(13) ibne mi?

796 31 10
                                    

Sorsanız; iyiyim, sarılırsanız; sabaha kadar ağlar ama
yinede bişey anlatmazdım. Her şeyi içimde halleden bir çocuk olmuştum. Hep güçlü olmak zorunda hissetmiştim kendimi. Canımı yakan şeyler için göz yaşı dökerdim. Yani en son babam ve babaannemin ölümü ağlatmıştı beni. Onların yokluğu acıtmıştı canımı. canımdan can gitmişti benim. Alışmıştım yokluklarına, alışmakta değildi bu uyuşmuştu sanki şey gibiydi zaman unuturmaz uyuşturur gibi.

Ne demiş ramiz dayı; çok şey anlatmak istiyorum ama hiç konuşmadan. Çok doğru demiş öyle değilmi?

Ramiz dayı demiş dediğini de varmı öyle insan şu dünyada konuşmadan anlayan.

Elimdeki kitabın kapağını sertçe kapatım. Kafamı da eğip üstüne koydum. Bu masaya ders çalışmak için oturmuştum ama aklımda o pezeveng vardı ne yapacağını merak ediyordum. Merakın içinde göt korkusu da yok değildi yani.

Odanın kapısı üç kere tıklatılınca kafamı kaldırıp baktım annem kafasını çıkarıp bana baktı. "Müsait misin oğlum?"

"Gel annem gel." Dediğimde tebessüm edip içeri girip kapıyı kapatı ardından. Bu evde kapımı çalan tek varlıktı. diğer iki salak kardeşim ömür billah çalmazdı kapıyı.  Çat kapı dalarlardı

Elindeki kurabiye tabağı ve şeftali meyve suyunu masamın boş olduğu uça bırakıp yatağıma oturdu.
Ellerini dizlerine koyup gelecek şeyi bekledim "dersler nasıl bakalım?" Yaptı yapacağını ne diyim ben şimdi bu kadına 'anne valla bu gidişle liseden çıkamam. Eğer varsa hayalinde benim adam olduğumu görmek unut. Desem nasıl olurdu. Evden kovar miydi?

"Gördüğün gibi annem çok çabalıyorum." Kaşlarımla çalışma masasını gösterdim.  "Olmazsa benim suçum değil." Altan Altan hazırlayayım kadını.

"Oluncaya kadar çalış o zaman"

"Of anne olmazsa kıyamet kopmaz ya girerim bir işe olur biter." Sandalyeden kalkıp yanına oturdum. Bana ters ters baktı.

"Özgür kiyameti tek sana koparırım!" Dediğinden ona masum masum baktım hiç oralı bile olmadan ayaklandı. İşaret parmağını bana doğrultup  "şimdi kalk geç şu kitapların başına, yoksa koyarım seni kapının önüne görürsün!"

Sinirli bir bakış daha atıp kapıya yöneldi.  "sürün diye doğurdum sanki. İşe girermiş beyefendi bak bak-" diye söylenıp kapıyı açıp dışarı çıktı.

Yüksekce bir sesle ofladıp kendimi geriye doğru yatağa bıraktım. Kollarımı direseklerden kırıp ellerimi başımın altına koyup boş tavana diktim bakışlarımı. Ne olucaktı bu böyle daha okuyacağım bölüm bile belli değildi. Ne bok yiyecektim lan ben.

Düşünmeyi bırakıp dikleşip emekleyerek yatağa girip ince yorganı üstüme çektim. Gözüm masanın üzerindeki kurabiye ve içeçeğe kaydı. Canım çekmiyordu sabaha artık. Biraz uyuyup düşünmeyi yarına bırakıcaktım. Sınavı da siklemiyorum şu an uykum vardı çünkü. Gözlerimi yumdum ve karanlığın beni içine çekmesine izin verdim.

*

Ellerim cebimde okul merdivenlerini tırmanıyordum. Ne güzel birşey ama canım okulum bi bitmedin gitti. Kendi sınıf katıma çıktığımda bir kaç göz bana döndü birbirlerine dönüp fısıldamaya başladılar. Ne oluyordu yine amına koyayım bu okulda

onlara ters ters bakıp sınıfa girdim. Burada da bana dönen gözlerle gerildim ve onun yanında da  sinirlendiğimi hissetim.  Kafamı sabir çeker gibi yana yatırıp sırama geçtim. Hala üstümde olan bakışlar eşliğinde.  Neyse çıkar kokusu telefonu sıkıştırdığım cebimden çıkarıp kafa dağıtmak için oyun açtım.

"Oo bak kimler gelmiş."Yüksek sesle bağıran çocukla kafamı kaldırıp ona baktım onun sınıf kapısına baktığını görünce bende oraya baktım. Etrafına korkak bakışlar atan Sarı kafayı görünce. Kaşlarım çatıldı. İki gündür gelmiyordu okula geldiği iyi olmuştu. Aramıştım ama telefonu açmamıştı. Onun için endişelenmeye başlamıştım.

