02.09.2002
Hakan Bozok
Evdeydim. Karım yanımdaydı. 13 yıldır birlikteydik ve sonunda bugün çocuklarımız oluyordu. Serap'ın sancıları artmıştı ve doğum zamanı geldiğini suyu gelince anlamıştık. Onu hemen kucağıma aldığım gibi arabaya yerleştirdim. Sürücü koltuğuna geçtiğimde hala acı çekiyordu. O acı çektikçe bende acı çekiyordum. "Hadi Hakan! Dayanamıyorum. Aaaa!" Arabayı daha hızlı sürmeye çalışıyordum ama İstanbul trafiği. En son dayanamadım ve makas ata ata ilerlemeye başladım. Hastaneye yaklaşmak üzereyken sağımızdan gelen kamyonu göremedim. Araba kamyonun altında kaldığında aklımdaki tek soru Serap yaşıyor muydu?
Etrafımıza insanlar doluşmaya başladığında durumumuzun çok kötü olduğunu anladım. Ve Serap ses çıkarmıyordu. " Serap! Aşkım uyan! Serap!" Hiç bir türlü cevap vermiyordu. Artık bilincimi kaybediyordum.
Uyandığımda hastanedeydim. Yine sadece Serap vardı aklımda. O yaşıyor muydu? Ya bebekler?
Uyandığımı gören hemşire yanıma gelip sakin olmamı söyledi. " Hakan bey maalesef 2. Bebeği kurtaramadık. 1. Bebekse hala yaşıyor ama durumu kritik. Serap hanım uyandı ama hep sinir krizi geçiriyor ve tekrar bayılıyor. Yaşamanız mucize diyebilirim."
Duyduklarımla şok oldum. Bir evladımı kaybetmiştim. Ve diğeri ise hala hayata tam dönmemişti. Durumu kritik dedi. Ya Serap, ona ne olucak. Bebeğini kaybettiğini öğrenince ne olucak?
Günümüz
Asır Demirci
Sera ve Eylül evden çıkalı yarım saat geçmişti. Eylül bana Sera konusunda bir çok olay anlattı. Gerçekten Sera zor şeyler yaşamış. Ve ailesinin ölümü onu derinden sarsmış.
Kendime film açıp izlemeye koyuldum. Ama aklımda hep Sera vardı. Acaba o ne yapıyordu. Film bittikten yaklaşık 2 saat sonraya kadar koşu ve antrenman yaptım. Eve döndüğümde yemek yedikten sonra Sera'ya mesaj yazdım.
: Merhaba, ben Asır. Uyudun mu?
S: Hayır, henüz değil. Nasılsın?
A: İyiyim. Biraz sıkıldım ve seninle sabahki sohbetimiz eğlenceli geçtiği için sana yazmak istedim. Dün davada çok iyiydin ama biraz dalgındın. Galiba beni gördüğün için.
S: Evet, şaşırdım baya. Yazmana sevindim. Bende evde tekim. Diğerleri yürüyüşe çıktılar.
Gidip kendime kahve yaptım. Yaklaşık bir dakika sonra telefonum yine titredi. Heyecanla mesajı açmışken bir anda dehşet dolu bir ifadeye büründüm.
S: Asır yardım et! Lütfen ölmek istemiyorum. Lütfen bişey yap. Evde biri var kırılma sesleri geliyor. Ve şuan merdivende sesi geliyor napıcam. Bittim lütfen bisey yap.
A: Ne! Tamam Özgür ve Tina'yı arıyorum. Sen sakin ol eline birşey al ve saklan. Lütfen korkma sakin kal güzelim. Hadi geliyorum bende.
Evine biri girmişti, evde tek başınaydı. Siktir ona bişey olmasına izin veremezdim. Telefonu çıkarıp Özgür'ü aradım.
"Özgür Sera evde yalnız. Ve evde biri varmış. Acele et. Ona birşey olmasına izin verme Özgür!" Telefonu sinirle yüzüne kapadım. Nasıl onu böyle bir olayın üstüne evde Yanlız bırakabilirlerdi.Üzerime ceket alıp motoruna bindim ve son sürat Eve doğru sürdüm. Beş dakika sonunda eve vardım. Ve evden silah sesi yükseldi. Hayır düşündüğüm şey olamazdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İhanetin Kızları
Romanceİhanet sonucu oluşan ve saklanan gerçekler, Sera'nın ailesinin ölümü üzerine İzmir'e gelmesi ardından bir bir ortaya çıkar. Ve yıllar sonra öğrendiği haberle sarsılır. Bu macerada bize eşlik etmek ister misiniz?