya kaldım ve tekrar o aynı rüyayı gördüm. Bu sefer Alex'le iletişim kurabildim. Bana gölgenin izlerini takip etmem gerektiğini ve gerçeği bulabileceğimi söyledi. Uyandığımda, gölgenin izlerini takip etmeye karar verdim.
Bu macera, beni evden uzaklara götürdü. Çeşitli ipuçları ve eski kaynaklarla dolu bir yolculuğa çıktım. Sonunda, gerçeği buldum ve evdeki esrarengiz olayların ardındaki hikayeyi çözmüştüm. Artık sadece evde değil, kendi içimde de huzuru bulmuştum.
:
Ertesi sabah Alex, işe gitmek için erken saatte evden çıktı. Ofise vardığında, yoğun bir günün kendisini beklediğini biliyordu. Toplantılar, projeler ve e-postalarla dolu bir gün olacaktı. Bilgisayarının başına geçip güne başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
THE Shadow
Mystery / Thriller"Ana karakter Alex Carter, tablodaki esrarengiz gölgenin peşine düşerken galerinin derinliklerindeki karanlık sırların izini sürer. Arayışı boyunca, tablonun sanatçısıyla ilgili korkunç gerçekleri keşfeder ve geçmişiyle yüzleşmek zorunda kalır. Gölg...