there are things that more important than beauty

199 29 7
                                    

Kaşlarım yukarı kalktı. Tırnaklarım hemen ellerimdeki derileri soymaya başladı, benden bağımsız hareket ediyorlardı sanki. Neden bilmiyordum ama gerilmiştim.

"Efendim?"

"Bir kızla konuşuyordum."

"Flörtün mü?"

"Normalde de bir şeyleri anlamakta böyle zorlanır mısın?"

"Bir flörtün var yani. Buradan mı?" dedim istemsizce etrafa bakınarak.

"Hayır, okulumdan."

Şu anda hissettiğim şeyleri nasıl ifade edeceğim hakkında en ufak bir fikrim yoktu ama sanki damarlarımdaki tüm kan donmuş, boğazım defalarca kez düğümlenmiş ve kalbimle etrafına bir sürü kesik atılmış gibiydi. Ne kadar yutkunmaya çalışsam da yeterli gelmiyordu. Yunho ve "başka birinin" beraber olduğu yüzlerce sahne canlandı kafamda durup dururken.

Yunho ve başka biri sinemadalardı, Yunho ve başka biri konserdelerdi, Yunho ve başka biri denizdelerdi, Yunho ve başka biri bir kafede oturuyorlardı. Bu görüntülerin hiçbirinde Yunho ve ben yoktuk. İçime korku salmıştı resmen. Bana saatler gibi gelse de tüm bunlar yaşanırken bir dakika bile olmamıştı. Yunho'nun dikkatini çekmemek için hemen kendime gelmeye çalıştım.

"Anladım, hoşmuş. Nasıl biri?"

"Güzel."

"Sadece güzel mi? Başka bir özelliği yok mu?

"Var, ama benim için önemli olan o."

Yunho'yu duydukça kıskançlığım, kızgınlığım, gerginliğim ve utancım artıyordu. Hayatım boyunca olabileceğim en kötü durumdaydım sanki. Ne düşünmem ya da ne yapmam gerektiğini bilmiyordum.

"Ne demek senin için önemli olan o. Güzellikten daha önemli şeyler var."

"Sadece flört Mingi, evleneceğim kadın falan değil. Takılıyoruz alt tarafı."

"Ne zamandır?"

"Geçen seneden beri. Neden sorguya çekiyorsun?"

"Sadece birkaç soru sordum hyung, abartma. Ayrıca en yakın arkadaşımsın. Bazı şeyleri bilmek istemem çok normal."

Başını sallayıp yeniden telefonuna döndü. Arkama yaslanıp kollarımı göğsümde birleştirdim ve Yunho'nun dikkatini telefondan çekip benimle ilgilenmesi için bekledim. Aradan dakikalar geçse bile Yunho hâlâ ben orada yokmuşum gibi davranıyordu. Zaman geçtikçe zaten olan sinirim daha da artıyordu. Sesler çıkartıyordum, bazen öksürüyor bazen de ayağımı oturduğum bankın bir köşesine vuruyordum ama o umursamamaya devam ediyordu.

Benimle vakit geçirmek veya bugün olanlar hakkında özür dilemek için çağırdığını falan sanıyordum ama alakası yoktu. Düşünüyordum düşünüyordum, beni ne için çağırdığını anlayamıyordum. Madem flörtüyle ilgilenecekti beni neden çağırıyordu? Boş boş oturmak için mi? Derin bir nefes alıp verdim. Ayağa kalkıp elimin tersiyle masanın üstündeki birayı düşürdüm. Hemen masaya ve oradan da Yunho'nun bacaklarına döküldü içecek.

Başını kaldırıp bana baktı. Ağzı şaşkınlıkla açıktı, gözleri de aynı şekilde. Tam konuşmak için harekete geçmek üzereydi ki diyeceği şeyleri duyup duymamak umrumda olmadığı için koşar gibi büyük adımlar atarak oradan uzaklaştım. Yunho ben uzaklaşırken arkamdan adımı birkaç kez seslendi, dönüp bakmadım. Binaya ilerlerken gözlerimin dolduğundan bir haberdim.

summer child || yungiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin