"Ne demek geyiklerden biri yaralanmış Can!?" Benim gözümden sakındığım hayvanlara zarar vermeye çalışıyorlardı hem de benim arazimde.
"Abi araştırıyoruz. Tellere yaklaştığı sırada biri vurmuş muhtemelen, hayvan da can havliyle kaçmış dışarı.
"Güvenliği arttırıyorsun Can!" Başıyla onaylayıp uzaklaştı.
İş başa düşmüştü. Geyiği ben bulacaktım. Burada geyik popülasyonu oldukça fazlaydı bu yüzden avcıların favori yerlerinden biriydi, ben de tam bu sebepten burayı satın alıp geyikleri koruma altında tutmaya başlamıştım. Yaralanan hayvan bir Karacaydı.
Ormana uygun giyinmiştim, takım elbiseye o kadar alışmıştım ki ayağımdaki botlarım, kamuflaj pantolonum ve spor polarımla rahat hissedemiyordum.
Yaklaşık 20 dakika sonra toprak yola çıktım. Adamlarım da tıpkı benim gibi ormana uygun giyinmiş, ellerindeki tüfeklerle yaralı geyiği arıyorlardı. Toprak yolun aşağısına doğru ilerledim. Ağaçların arasında geyiği gördüm, oraya doğru ilerlemeden önce geyiğin kaçmasını engellemek için uyuşturucu iğneyle vurduk.
Geyiğin yanına gittik. Kaza yapmış bir arabanın yanındaydı. Arabanın kaportası ezilmişti. "Ufuk ambulansı ara." Arabanın sol kapısını açtım. Genç bir kadın... Arabanın içinden birinin sesi geliyordu. "Tuna geyik araca bindirilene kadar hanımefendiye bir bak." Veteriner olması insan sağlığından anlamadığı anlamına gelmiyordu. Sağ kapıyı açtım. Yerde küçük bir tabanca, sinyal verileri alan bir tablet ve bir telefon duruyordu. Çağan adlı kişi ağlaya ağlaya konuşuyordu.
"Burçin yalvarırım ses ver güzelim. Biz yoldayız çok az kaldı tamam mı? Hiçbir şey olmayacak sana." Telefonu ve tableti elime aldım.
"Çağan Bey, Burçin Hanım'ı bulduk. Ambulansı aradık. Veteriner bir arkadaşım yanımdaydı, şu an kendisiyle ilgileniyor."
"SEN KİMSİN LAN!?" Ben bu kadar kibar konuşurken benimle böyle kaba konuşması hoş değildi.
"Yaman Karadağ. Burçin Hanım tehlikede mi Çağan Bey?" Doğru cevabı vereceğini hiç sanmıyordum. Sağ koltuğa tabanca koymuş, tabletten ise araçları takip etmiş...
Bu kızın peşinde birileri vardı. Elimle adamlara 'koruyun' işareti verdim."Dokunmayın kardeşime, ben gelmek üzereyim." Korumacı bir abi, tanıdık geldi.
"Yaman, nabzı çok yavaş. Beyin kanaması geçiriyor olabilir. Yüzünde ve kollarında morluklar var, ciddi değil gibiler. Oynatmadan ancak bu kadar anlayabiliyorum." Tuna'nın konuşmasını eminim korumacı abimiz duymuştur.
"Duydu-" Birkaç el ateş edildi.
"KARDEŞİME BİR ŞEY OLURSA..."
"Ufuk ne oluyor oğlum!?" Mermiler üzerimize gelmiyordu ama kalabalık oldukları seslerden belliydi. Çok az adamım buradaydı, fazla dayanamazlardı.
"Abi, Cüneyt Çilingiroğlu'nun adamları burada. Kadını istiyorlar galiba abi." Ne yapmıştı da istiyorlardı?
"Adamlara haber ver hızlıca buraya gelsinler, vermiyoruz kadını kimseye. Arka yoldan bir araç göndersinler. Doktorlara haber versinler, sedye de getirsinler. HIZLI!" Arabadan çıkarmak hiç doğru değildi ama bekleyemezdik. Ne olursa olsun bu kadını düşmanıma veremezdim. Düşmanımın düşmanı dostum olamazdı ama zarar gelmesine de izin vermezdim. Cüneyt adi bir herifti, Cüneyt bu kadını arıyorsa bu kadında Cüneyt'i ele verecek bir şeyler olabilirdi. Kadını arabadan çıkarıp sağ tarafa geçirdim. Olabildiğince hassas davranıyordum. Yaz gibi kokuyordu bu kadın. Yaz günlerinin neşesi, rahatlığı, çekiciliği ve akşamlarının nemli serinliği, heyecanı... Çok hafifti, orta boyluydu muhtemelen. Gözlerini merak etmiştim, bir insanı gözlerinden tanıyabileceğimi düşünürdüm hep. Uyandığında ilk önce gözlerine bakacaktım. Kızıl-kahve kıvırcık saçları yüzünü masum gösteriyordu. Güzel bir kadındı. Bu kadın ne yapmıştı veya bulmuştu da Cüneyt peşine düşmüştü. Cüneyt herkesin peşine düşmezdi. Gerçekten ciddi bir şey olmalıydı veya korkmalıydı.
Çatışma devam ederken arka yoldan araç geldi. Burçin'i sedyeye alıp araca bindiler. Ben araca binerken abisi geldi. Abisinden ne olup bittiğini ancak empati yapabildiğimi göstererek öğrenebilirdim. Yüzündeki endişe çok gerçekti, çaresizlik berbat bir histi özellikle de konu kardeşinse. Endişesine rağmen dimdik duruyordu. Adamları da oldukça kalabalıktı, vardı bu işin altında bir bit yeniği...
"Ufuk, yeni gelen adam, bak şuradaki. Çağan Bey'e haber verin kardeşi emin ellerde." Elimle Çağan'ı gösterip araca bindim. Doktor araçta Burçin'i kontrol ediyordu. "Fatih, Ertan doktorun hastanesine gidiyoruz."
•Hikaye ilerleyen bölümlerde netleşecek ve daha uzun olacak. Şimdilik ne düşünüyorsunuz?
oylarınız ve yorumlarınız benim için çok önemli, umarım unutmazsınız💋🌺
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÜÇÜNCÜ GÖREV
Ficção Geral"Sen kimsin?" Cevap vermeye niyeti yokmuş gibi yalnızca gözlerime bakıyordu. Gözlerimde bir şey arıyor gibiydi daha çok. Şu an gözlerimde muhtemelen korku ve kafa karışıklığı karışımı bir ifade vardı veya devlet sırrı çünkü bu adam yaklaşık 15 saniy...