16. Bölüm

179 34 14
                                    

Hadi iyi okumalarr

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Hadi iyi okumalarr.

••••••••••••••••••••••

Mirio önündeki adamı devirdi ve beklenti dolu, parlak gözlerle babasına baktı. Sadece "afferin" kelimesini duymak istiyordu. Bi affedin kelimesini duymak için o kadar çok çalışıyordu ki Mirio, sarayda dersleri çok iyiydi, sirenlerin dilini bile çözecek kadar iyiydi, kılıç antremanında üstüne tanınmazdı. Sabahtan akşama kadar kitap okur krallığı için neyin iyi olacağını anlamaya çalışırdı.

Ama babasına baktığında, babasının kaybetmiş Morio yu teselli ettiğini görünce beyninden vurulmuşa döndü. Kılıcı tutan eli sıkılaştı ve kılıcı fırlatıp babasına ateş saçan gözlerle bakmaya başladı.

"Daha ne yapayım! Söylesene baba beni sevmen için, beni taktir etmen için, saçımı okşaman için ne yapabilirim lütfen söyle, lütfen."
Mirio nun gözlerindeki sinir, acıya dönüşmüştü zar zor gülümsüyordu. O gözlerde acı vardı, bir tutam sevgi için bir acı vardı.

Babası ise Mirio ya baktı. Gözlerinde duygu ifadesi yoktu. Morio ilk defa kardeşine acımıştı. Babası derin bir iç çekti.

"Sen yetersiz bir çocuksun. Her şeyinle yetersizsin. Lanetlisin."
Bu cümle bir insanı ne kadar kırabilirdi? Mirio nun kalbine hançer saplanmış gibi bir etki yarattı bu iki cümle.

"Her şeyimle Morio dan daha iyiyim! Her şeyimle! Daha zekiyim, vücudum onun kadar yapılı olmamasına rağmen daha güçlüyüm, daha çok çalışıyorum! Nasıl yetersiz olabilirim?!"

"Morio lanetli değil. Sen tanrının bir lanetisin Morio. Mors krallığının başına gelen lanetsin."
Mirio yerdeki kılıcını aldı ve göz yaşlarıyla beraber eğitim salonunu terk etti.

Evet buz krallığının önceki adı Mors krallığıydı. Neden mi bu hale geldi?

••••••••••••••

Mirio, kardeşinin kanıyla boyanmış ellerine baktı. Morio nun sözleri o kadar canını sıkmıştı ki. Tereddüt etmeden öldürmüştü kardeşini.

Babası ise cansız bedeni göğüsüne bastırarak, bağırarak ağlıyordu. Annesi de yanındaydı. Mirio bu görüntüyü izledi.

"Öleceksiniz."

"Sen bir canavarsın!"

"Evet baba bu canavarın olma sebebi de sensin."
Demişti Morio gülümseyerek. Gözleri her zamanki mavi dan daha açık bir maviydi. Morio sağ elini havaya kaldırdı ve avcunu açtı.

"Donarak en acı şekilde geberin, sevgili ailem."
Diyip, açık avcunu kapatmış ve ailesini buz kalabına hapsetmişti.

O gün bencil bir kral doğmuştu. Halkına zulmeden bencil bir kral.

Bazen saf gülümseme nin ardında pislik, bencillik ve kin yatar.

Bazen de öfkeli bir suratın ardında acı, çaresizlik ve sevgiye aç bir çocuk yatar.

Hiçbir şey göründüğü gibi değildir.

Flacback end*

"O cidden acımasız! Bir canavarsan farkı yok!"
Diye bağırdı Manjirou. Sanzu göz devirdi. Draken, Sanzu nun yakasına yapıştı ve Sanzu ya bağırdı.

"Onun tarafındasın değil mi?! Küçük bir çocuğa kıymaktan çekinmeyen bir pisliğin tarafındasın-

"Senju küçük değil miydi?"
İşte bir soru odada ölüm sessizliğine yol açmıştı. Sanzu, Draken in ellerini ittirdi.

"Bende öyle düşünmüştüm."
Diyip odanın çıkışına doğru yürümeye başladı Sanzu. Büyük kapıya gelince durdu ve arkasına, Manjirou nun gözlerine bakarak konuştu.

"Saf, masum ayağına yatma Mikey. Evet belki o küçük bir çocuğu öldüreceğini söyledi, ama yapmadı. Ya sen? Arkadaşının kız kardeşiyle, reşit olmamış bir kızla, kurallar gereği evlenmeyi kabul ettin, evlenecektinde. O gün Senju gelinlik giymemişti kefen giymişti bunu kendisi de söyledi. Siz kefen giymiş bir kızı kraliçe yapmaya razıydınız. Bu durumda doğa kralı, öldürürüm dediği halde yapmadığı için mi acımasız yoksa sen kral olduğun halde babanın sözünü dinleyip kefen giymiş bir kızla evlenecek olan sen mi acımasızsın?"
Diyip soğuk bir bakış attı Sanzu ve odadan çıktı.

King Of FireHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin