Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Bize çay yaptım içersiniz değil mi?"
Diyemedi: 'Zehir olsa elinden, Dirilir içerdim, yeniden'
"İçerim tabi."
Denize bakan terasa çıkıp, şehrin tüm havasını içine çekti Gaulle. Huzurlu bir nefes aldı, herşeyden ötede.
Lois ise, onun kokusunda buldu huzuru. Ne şehir, ne de bir çiçek... hangisi senden güzel kokar be kadın diye geçirdi içten içe.
"Acı olmuş değil mi?" Gülümsedi bal gibi gözleriyle.
Ne acı kalırdı ki şimdi? Sen bir gül yeter ki...
"Hayır tam tadında, ellerinize sağlık." Ah o güzel elleri peki...
Nereden bilecekti şuan da onları öpmek istediğini.
"Yıldızlar ne parlak ama değil mi?"
"Senin kadar parlayamaz hiçbiri."
İşte bu beklenmedikti.
Sustular, İkisi de yıldızları izledi.
En parlağındaydı, Lois'in gözleri...
Ah bir bilsen... senin gözlerin yıldızları utandırır ey sevgili...
Gaulle İstemedi bu güzel anı aklına gelenlerle zehir etmeyi.
Lakin bu pek mümkün değildi.
'Kim olduğumu öğrenirse, ya istemezse beni?'
Hayat çok garipti.
Dün canının derdindeyken, şimdi bir sevdaya mı düşmüştü kalbi?
"Benden sakladığınız bir şey var mı bayan Gaulle?"
İşte o an kopuverdi birşey içinde.
Ne diyecekti sevdiceğine.
'Ben bir prensesim bayım, ve babam olacak herif beni öldürmek istiyor' diyebilecek miydi?
'Kim olduğumu bilsen ya benden koparsan... Ah bir bilsen ne zorluklar çektiğimi... Kaç kez ölümlerden döndüğümü. Ancak hiçbirşey senin kadar değiştirmedi,kalbimin ritmini. Şimdi nasıl koparım senden, nasıl vazgeçerim hayallerimden? Umut etmeyi öğrettiniz bana. Bir çekim nefesin, hala bir yerlerde öneminin olduğunu. Fark ettim artık, tek sebebimin sen olduğunu."
Aklından geçen onca cümleye rağmen, tek bir kelime söyleyemedi.
Gözlerinden geçen her duyguyu anlar gibi, sarı saçlarına gitti Bay Lois'in elleri.
"Sevdanız öyle bir işledi ki yüreğime... O güzel dudaklarınızdan, her ne dökülürse kabulümdür... Hazır olduğunuzda herşeyi anlatın olur mu?"
Derin bir iç çekerek baktı sevgilisine, Var mıydı ondan naifi yeryüzünde.
Şükretti binlerce kez Tanrıya, Sevdalandı bir beyaz atlıya...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Bu bölümü biraz kafiyeli yazmak isyedim biraz şiir tadında oldu. Ama eski zamanlarda ki aşklar genellikle bu şekilde dile dökülür. inşallah ikisininde içindeki o yoğun duyguları size geçirebilmişimdir.
Ve şunu da unutmadan eski zaman aşkları her zaman daha büyük olmuştur. Onların sevdaları günümüz devrindeki aşklarla kıyaslanamayacak kadar efsanevidir. Ve devrimizde bu sevdaların örnekleri çok nadirdir.