Odanın camına sertçe düşen yağmur damlaları uykumdan beni uyandırdı, kalkıp biraz öyle durdum ardından saate baktım okula daha vardı ama erkenci olmayı severdim.
Yataktan kalkıp lavobaya gittim, elimi yüzümü yıkadım, aynada kendime baktım gözlerim hala mosmordu , tezgahın üzerindeki ilaçları alıp içtim tatlarını ne kadar sevmesem bile ama hayatta kalmak için içmem gerekiyordu.
Odaya gidip üzerime kalın şeyler geçirdim, babam buranın soğuk olduğunu söylemişti o yüzden hasta olmamak için tüm önlemleri aldım.
Çantamın içine bir kaç bir şey sıkıştırdım, aşağıdan annem beni çağırıyordu. Çantamı alıp aşağıya indim, babam erkenden işe gitmiş olmalıydı.
George: Babam işemi gitti?
Annem başını evet anlamında salladı, önüme tost koydu şu an evde market ihtiyaçlarımız azdı o yüzden çok bir şey yoktu.
Hızlıca tostu yiyip masadan kalktım, kapıya gidip ayakkabılarımı giydim, annem iyi davranmamı ve iyi arkadaşlar edinmemi tembihledi.
Hırkamı giyip evden çıktım, yağmur dinmişti ve hava ılıktı, küçük şu birikintilerine basa basa yürüyordum bunu çok seviyordum, ayakkabılarım ne kadar kirlense bile çok güzel bir histi. Keşke her zaman yağmur yağsaydı.
Yanımızdaki evin önünden geçerken bir çocuk evden çıktı, sanırım dream denen çocuk du, görmezden gelip yoluma devam ediyordum.
Dream: günaydın adını bilmediğim komşum .
George: g-günaydın.
İnsanlara konuşmakta kötüydüm, ellerim titredi ve terlemeye başlardım insanlar çok gericilerdi benim gözümde.
Dream: okula mı yoksa cinayet büroya mı ?
George: hangisini demem daha iyi olur senin için.
Dream: cinayet büro sanırım.
George: merak etme katil değilim.
Adımlarımı hızlandırdım, büyük ihtimalle gözlerimden dolayı öyle dedi.
Dream: bu arada adın nedir yan komşum.
George: George, senin gibi takma ad kullanmıyorum.
Dream: takma adlar eğlencelidir sanada bulalım bir tane.
Hem samimi hemde ukala bir tipti, benim kişiliğeme ters biri ama kendime çok samimi hissettim açıkcası.
George: teşekkürler böyle iyim.
Dream: senin kaybın.*gülümser*
Yol boyunca bir tek kelime bile etmeye çalıştım ama dream papağan gibiydi enerjisi çok yüksekti bende böyle olmak isterdim açıkçası, belki kafa dengiyizdir.
Dream: hangi sınıftaydın George?
George: 11/A sen.
Dream: 11/D hemen çaprazında ki sınıftayım.
George: her türlü beraberiz yani.
Dream: evet, öğle yemeklerinde bile senleyim.
Sülük gibi yapışkandı sanırım, ama bir yakınım oldu çokta olmasa bile, yolda dream bir kaç bir şey daha anlattı, gitarı ve kedisinden bahsetti.
Yürürken önüme bir kağıt düştü, durup kağıdı aldım bu kayıp ilanıydı, bir çocuk vardı.
George: bu çocuğu tanıyormusun dream?
Dream kağıdı alıp biraz baktı, tüm enerjisi bi anda söndü.
Dream: burlarda oturan bir çocuk aynı okuldayız dokuzlardandı, arıları çok severdi ama sonra ortadan kayboldu diğerleri gibi.
Aklıma radyodaki haber geldi, ordaki çocuklardan biri buydu sanırım, peki nasıl kaybolmuştu ki.
George: peki nasıl oldu bu?
Dream etrafa bakındı, sanki bir şeyden korkuyordu.
Dream: bunu sana sonra açıklarım şu an doğru zaman değil.
Başımı onaylar şekilde salladım, tekrardan yürümeye başladık, okul yoluna girdiğimizde arkamızda bir şey varmış gibi hissettim, büyük ihtimalle strestendi umursamayıp yola devam ettim.
____________________
Tekrar merhabalar efenim
Kafa dağıtmak için yazdım bu bölümü sınav stresinden dolayı doğru düzgün düşünemiyorum o yüzden bölüm yazmaya karar verdim umarım seversiniz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
shiny town
Fanfictionaçıklama bulamadım kafama göre takılıyorum kısacası gerilim korku tarzı bir şey