3 kıta, üç kral. Herkesten nefret eden ve fakirlik içinde sürünen kara halkı ateş gücüyle kendini mahvetti, buz halkı ise o kadar zengin olmalarına rağmen, krallarının cimriliği yüzünden bu zenginlikten mahrum bırakılan aç bir halktı, onlara verilen...
Bu arada hikaye nasıl gidiyor?? Birde bu hikaye baya uzun olacak gibi hissediyorum çünkü çok kaos fikri var. Bu hikaye sizce uzun mu olmalı? Yorumlarınızı bekliyorum
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Takemichi nin üzerine giydiği elbisesi
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Ve ayaklarına sardığı kumaş. İyi okumalarrr
•••••••••••
"Kulağıma bu sarayda kimsenin istediği olmuyormuş. Diye bir söylenti geldi. Bende size bu saraydan olmadığım için, istediklerimin olduğunu göstermeye geldim."
Demişti Takemichi. Halkın erkekleri ilk defa bu kadar güzel bir erkek gördükleri için şoktaydılar. Manjirou sinirle yumruklarını sıktı, kesinlikle buraya geldiği için sinirlenmişti başka açıklaması olamazdı!
Takemichi, Chifuyu nun elindeki kutuyu alıp ikiliye doğru yürüyüp birinci basamağı çıktı.
"Nöbetçiler!"
"İstediğin kadar anır bunak kral. Sanzu onlarla ilgileniyor." Diyip göz kırptı Chifuyu. Kılını kılıfından çıkardı ve yerde sürüyerek bir çizgi çekti. "Sar!" Chifuyu bunu dediği anda odanın kapısı sert bir şekilde kapanıp etrafını sarmaşıklar sarmıştı.
"Doğa kralına, lorduma bir şey olursa hepiniz ölürsünüz." Chifuyu nun soğuk sesi bütün halkı titretmişti.
Takemichi nin ise umrunda değildi. Senju, Takemichi nin gözlerine baktığında şefkati gördü. Bu zaman kadar bu gözleri sadece Sanzu da ve Tekomi de görmüştü. Şimdiyse Takemichi de görüyordu. Takemichi kutudaki eşyayı çıkardı kutu yere düşünce Senju bunun görkenli bir taç olduğunu gördü.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"O varoş tacı al ve bir tarafına sok yaşlı bunak. Bu taç daha güzel!" Evet Takemichi haklıydı, bu taç çok zarif çok daha güzeldi. Senju bu tacın görkemli ve zarifliği karşısında dili tutulmuştu adeta.
"Hayır! Bu kabul edilemez! Onu takmayacaksın! Manjirou, Senju nun tacını hemen şimdi tak!" Manjirou nun babası sinirle konuşmuştu. Manjirou babasına baktığında resmen gözlerinden ateş çıktığını farketti. Senju da korkuyla ailesine bakıyordu.
"Kawagari..." Senju duyduğu soy isimle telaşla Takemichi ye baktı. Bu isim onun eskiden halk arasında ki lakabıydı, k kawagari Senjuydu o. Neden mi? Akashi diye kendini tanıtamıyordu, Kawagari diye tanıtıp bir sürü kavgaya girmiş ve kazanmıştı. Senju Akashiyken güçlü değildi. Kawagari olduğu zaman güçlüydü.
"Kimseden korkma Kawagari, bir soy isim seni belirlemez, seni belirleyen tek şey karakterindir. Sen özünde cesur biri Kawagari misin? Yoksa korkak, boyun eğmiş bir Akashi mi? Senin özün ne Senju?"
"Doğa kralı git burdan-"
"Bu tacı istiyorum!" Senju sert bir şekilde Manjirou nun lafını böldü. Manjirou, Senju nun gözlerine baktığında kararlılıkla ışıldayan o yeşil gözleri gördü.
Senju, Takemichi nin önünde eğildi, Takemichi tacı, Senju ya taktı. Tacın elmas yeri, Senju nun anının ortasındaydı. Senju kafasını kaldırdığında Takemichi, Senju nun kulağına fısıldadı.
"İstemediğin ne varsa taç'a söyle o seni dinleyen ve sana yardım eden tek varlık olacaktır. Zira bunun bir bedeli de var. Taç sana yardım eder ama karşılığında seni doğa halkının bir üyesi yapar. Bunu kabul edecek misin?
Diyip geri çekildi Takemichi ve Chifuyu nun yanına doğru yürümeye başladı. Chifuyu kılıcını kapıya doğrulttu ve bir kaç kelime fısıldadı. Kapıdaki sarmaşıklar açılmıştı. Takemichi ile Chifuyu tam çıkacakken Takemichi arkasına döndü ve Senju ya bakıp gülümsedi.
"Halk bir kral için her şeydir, biz fakirlik ile sürünmüyoruz merak etme Kawagari" Diyip Chifuyu ile beraber taht odasından çıktı Takemichi.
Manjirou nun babası sinirle Senju ya doğru yürüyüp Senju nun kafasındaki tacı alacakken Senju geriye çekilip tacı tuttu.
"Çıkar şu paçavrayı."
"İstemiyorum."
"Çıkar!" Senju gözlerini kapattı ve Takemichi nin sözleri aklına gelirken fısıldadı.
"Evlenmeyeceğim, istemiyorum, ya- yardım et." O anda Senju nun tacındaki büyük elmas parlamaya başladı. Öyle fazla parlıyordu ki salondaki herkes gözlerini kapatmak zorunda kalmıştı.
Senju gözlerini açtığında hiçbir şeyin değişmediğini hissetti ta ki ellerine bakana kadar. Teni, olduğundan daha beyaz papazın arkasında büyük aynaya çevirdi gözlerini, teni evet beyazlamış, gözleri ise orman yeşili kadar koyu bir renk olmuştu, kulakları sivrileşmiş tacında şekli değişmişti.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Bu- bu da ne?" Tekeomi şaşkınlık içerisinde sorunca Senju gülümsedi ve gelinliğinin pufuduk eteğini tutarak koşarak taht odasından çıktı.
"KIZI GETİRİN!" Manjirou nun babası bağırırken Manjirou kılıcını çıkardı ne olduğunu öğrenmek zorundaydı.
