(16) anne sorunsalları

670 27 12
                                    

Bir saate aşkın süredir kaldırım kenarına oturmuş kafasını dizlerine koymuş sarsılarak ağlayan çocuğu izliyordu. Neden ağladığını merak ediyor ama yanına gitmiyordu. Belki rahatsız olur diye düşünüyordu sonuçta kim bir yabancının zayıf olduğu bir anı görmesini ister.

Sarı çok kötü bir durumdaydı dağılmıştı ilk gördüğune nazaran berbat bir haldeydi. Hassas bir çocuk olduğunu ilk görüşte almıştı zaten  bir o kadar da güzeldi.

Gidip'te gitmemek arasın da kalmıştı gitse bile ne yapıcaktı ki teselli mi etmeyi biliyordu sanki.  Genç adam düşüncelerinde kaybolmuşken,

eren yerinden doğrulup ayaklandı, geç olmuştu ve eve gitmeliydi abisi onu bekliyordur, telefonunun şarjı da bitmiş kapanmıştı merak ettmiştir diye düşündu. Şimdilik tadını çıkarmalıydı ne de olsa o da bir gün öğrenince sırtını dönücek hatta belki döverek öldürecekti.

Kaldırıma bıraktığı çantasını sırtına taktı ve sarsak adımlarlar atarak ilerlemeye başladı ağlamaktan gözleri ağrıyordu şiştiğine emindi eve varana kadar sakinleşmek umuduyla koluyla gözyaşlarını sildi. Yolun ortasında durdu Mavilerini kaldırıp gökyüzüne baktı. Bunu hak etmedim diye düşündü. "Bunu hak etmedim." Diye fısıldadı

Mavileri üstündeki yabacı gözleri hissetmiş gibi  etrafına baktı arkasındaki duvara yaslanmış gözlerini ona dikmiş tanıdık simayla. Anlık şaşırsa da hemen toparlanıp önüne dönüp hızlı adımlarla uzaklaşmaya başladı, onun hareketlenmiş olmasıyla arkasındaki çocukta hemen peşine düştü. Neyden kaçtığını o da bilmiyordu ama tunç'tan uzak durmak zorunda gibi hissediyordu.

"Sarı." Boş sokakta yankı yapan sesle yutkunup daha hızlı adım atmaya başladı ama yaklaşan adım sesleri koluna sarılan el onu hızla geriye doğru çekti eren anlık hareketle affalayıp sert göğse kafa attı. Burnuna dolan ferah kokuyla kafasını kaldırıp ondan uzun olan çocuğun yüzüne baktı.

"Naber."  Ona sırıtarak bakan tunçla  kaşlarını sinirle çattı.

"Bırak kolumu ne yaptığını sanıyorsun." Sesi çatlak ve kısık çıkmıştı

"Hayvan sevgi duyularım beni buraya kadar getirdi ve yanılmamışlar biri bir civcivin kalbini kırmış." Altan ona sinirli sinirli bakan ama bir o kadar tatlı çocukla keyfi yerine gelmiş olsada mavilerine sıçramış kan hoşuna gitmedi. Tunçun.

"Ne saçmalıyorsun amına koyayım. Bırak şu kolumu da." Dedi ve kolunu onu sımsıkı sarılan ellden kurtarmak için çekti ama başarısız oldu. Güçsüz ve zayıftı ona kıyasla

"Sarı ağzına küfür hiç yakışmıyor." Diyip kolunun altındaki çocuğu biraz daha kendine çekti. "Ve ne oldu? İyi görünmüyorsun" Merak ettiği şeyi sormaktan çekinmedi.

"Sana ne ha! Sana ne kimsin sen." Günün bütün öfkesini atmak ister gibi karşısındaki esmere bağırıyordu. Aşağıdan bakmak cesaretini az Kırsada geri durmadı. "Niye sürekli karşıma çıkıyorsun ne istiyorsun benden ne!."

"Şşhh sakin ol bi." Yatıştırıcı bir sesi var diye düşündü eren. "İyimisin? Ne bu sinir" Diye sordu ağlaması durmasına rağmen yaşlı olan her an oturup ağlayacak gibi olan mavilere derin derin baktı.

Eren "İyi değilim tamam iyi değilim." Dedi ağlamaklı bir sesle bu soruya 'iyiyim demek zorunda hissetmedi kendini ilk defa yalan söylemeden doğruyu söyledi "iyi değilim.  benim için açık olan bütün kapılar tek tek yüzme kapatılıyor. Nasıl iyi olabilirim ha! Nasıl?" Sesi sonlara doğru kısılmıştı ve tekrar ağlamaya başlamıştı ya son kapı da yüzüne kapatılsa nereye giderdi, ne yapardı.

Karşısında tekrar ağlamaya başlayan çocukla içi ezildi daha fazla dayanamadı boşta olan kolunu beline doladı onu kendine çekip sarıldı diğer elini de kolundan çözüp ensesine sarıp kafasını boynuna yasladı. Bu hareketiyle kollarının arasına olan çocuk daha çok ağlamaya başladı. "Tamam geçti."  dibinde olan saçlara burnunu dayayıp bebek kokusunu içine çekti. On dokuz yaşında biri nasıl bebek kokabilir diye geçirdi içinden bunu sonra düşünücekti.

GÖR BENİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin