Bölümün son sayfalarında "Hadise-Feryat" dinlemeniz tavsiye edilir.
Sera
Yatakta doğruldum. İçimdeki acının haddi hesabı yoktu. Neden hep ben sorusu var içimde. İhanet neden hep beni seçiyor. Tek ben mi bu kadar ihanete uğruyorum. Burdan zaten kaçıcaktım. Çünkü hayatımda bununla ilgili çok kez eğitim aldım. Peki ya çıktığımda ne görecektim. Perişan halde bir adam mı, musmutlu ablasıyla duran bur adam mı? Bence çok mutludur.
Ne de olsa ablasına kavuştu. Daha dün akşam beni sevdiğini söyleyen adam diğer gün beni düşmanının eline bıraktı.
Peki bana bakacak yüzü olabilir ama benim onu affedecek yüzüm var mıydı? Bilmiyorum. Ben affedemesemde, beynim affedemesede, kalbim her zaman affedecek.
Odaya 2 adam girdi. "Pişt fare yavrusu, gel seni biraz gezdirelim." Elime dokundu.
"Çek elini üzerimden sapık! Senin gibi biriyle gezmem ben, şimdi siktir olup git!" Bağırışımla adam sinirlendi ve yanındaki adamı alıp çıktı.Artık çıkacaktım. Tam zamanı.
Her zaman çamaşırımın içindeki bıçağı aldım ve duvardaki perdeyi söktüm.
Bıçakla pencerenin üzerine kapatılan tahtaları söktüm ve camı açtıktan sonra perdeyi aşağı püskürttüm.
Hızlı bir şekilde aşağı indim. Zaten 2. Kattaydım. Hızlıca koşmaya başladım. Arka taraftan çıktığım için kimseye yakalanmadan sokağa çıkabildim.
Yoldan geçen bir arabayı durdurduğumda içindekinin kadın olduğu görünce daha da güvendim.
"Merhaba,kaçırıldım. Beni burdaki en yakın polis istasyonuna götürebilir misiniz?""Tabii ki. Hemen atla canım. Merak etme kimse peşimizden gelmiyor."
"Çok çok teşekkür ederim. İyi ki sizinle karşılaştım."
"Tamam şimdi sakin ol. 10 dakikaya varırız."
Gerçekten şuan kendimi güvende hissediyordum. Ne ilk kez ne de son kez.
Yaklaşık 10 dakika sonra karakolun önünde durduğumuzda, "Herşey için teşekkür ederim."
"Rica ederim, kendine dikkat et."
"Tamam, görüşürüz Hanımefendi.
"Bbay canım."
Kadının uzaklaşmasını izledikten sonra dünyada hala iyi insanların olduğunu fark ettim.Iceri girdim ve polisin sorularını yanıtladım. Şehirden çok uzak değildik. Eylül'e haber vermiştim.
Asır gelmesin dememiştim. Çünkü onu içimde affetmiştim. Heyecanlanıyordum.
Yaklaşık 1 saat sonra bir araba yaklaştı. Asır'ın arabası. Kalbim küt küt atıyordu. Sırayla Özgür, Eylül ve Tina indi. Gözüm arabada daha çok dolandı ama yok. Gelmemişti... Gözüm dolmuştu. Koşarak Eylül'e sarıldım.
"Eylül, Asır neden gelmedi?"
"Bırak onu şimdi, sen iyi misin?"
"İ-iyiyim ben. Kaçtım ordan. O nerede?"
"Paris'te. Yalnız kalmaya ihtiyacı vardı. Ona kurtulduğunu söylemedik. Belki sende görmek istememişsindir-"
"Hayır! Ben affettim onu. Ben onun yanına gidicem Eylül. Bana ihtiyacı var."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İhanetin Kızları
Romanceİhanet sonucu oluşan ve saklanan gerçekler, Sera'nın ailesinin ölümü üzerine İzmir'e gelmesi ardından bir bir ortaya çıkar. Ve yıllar sonra öğrendiği haberle sarsılır. Bu macerada bize eşlik etmek ister misiniz?