Yaşlarla dolmuş gözlerini bana dikti bişey olduğunu anladım hemen ayaklandım bişey olmuştu eren tanıdığım dan beri hasas bir çocuktu ama bu aralar hiç iyi değildi görebiliyordum çünkü o gösteriyordu.

Yanında durup "ne oldu" diye sordum kafasını eğip bakışlarını ayak ucuna dikti. Arkamda adını bile bilmediğim çocuğun. Güldüğünü duydum omzumun üstünde ona bir bakış attım. "Rahatsız olucaksanız çıkalım." Diyip yanındaki diğer çocuğun omzuna elini koydu ve gülmeye başladılar ortada komik bişey mi vardı.  Dediği şeyi anlamadığım için "ne diyorsun lan sen." Dedim sinirle

Eren elini kaldırıp kolumu tutu "gidelim." Dediğinde ona döndüm. Ağladı ağlayacak gibi duran sürat ifadesiyle kafamla onayladım ama arkamdaki ikili kaşınıyordu. "Gidin tabi işiniz vardır." Alayla çıkan sesle bu sefer komple vücudumu ona döndüm.

Göz kırpıp "Sen hayırdır birader." Eren tekrar kolumu kavradı. "Özgür gidelim anlatıcam." Dedi kısık sesle omuzumun üzerinden ona baktım. "dur bir şunların karın ağrısını öğrenelim." Diyerek kestirip attım.  Neydi bunların ağrısı, bulaşmıyorlardı bana ne olmuştu birden de ağızları açılmıştı.

Tiksinti dolu bir şekilde bakıp "Sevgilin gidelim diyorsa git bekletme. Sonra kanepede yatmak zorunda kalırsın" dediğinde kan beynime sıçradı sevgili mi demişti o? Yanlış duymuş olayım sevgili diye sarı'yı mi kastetmişti.

"ne diyon lan sen."tam kavga moduna girip üstüne atlamak üzereyken eren önüme çıkıp ellerini omuzlarıma koydu "özgür ne olur gidelim sana anlatıcam." Ben hala o çocuğa bakıyordum.

"Özgür lütfen."diyen önümdeki çocuğa baktım.

"Ne dediğini duymuyor musun? Eren." Sıkılı cenemle sesim öyle bir çıkmıştı ki ben bile ürktüm. İçimde yatan vahşi bir hayvan vardı.

"Önce beni bir dinle." Kendini ağlamamak için sıktığından gözleri kızarmaya yüz tutmuştu kana bulanmış mavilerle gözlerimi yumup açtım. "İyi" diyip arkamı döndüm. "Ay ne romantik." Diyen çocuğu takmayıp çıktım sınıftan arkamdan gelen adım sesleriyle sarının da beni takip ettiğini anladım. Üstümüzki bakışlar çoğalmıştı hissediyordum ama bakmıyordum.

Merdivenleri hızla inip bahçeye çıkıp okulun arkasındaki ağaçlık alana adımladım boş bir bankta oturdum saniyeler sonra eren de karşıma oturdu ellerini kucağına koyup başını eğip bakışlarını ellerine dikti. Benim gözlerimse ondaydı kollarımı masaya koydum. Sorgular gibi "konuş."

Sessiz kalınca derin bir nefes aldım."eren o siktiğimin ağzını açıp konuş siktirme belanı." Diye yükseldim. Yeter lan! adam içerde yaptığı imalar bütün sinir damarlarımı sikip atmıştı. resmen

"Özgür ben." Ağlıyordu titreyen sesten anlaşılıyordu

"Sen ne?"

Burnunu çekip "Dediğim şeyler hoşuna gitmeyebilir ama lütfen beni anlamaya çalış." Diyip kafasını kaldırıp direk göz teması kurdu "senden istediğim tek şey sende bana nefretle bakma anlamaya çalış direk hüküm verme." Gözlerini hızla tekrar ellerine indirdi.

"Uzatma eren." Dedim ne diyebilirdim ki önce yediği boku bilmeliydim.

"Özgür be-" diyip sustu bir kaç saniye yutkundu "ben eşcinsellim... Senin değiminle ibne." Dediğinde her şeyi bekliyordum travesti bile olurdu ama bunu beklemiyordum.

Ne hissetmem gerekiyordu benim şu an şaşırmam mi gerekiyordu, yoksa sinirlenip bu karşımdaki çocuğun ağzını burnunu kırmam mı?, veya oturup teseli mi etmeliydim ne yapmam lazımdı teyzeler gibi yüzüne tükürüp 'meğer yılarca koynumdam yılan beslemişim de haberim yok mi demeliydim ulen amına koyduğum hayatı sen daha bana neler yapacaksın.

Günden güne boka batıyordun özgür. Etrafın kuşatıldı teslim ol. Diyecekler yakında.













Bölümlerin kısalığı nasıl fazla baymak istemiyorum da

   👇 Şuraya basmayı unutmayın

GÖR BENİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin