Bayan Melisa

14 2 0
                                    

Bende mi sorun vardı? Bazen neden böyle olduğunu bilmesemde kendimi bu tür oyunların içerisinde buluyordum. Eylül'e benim oyunumu devam ettirmesi için bakış attıktan sonra adama dönüp, ''Merhaba ben Melisa, arkadaşım ise Eylül. Atın sahibi sizseniz biraz konuşabilir miyiz?'' Evet kendi adımı vermemiştim çünkü bu beni tehlikeye atardı. Onlara kendimi atların güvenlik sorumlusu olarak tanıtmalıydım.

''Evet lütfen, ofisime geçebiliriz.'' Adama kafa sallayıp Eylül'le beraber adamı takip etmeye başladım. En son ferah bir odaya girdik ve bize oturmamızı işaret etti.

Oturmamızın ardından sohbete giriş yaptı. ''Evet bayanlar, kimsiniz ve atımla ne gibi bir alakanız olabilir?'' Bize sorgulayıcı bakışlarını yöneltti. Ben söze girdim, ''Merhaba dediğim gibi ben Melisa ve Londra'dan geliyorum. Londra'da benim çalıştığım kulüp Türkiye'nin heryeriyle bağlantılı. Bizlerde atların güvende olup olmadığını tespit etmek amacıyla bazı uygulamalar yapıyoruz. Eğer atların yokluğu fark edilirse o kulüp için bir sorun teşkil etmiyoruz. Bu bizim işimiz anladığınız gibi. Peki neden sizin atınız sorucaksınız, sizin atınızı seçtik çünkü en orta kısımdaydı. Başka bir nedeni yok.'' Adama bakıp gülümsedim.

Adam konuşmamdan etkilenmişe benziyordu. ''Peki siz kendinizi tanıttınız, bende tanıtayım. Ben Asır Demirci. İzmir'de yaşıyorum ve hukuk mezunuyum. Aslında savcıyım ama izin günlerimde atlarla vakit geçirmeyi seviyorum. Peki güvenilirliğimizi test ettiğinize göre İzmir'den gidiyor olmalısınız.'' Kafamı hayır anlamında salladım. '' Hayır birkaç ay daha burdayım. İşim sebebiyle değil. Ailemi yeni kaybettim. Buralarıda özlemişim.'' Asır benim yalanıma çabuk kanmıştı. Ona Pegaminiyle ilgili sorular sormalıydım. '' Peki kalkmadan önce size birkaç sorum var. Atınızın adı neydi?'' dedim. '' Capella.'' Şaşırmıştım ama belli etmedim. ''Peki hep adı o muydu yoksa siz mi değiştirdiniz?'' cevabı gecikmedi. '' İlk adı mini mi öyle birşeymiş. Ama bence çok çocukça.'' Diyip kafasını arkaya atıp gülmeye başladı. Bense isrifimi bozmadan ayağa kalktım ve '' İyi günler Asır bey.'' Dedim. '' Asır yeterli.'' Dedi. ''Peki Asır, görüşmek üzere.'' Dedim ve Eylül'le arabaya doğru yöneldim.

''Sera sen aklını mı kaçırdın! O da neydi öyle. Kendimi zor tuttum. Ne kadar egolu bir adammış. Sen nasıl Melisa oldun. Senin adın Sera. Allah'ım ya. Sen benim kriz yaşama sebebimsin.'' Bu hali gerçekten çok komikti.

''Ya sorgulama. Adama kendi adımı veremezdim. Hala Pegamini'yi alamadık farkındaysan. O adamla karşılaşmayız umarım. Pegamini bizimle olmadan İzmir'den gidemem...''

1 hafta sonra...

Arabaya bindiğimde telefonum çalmaya başladı. 1 haftadır Londra'daki avukat şirketinden birkaç aylık izin almaya çalışıyordum. Sonunda izni alabildiğim için mutluydum. ''Merhaba, ben Sera Bozok. Nasıl yardımcı olabilirim?'' Karşıdan ses geldi. '' Merhaba Sera hanım, uzun zamandır Türkiye'ye gelmenizi bekliyordum. Birkaç ay burda olucakmışsınız. Eşim beni hep tehdit ediyor. Ve boşanma davası açarsam beni öldüreceğini söylüyor. Bana bir tek siz yardımcı olabilirsiniz.'' Nefes aldım. ''Tabii ki size yardımcı olucam. Bana adres atarsanız sizi alıp davaya kadar kendi yedek evimde misafir edebilirim. Detayları yüz yüze konuşuruz.'' Telefonu kapadım ve arabayı sağa çektim. Eylül'ü aradım. "Alo, Eylül bana acil attığım numaranın Ip adresini bul. Bu adam geçen davada psikolojosinin bozuk olduğunu ve yaptıklarını hatırlamadığını söylemişti. O öldürmüş olabilir. Sen demiştin ya darp raporunda sadece arkasından darbe yediğini yazdıklarını. Lütfen birine numarayı ilet ve adresi bana at." Hızlıca yapması gerektiğini anlattım. " Tamam sen merak etme, 1 saate atıcam." Telefonu kapadı. Geri yola çıktığımda aklımda onlarca soru vardı. Kafam o kadar karışmıştı ki. Bir sürü davam vardı ve hepsine yetişmek zorundaydım. Londra iznimi almış olsamda sıkça toplantım oluyordu.

İhanetin KızlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin