.....

29 5 0
                                    

-öğle arasında-

Tommy: FUNDY BU MAKİNE HARİKA!!

Fundy: Biliyorum, Dreamin gitar telleri işimi baya iyi gördü.

Öğle arasındaydık, yine masada karışık sohbetler dönüyordu. Ama benim kafam söylediklerini alamıyordu.

Tommy: Hey George şu makineye bak, o kadar iyi ki.

George: A evet güzelmiş.

Yemeğimle oynamaya devam ettim. Rüyalar, son yaşanan olaylar kafamı iyice bozmuştu.

Niki: George, iyi misin?

George:Evet iyim sadece yorgunum.

Niki: Pek öyle görünmüyor.

George: Boşver.

Etraftaki sesleri bile anlamıyorum. Yine miğdem bulanıyordu ama farklıydı neden olduğunu bilmiyordum. Belki kafam karışık olduğundan dolayıdır.

Tommy: George iyi uyuyor musun?

Kafamı kaldırıp Tommy baktım.

George: Uykumu iyi alıyorum.

Fundy: Zombilere benziyorsun.

Fundy haklıydı. Berbat gözüküyordum.

George: İyim ben, sorun yok.

Tommy: Öyle diyorsan öyledir.

Yemeğime geri döndüm. İştahım yoktu. Yemekleri Tommynin rakununa verdim. Sanırım bayat yemekleri sevmişti.

Çantadan defterimi çıkardım, defterin içinden bir kağıt düştü. Yerden aldıp kağıdı açtım. Bir gül çizimi vardı yanında da silik bir not vardı. Okuyamıyordum. Aceleyle yazılmıştı.

Defterin arasına geri koydum, defterin boş bir sayfasını açtım. Durdum. Bir şey yoktu aklımda, düşüncelerim yoktu. Etrafa göz gezdirdim, fikir gelirdi belki.

Gülen insanlar vardı, mutluydular. Zorbalık gören insanlar vardı. Bir köşede tek başına oturanlar vardı ve bir karga. Duvarda bir karga çizimi vardı.

George: O kargayı kim çizdi?

Alex: Kimse bilmiyor.

Alex önüme bir kaç kitap koydu.

George: Nasıl yani? Çizerken bile görmemişler mi?

Alex: Hayır, kimse o karganın çizerini bilmiyor.

Alex masaya koyduğu kitaplardan birini alıp açtı.

Alex: Tıpkı bu kitabın gizemi gibi.

Fundy: Ne kitabı.

Alex: Bir polisiye kitabı, sonu aşırı şaşırtıcı ve biraz gizem dolu.

Aklıma not kağıdı geldi.

George: Peki bunları ne için aldı?

Alex: Wilburun kafasına geçirmek için.

Fundy: Ciddi ol biraz.

Alex: Tamam, tamam sadece can sıkıntısından.

Niki: Güzel kitap gibi duruyor.

Tekrar sesleri duyamıyordum. Ayağa kalktım. Arkama bakmadan yemekhaneden çıktım. Koridor boyunca yürüdüm. İnsanlara çarpıyordum. Ama bağrışları çok boğuktu.

Tuvalete girdim. Musluğun başına gelip suyu açtım. Suyu yüzüme attım. Musluğu kapadım, yere çöktüm.

Toparlanmam gerekiyor. Ama daha ne kadar sürcek bu kâbus.

shiny townHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin