Defter

40 7 5
                                    

"pov dreamden"

Dream: Sen az önce ne dedin!?

George sadece yüzüme baktı, yaşadığı olayı hala üstünden atmamış gibi duruyordu.

Dream: Bu olay ne zaman yaşandı George? merak etme aramızda kalıcak.

Arkadan gelen hışırtı ile dikkati dağıldı. George hızlıca arkasını döndü ve sesin geldiği yöne doğru baktı, Dream George' da neler olduğunu anlamıştı.

Georgeun elleriyle oynadığını farkettim hala korkuyordu, daha fazla soru sormam onu daha çok streslendirebilirdi.

George: Hemen gelicem.

Dream: Senle geliyim istersen, burayı bilmiyorsun sonuçta.

George: Hayır gerek yok ben yapabilirim.

Bir şey diyemeden George çalılıklara girip ortadan kayboldu.

Defterini bırakmıştı, Georgeun yazdığı şeyleri merak ediyorum açıkçası, etrafa bakındım Georgeun olmadığından emin oldum ve defteri aldım.

Deftere bakınmaya başladım. Özel bir defter olduğunun farkındaydım bu yüzden fazla okumak istemedim.
Son sayfayı açtım ve istemeyerek de olsa bir satır okudum.
Ağzım açık kalmıştı, satırları okumaya devam ettim.
Herşeyi anlamıştım, sanırım.
George'un bu durumda olabileceği aklımın ucundan bile geçmezdi.

Bir kaç sayfa daha çevirdim, Georgeun neler yaşadığını olan biteni anlamak istiyordum. Bir sayfaya denk geldim, fotoğraflar vardı sınıf fotoğraflarıydı bunlar. Ama bazılarının yüzü karalanmıştı ve sayfada kurumuş göz yaşları vardı ve asla görmek istemediği şey vardı kurumuş kan lekesi. Sayfadaki yazıları okumaya başladım.

"Bu resimdeki çocuklar çok mutlular demi ama biri hariç o aptal ben hariç herkes mutlu ama onlar benim üzüntümden beslenip mutlu oluyorlardı, hepsi birer aptaldı ama benim de bir farkım yoktu. Keşke burda ki resim de olduğu gibi onlarında yüzlerini karalayabilseydim keşke keşke KEŞKE.
Sadece neden neden NEDEN NEDEN, o insanların niye bana bunları yapmalarına izin verdim ki aptalığım gözümü boyamıştı, o yaralar vücuttaki kan akışı gibi hızlıydı her gün farklı bir yerde farklı bir morluk keşke bunla yetinseydiler ama o günden sonra her şey daha da kötüleşti."

Kötüleşti kelimesinin altında bolca kan lekesi vardı, sanırım bunlar Georgeun kan lekesiydi, kendimi kötü hissetmiştim, yan sayfada devam ediyordu her şey.

"Bu hayattan tiksiniyorum...
Gerçekten, ne suçum vardı? Suçum neydi? Ne istediniz benden ne kabahatim vardı size?
Tek suçum o yoldan mı geçmekti..? Ha?
Psikolojimi darmadağın etti. GÖZler peşimi bırakmıyor. Çığlıklarım gittikçe yükseliyor. İzlendiğimi hissediyorum.
Her zaman bir hışırtı hissediyorum.
Birisi beni takip ediyor...
HERifler peşimi bırakmıyor...
İzLEndiğimi biliyorum...
İzLErimi gizleyemiyorum...
Kendİmden nefret ediyorum....
Kimsenin bana dokunmasını istemiyorum artık. K-korkuyorum..?
Tedirginim...
Ya o olay tekrardan yaşanırsa? Ya başa dönerse? Ya bunlar bir gerçek değilse o yaşanan güne geri dönersem? Ya kimse beni duyamazsa?
İnsanların bana dokunmasını istemiyorum... İstemiyorum... İSTEMİYORUM...
Herşey yeniden yaşanıcak yine aynı şey olucak.
NEDEN BİR SARILMAYI YANLIŞ ANLIYORUM Kİ? NEDEN KORKUNÇ ŞEYLER SEZİYORUM? NEDEN ANLAYAMIYORUM?"

Burda bitiyordu her şey o an bende bittim kan lekelerinin içinde kaybolmuştum.

O an düşüp bayılabilirdim. Resmen korkmuştum, onun için. Telaşlanmıştım. Korkmuştum da. Cidden, bir genç için bunlar çok fazla değil miydi? Bir an düşündüm. Acaba onun yerinde olsam ne hissederdim.
George için çok endişelenmiştim. Hala şokumu atlatamıyordum. Aklım karışmıştı.
Kağıttaki o kurumuş göz yaşları, kağıdın her bir yanına saçılmış küçük kan damlaları...
Bu insanın aklına neler getirmezdi ki? O kendine zarar vermişti. Kendine acımıştı. O narin bedene...
Bunu neden yapmıştı? Anlatacağı birisini bulamadığı için mi kendi içine atmıştı? İçini dışına mı uygulamıştı? O resimler, kelimeler ve cümleler, hepsi anlamlı fakat ürperticiydi.

Aniden kuşlar uçmaya başladı, telefonumu çıkarıp saate baktım George nerdeyse 10 dakikadır yok. Ayağa kalktım, Georgela kendi çantamı alıp ormanın içine daha fazla girdim.

"Georgeun povu"

Sanırım ormanın çok derinine inmiştim bir ses için ve şimdi nasıl geri döneceğimi bilmiyorum, keşke Dreamle gelseydim, aptal George bir kerede birinden yardım iste.

George yere oturdu etrafa baktı çok sessizdi, cepinden telefonunu çıkardı neyseki telefonu vardı ama dreamin numarası yoktu hele hele wilburun yoktu burda tıkanıp kalmış kavonozun dibindeki küçük salatalık turşusundan bir farkı yoktu, telefonuyla uğraştı belki biri gelirdi buraya ümidiyle sakin kalmaya çalıştı, telefonla uğraşırken bir ses geldi sağ taraftaki çalılıktan.

George ayağa kalktı, yerden bir taş alıverdi, temkinli adımlarla sağ tarafta doğru ilerliyordur, etrafa baktı kimse yoktu, George elindeki taşı yere attı, biraz daha baktı ama bir şey yoktu tam gidicekken onu biri yakalayıp çekti. George donmuş du gözleri haraket etmiyordu ne yapıcağını bilmiyordu biri eliyle Georgeun ağzını kapatıyordu, Georgeun tek yaptığı şey ayağını ağaca çarpmasıydı ağaçtaki kuşlar uçuverdi.

George tekrar eskilere döndü, bu sefer ağlamasını durduramadı ama, kendinden geçene kadar ağladı ve etrafında sesler boğuk geliyordu tekrar ensesinde aynı nefes vardı. George yine aynı şeyleri yaşamaya hazırdı. George bir koku sayesinde her şeyi bulanık görüyordu ama ağlaması devam ediyordu, gözleri yavaşca kapanıyordu. En sonda bilincini kaybetmişti.

_____________

Hey naber

Bu bölümü sevgili evladım  CharlieWW3 ile yazdım yan hesabını etiketledim öbür hesabından bu hikayeyi okuyamadı o yüzden

Ve son olarak TUANA LÜTFEN BENİ SİKME

Teşekkürler ve iyi geceler dilerim
(Gece vakti yazıyor)

Byeeee ⭐

shiny townHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin