~

169 18 1
                                    

2017- Seul |Güney Kore|

Elinde tuttuğu telefondan bir an olsun başını kaldırmıyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Elinde tuttuğu telefondan bir an olsun başını kaldırmıyordu. Durumu fark eden arkadaşlarından biri kafasına yastık fırlattı.

"Hyung yemek yiyeceğiz o kıçını kaldırıp masaya oturmayı düşünüyor musun?"

Grupta kendinden küçük olan tek kişi Jungkook olduğundan seslenenin de o olduğunu anlayabilmişti. Ancak canı ne yemek yemek istiyor ne de hareket etmek istiyordu.

Sadece ekranında ki fotoğrafla ilgileniyordu. Çözülmesi gereken bir gizem vardı orada.

İçindeki duyguların başka hiçbir anlamı olamazdı.

Sadece bir kaç kez gördüğü birinin onda bu denli büyük bir etki yaratması alışılmışın dışındaydı.

1 yıldır içindeki çocukça heyecanla konserlerde onun grubunun çıkmasını bekliyor gözlerini ondan alamıyordu.

Yurtlarına geri döndüklerinde kendini yine onu izlerken buluyordu.

Önce o tatlı kahküllerini inceledi. Ardından korelilere oranla kocaman olan bal rengi gözleri, ufacık burnu vardı. Dolgun dudaklarıysa içinde daha önce hiç tatmadığı duyguları tetikliyordu.

Neden sadece yeni tanıdığı biri için, sanki yüzyılların hasretini taşıyordu?

Çok mu güzeldi?

Hayır cevap kesinlikle bu olamazdı.

Evet güzeldi ancak zaten etrafı güzel kızlarla doluydu.

Onu ayıran başka birşey vardı sanki.

Aylardır bu düşüncelerine tek bir cevap bile bulamamıştı.

Aşık mı oldum diye düşündü. Ancak içindeki duygular tek bir aşk kelimesine sığamayacak kadar derindi.

Neden onu bir yerlerden tanıyormuş gibi geliyordu?

Sanki yıllardır bu anı bekliyormuş gibi.

Sanki daha önce bi yerlerde karşılaşmışlar gibi.

Sanki birbirileri için yaratılmışlar gibi...

"Anlamıyorum ki ne var o telefonda."

Gözleri öyle bir dalmıştı ki, başucuna gelen Jimin'i fark edememişti.

"Ah yine mi şu kız, Taehyung biraz abartmadın mı kardeşim?"

Durumu fark ettiğinde hiç istemeyerek telefonu kapatıp koltuğa fırlattı.

"Abi hoşlandıysan mesaj at ne var ki bunda."

Kimse onu anlamıyordu. O içindeki duyguları aşk kelimesiyle bile açıklayamazken hoşlantı denmesini sevmemişti. O kıza bir hoşlantıdan fazlasını besliyordu. Bunun ismi aşk da değildi. O bir gizemdi. Çözülmesi gereken bir gizem...

Ağzına tek lokma bile atmadan yurttaki kendi odasına ilerledi. Onun durumu arkadaşlarını da endişelendiriyordu artık. Ne yemek yiyordu ne de en ufak bir yaşam belirtisi veriyordu.

Taehyung odasına çıktığında masaya toplanan grup arkasından öylece bakakaldılar.

"Buna bir çözüm bulmalıyız. Taehyung her geçen gün gözümüzün önünde eriyip gidiyor."

Grubun Lideri ve aynı zamanda en olgunları Namjoon diğer üyelerle konu hakkında fikirleşmek istiyordu. Taehyung'ın bu derdine bir çözüm bulmak istiyordu. Kardeşinin acı çekmesine dayanamıyordu.

"Haklısın hyung son zamanlarda oldukça zayıfladı."

"Peki ne yapacağız?"

"Bilmiyorum ancak... derdi madem o kız, o kızdan başka biri de çözemez öyle değil mi?"

"Aklından ne geçiyor ki?"

"Grupça bir buluşma ayarlayabiliriz. Böylece kız da anlamadan yüz yüze gelmiş olurlar. İşte o zaman gözlem yapmaktan başka bir çaremiz yok. Neler olduğunu hep birlikte göreceğiz."

"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.




Encore | TaeliceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin