98 13 2
                                        

1943- Paris |Fransa|

"Nereye gideceğimizi bile söylemiyorsun"

"Nereye olduğunun ne önemi var şimdi gidiyoruz işte"

Bay Lois Bayan Gaulle'yi elinden tutmuş adeta sürüklüyordu.

"Lois yavaş ol biraz"

"Biraz sabret izimizi ka..."

"Ahh"

"Ne oldu"

Bay Lois bir hışımla Celin'e döndü.

"Ayaağım"

"Ne oldu ayağına"

"Burktum"

Lois, Celin'i kucağına aldı ve koşmaya devam etti. Ona göre kaybedecek bir dakikaları bile yoktu.

"Merak etme halledeceğim biraz sabretmen gerek"

...

"Ne işimiz var burada"

Bayan Gaulle sevgilisinin kucağından inmiş ona tutunarak zar zor yürüyordu.

"Gidiyoruz buradan"

Geldikleri yer bir istasyondan başka bir yer değildi.

"Ne demek gidiyoruz? Nasıl gidiyoruz?"

Bayan Gaulle'nin şaşkınlıkla açılan gözlerine ağzı da eklendi.

"Peşimizde adamlar varken burda bunu mu konuşalım düş önüme anlatacağım ben sana herşeyi"

"İyi de bilet"

"Hallettim"

"Ne zam..."

Lois Celin'in sözünü bitirmesine bile izin vermeden onu trene sürükledi.
Celin Gaulle tüm hayatı boyunca kaçarak yaşayacak cesareti kendinde bulamıyordu sürekli içinde bir huzursuzluk vardı. Sevgilisinin deli dolu halleri kendisini korkutmuyor değildi.

Yanlarında bırakın valizi tek bir eşyaları bile yoktu. Kendilerine ait tek bir obje götürmeden herşeylerini bu koca şehirde bırakıp gidiyorlardı.

Ancak şüphesiz onlar birbirilerine yeterdi. İki aşık kalpten başka hiçbirşeyleri yoktu. Olmasa da olurdu.

Tren çalışmaya başlayınca az da olsa bir su serpildi Gaulle'nin içine.

Ardından bir mutluluk tohumu düşüverdi yüreğine. Sımsıkı tuttuğu adamın elini daha da sıktı. O eli bırakmaya pek de niyeti yoktu.

Ardından göz göze geldiler.

Gaulle gülümsedi sevgilisine yüreği sızlaya sızlaya.

Lois'in içine de su işte şimdi serpiliverdi.

Bir gülüşüyle herşeyi unutturuverirdi bu kadın...

Hiç kaybetmemeliydi...

Hem de hiç kaybetmemeliydi...

...

"Nereye gidiyoruz?"

"Nereye gitmek istersin?"

"Lois gerçekten nereye gittiğimizi bilmiyor musun?"

"İstasyona gidiyoruz."

"Oradan nereye gidiyoruz?

"Başka bir ülke..."

"Neresi."

"Bilmiyorum nereyi istersen işte."

"Ah sen şaka yapıyor olmalısın"

"Şaka yapmıyorum."

...

"Güney mi Kuzey mi?"

"Doğu."

"Üzgünüm sevgilim Doğu Kore diye bir ülke keşfedilmemiş."

"Kore mi?"

"Gözüme uzak geldi asla tahmin edemezler."

"Saçmaymış."

"Gönül isterdi ki Kuzeye gitmek ama canıma susamadım."

"Az önce beni Fransa Sarayından kaçırdın canına susamamış gibi bir hal göremiyorum."

"Yani Güney Kore'ye gidiyoruz."

"Sen delisin"

"Sen de öylesin"

...

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.








Encore | TaeliceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin