20

141 14 69
                                    

Ayağımdaki patenin iplerini bağlarken salondaki uğultu ve az ilerideki ailenin konuşmaları belli belirsizdi kulaklarımda. Derin bir nefes vererek tabanını keskin iki bıçağın süslediği patende göz gezdirdim, ardından birkaç çocuğun, ve bizim gibi öğrenci olduğunu tahmin ettiğim birkaç gencin arasında kaygısızca buzun üstünde kayan Jimin'e baktım. Uzaktan onu izlerken kaymak fazlasıyla basitti fakat başımı indirip ayaklarıma bakınca bir tedirginlik bastırıyordu. Geçtiğimiz iki günde bacaklarım düşüp kalkmaktan zaten baştan aşağı morarmıştı ve şimdi bir de burada yere yapışmanın fikri çok güzel değildi açıkçası. Fakat Jimin ona baktığımı hissetmiş gibi bana döndüğünde ve sarı saçları ışığın altında parlayıp gülümsemesiyle bir melek gibi görünürken bir soluk göğsümü şişirivermişti. Eğer düşecek olursam beni tutacağını düşününce endişelenmek saçma geliyordu.

Jimin sanki en son ilkokulda değil de dün buz pateni yapmış gibi yanıma kadar pürüzsüz bir şekilde kaydı, sonra ellerini koltuklarla pistin arasında kalan kısa duvara yaslayarak patenlerime baktı. "Hazır mısın?" dediğinde dudaklarımı oyuncu bir tavırla büküp başımı iki yana salladım.

Jimin gülerek pistin girişine gelmiş, elini uzatarak kalkmamı beklemişti. Rezil olacağıma adım kadar emin şekilde doğruldum, yanına attığım iki adımda gerçekten komik görünüyordum. Zorlukla elini kavramış ve buzun üstüne çıkarken ağırlığımı istemsizce ona verince dengesinin bozulmasına sebep olmuştum.

"Özür dilerim." dediğim sırada diğer elimi de kavradı. Gözleri titreyen bacaklarımdaydı. Biraz hareket etmeye çalışsam da başaramamıştım, ayaklarım buza çivilenmiş gibi öylece duruyordu ve Jimin bıraktığı anda yere kapaklanacaktım.

Birkaç saniye duvarın dibinde kıvranmamı izlemiş, ardından aniden ellerimi bırakıp kollarını belime sararken ikimizi açık alana sürüklemişti. Ödüm kopmuştu bunu yaptığı için, canım pahasına kollarına sarmıştım avuçlarımı. "Jimin!" diyerek çıkıştığımda, "Rahatla biraz." dedi yumuşak bir sesle. "Eğlenmeye geldik buraya. Bütün gün duvarın dibinde duramazsın."

Haklı olduğunu biliyordum.

Tatil için gittiğimiz tesis fazlasıyla geniş bir alana kurulmuştu, rağbet gören bir yer olduğu belliydi fakat bizim gelişimiz sezonun sonlarına doğru olduğu için tahmin ettiğimden çok daha az insan vardı. Bu beni fazlasıyla sevindirmişti. Şehir içinde yavaş yavaş etkisini yitirmeye başlayan soğuk buralarda hâlen tazeydi ve açık bir gökyüzünün, temiz havanın ve sakin bir ortamın üzerimdeki etkisi fevkalade olmuştu. Sırf oraya vardığımız anda bunun muhteşem geçecek üç gün olduğunu hissetmiştim, Namjoon'un aramızda olmayışına içtenlikle üzülmüştüm bunu düşündüğümde. Bir yandan da Mika'nın ısrarlarıyla bize katılan Kristen vardı. Onu sene başından beri ilk kez görüyordum. Düz siyah saçları yerini kırmızı tutamlara bırakmıştı, tıpkı güzün, Jimin'in hayatıma girdiği ilk zamanlarda olduğu gibi acı kızıllıkları vardı.

İlk gün çok eğlenceliydi. Hep beraber kar kayağı yapmayı denemiştik ve tam anlamıyla hüsranla sonuçlanmıştı bu girişimimiz. Jin ve Jimin yolun sonunda sürekli birbirine çarpıyordu, Mika korkusundan o kadar yavaş ilerliyordu ki hep geride kalıyordu, ben de durmadan düşüyordum. Doğru düzgün kayabilenler sadece Jeongguk ve Kristen'dı, o ikisi de fırsatı buldukları gibi saatlerce bize gülüp dalga geçmişlerdi. Sonrasında teleferiğe binmiştik. Oturaklar dört kişilikti ve diğerleri bizi geride bıraktığı için Jimin ve ben iki yabancıyla binmek zorunda kalmıştık. Yanımıza oturanlar genç bir çiftti, Jimin köşede, oğlan diğer köşede, ben de ortada kızın yanında oturuyordum. Kız inanılmaz şekilde ânın dışında, yükseldikçe netleşen dağları videoya alıyordu. Ben böyle zamanlarda genellikle bulunduğum dakikayı yaşamayı tercih ettiğim için yaptığı şeyi garipsemiştim ve düşüncelerim daha sonra Jimin'le paylaşmak üzere zihnimde birikmişti, fakat sonra teleferik gittiği yolun orta yerinde durmuş, oluşan sarsıntıyla telefon kızın elinden düşüvermişti. Jimin bir şeylerden bahsediyordu, yan tarafımızdan gelen kesik bir şaşkınlık nidasıyla fark etmiştik ne olduğunu. O kadar yüksekteydik ki cihaz yeri örten bembeyaz kar tabakasını boylamadan önce birkaç saniye düşüşünü izlemek mümkündü. Utanç verici bir sessizlik oluşmuş, vagon hareket etmişti, kız ağzını açıp tek kelime etmemişti, şok olmuştu galiba. İlk güne dair en aklımda kalan anım buydu.

seninle düş*üşlerimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin