XII

69 45 28
                                    

Kalp atışlarım kurtların ulumalarıyla daha da çok artmaya başladı. Korku tüm bedenimi ele geçirmişti.

Katil beni burada bırakıp gitmişti. Nehir ve Kerim'i nereye götürdü, onları da mı böyle öldürdü?

Etrafta hiçbir şey yoktu. Kapı açık ama dışarı çıkmama imkan yoktu. Elimdeki ipleri kesmenin bir yolunu bulamazsam vahşi hayvanların akşam yemeği olacağım kesindi.

Ben ipleri birbirine sürtmeye çalışarak kesmeye çalışıyordum. O sırada karanlıktan bana doğru gelen bir şey gördüm gibi.

Her yer karanlık olduğundan hiçbir şeyi tam olarak seçemiyordum. Karaltı bana dokununca korkudan bağırdım.

Ellerimi çözmeye çalıştığını anlıyordum.

Hareket etmeden ellerimi çözmesini bekledim. Ona kim olduğunu sordum.
Cevap olarak:
"Önce buradan çıkmamız gerek, kurtlar yaklaşıyor hadi!"

Ses tonundan bunun bir erkek olduğunu anladım. Sesi tanıdıktı.

Elimden tutup hızla dışarı çıkardı. Karanlıkta nereye gittiğimizi bilmeden yola çıktık. Burada ölüme terk edilirken beni kurtarmaya gelen kimdi?

Yürümekten yorulmuştum, neredeyse olduğum yere yığılacaktım. Beni kurtaran adama biraz dinlenmemizi söyledim. Nefes nefese kalmıştım. Ciğerlerim nefes alırken diken batıyor gibiydi.

Çok kısa bir süre dinlenmemize izin verdi. Bir dakika sonra tekrar hızlanarak yürümeye başladık. Nereye gittiğimizi bilmiyordum?

Uzakta bir ışık gördüm. Yanımdaki de görmüş olacak ki:"Bak, ilerde ışık var. Oraya gidersek kurtulduk demektir!"

"Biz neredeyiz ve sen kimsin?"

"Bunun ne önemi var ki?"

Yürümeye devam etti. Elimden tutu ve hızla ilerledik.

Ayaklarımın ısladığını anladım. Sanırım sulu bir yere basmıştım. Giderek su dizlerime doğru çıkmaya başlayınca yanımdakine:
"Suyun içindeyiz farkında mısın?"diye sordum.

"Evet farkındayım. Çok derin değil.."

"Nereden biliyorsun derin olmadığını?"

"Çünkü daha önce buraya gelmiştim!"

"Su çok derin omzuma geliyor. Akıntı olursa napıcağız?"

"Yağmur yağdığı için bu kadar, yoksa derinliği diz üstünü geçmez."

"Elimi bırakma korkuyorum!"

"Neredeyse çıkmak üzereyiz.."

Karaya ayak basmıştık sonunda. Bir ân suda boğulacağız zannetmiştim.

Umut dolu bir sesle "Yaklaştık."dedi.

Giderek köye yaklaşıyorduk. Biraz da olsa birbirimizi görüyorduk, ama beni kurtaranın kim olduğunu hâlâ anlamamıştım.

Köye vardığımızda sokak lambalarından beni kurtaranın Emir olduğunu görünce şok oldum.

"Emir senin ne işin var burada? Beni nasıl buldun?"

"Dün seni aradım ama açmadın. Ben de ev adresini buldum. Seni görmeye gitmiştim. Evde bulamayınca endişelendim.. Peşinizde biri olduğunu biliyorum. Nehir, bana her şeyi anlatmıştı. Söylediklerine önce inanasım gelmediyse de seni evde bulamayınca merak ettim.."

"Hayatımı kurtardın Emir. Sana bir can borcum var artık. Gelmeseydin, o manyak beni ölüme terk edecekti!"

"Tamam artık hepsi bitti. Ben yanındayım artık Mira. Korkmanı gerektirecek bir şey kalmadı."

Sokak ışıklarının altında yüzü çok güzel görünüyordu.

Emir'in sözleriyle içimdeki korku biraz da olsa hafifledi. Onun yanında güvende olduğumu hissediyordum. Bir süre sessizce yürüdükten sonra Emir, bana ne olduğunu merak ettiği için sordu.

"Mira, seni neden birisi öldürmek istedi?"

Emir'in gözleri merakla doluydu ve benim anlattıklarımı dikkatle dinliyordu. Köye vardığımızda, her yer sessiz ve sakindi. Önce kalacak bir yer bulmamız gerekiyordu. Köydeki evlerden birine kapı çaldık ve açılmasını bekledik.

Kapıyı açan yaşlı bir kadın, bizi şaşkın bir şekilde süzdü. Yorgun ve korku dolu olduğumuzu anlamış olmalı ki, bizi içeri davet etti. Islak oluşumuzla ilgili sorular sormadı. Buna içten içe seviniyordum. Kadın, bize çay ikram etti ve dinlemek istediğimizi anladı.

Bir süre sessizlik oldu. Kadının yüzünde endişe ve şaşkınlık belirtileri vardı. Sonunda konuştu, "Bu köyde son zamanlarda tuhaf şeyler oluyor. Birçok kişi kayboluyor ve kimse nedenini bilmiyor. Siz de bu tuhaf olaylardan mı kaçıyorsunuz?"

Emir, kadına bakarak, "Evet, Mira'nın hayatı tehlikede. Mira'yı güvende tutmalıyız."

Kadın düşünceli bir şekilde başını salladı. "Size yardım etmek istiyorum. Ama önce dinlenmeniz gerekiyor. Siz burada kalabilirsiniz."

Kadının yardım teklifiyle birlikte içimdeki korku biraz daha hafifledi. Emir'in yanında olduğumu hissetmek, beni güvende hissettiriyordu.

Ertesi gün, köydeki insanlarla konuşmaya başladık. Herkes, kaybolan insanlar hakkında bir şeyler duymuştu, ancak kimse gerçek nedenini bilmiyordu.

Bazıları, köyün etrafında dolaşan gizemli birisinden bahsetti. Bu belirsiz kişinin, kaybolan insanları takip ettiği ve onlara zarar verdiği söyleniyordu.

Emir ve ben, bu kişiyi bulmak ve gerçeği ortaya çıkarmak için köyün etrafında araştırma yapmaya başladık. Geceleri sessizce dolaşırken, ona ait gizemli izlerini bulduk. İzleri takip ettiğimizde, bizi terk edilmiş bir kulübeye götürdü.

Kulübenin içinde, kaybolan insanların izlerini bulduk. Duvarlara kazınmış semboller ve tuhaf yazılar vardı.

Duvarlara bakarak konuşmaya başladım: "Emir, sanırım kaçıran kişi büyü işlerine meraklı.."

"Bence değil." Diye cevap verdi.

"Baksana şuranın haline, çok korkunç değil mi?"

"Normal bir klübe, terk edilmiş gibi görünüyor.."

"Soğukkanlılığına hayran kaldım şuan! Sence burada her şey normal mi?"

"Haklısın değil.. "

"Ben diğer odaya bakacağım sen de şu çekmecelere bak!"

Bir süre sonra, sembollerin eski bir ritüel ile ilgili olduğunu keşfettik.

Emir ve ben, köydeki insanlara bu ritüel hakkında bilgi toplamaya başladık.  Birçok kişi, bu ritüelin köyün geçmişinde kullanıldığını ve kötü bir ruhu çağırmak için yapıldığını söyledi. Bu fikri saçma bulmuştum. Sonuçta ölen ruh geri gelemezdi, yani sanırım..

Ritüelin nasıl yeniden ortaya çıktığını ve neden kaybolan insanlarla ilişkili olduğunu kimse bilmiyordu.

Kaybolan insanlar kimlerdi ve onu kaçıran kişinin amacını merak ettiğim kadar korkuyordum da.

Emir korktuğumu görünce yanıma geldi ve bana sarıldı. Bu korkunç yerde yalnız olmadığımı anladım.

Daha fazla oyalanmadan oradan ayrıldık ve bir daha oraya gitmemeye karar verdik.

Geceyle DansHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin