xxiv | birbirine bağlı iki ruh, iki beden

901 43 47
                                    

Ertesi Gün, İspanya

Şezlongda uzanırken gözlerini kapattı, rüzgârın etkisiyle kayalıklara çarpan dalgaların sesi ona huzur veriyordu. Herkesten uzak bir yerde, en sevdiği kişiyle yan yana olmanın huzuruyla ruhunu dinlendiriyordu.

Buraya geleli birkaç saat olmuştu. Charles'ın yaptığı hazırlıkları görünce dolu gözlerini saklamak için ona sarılmış, başını boynuna gömmüştü. Onunlayken hissettiklerini kelimelere dökemiyordu. İnce bir ipin üzerinde aşağıda uçurum varken yürüyormuş gibi bir heyecan, bu heyecanın aksine yanında onun olmasıyla hissettiği güven duygusuyla sarılıydı.

Bulundukları villa şehirden oldukça uzaktı. Hemen aşağısında deniz gözüküyordu, manzarası oldukça güzeldi. Yakınlarda yerleşim yeri olmaması burayı oldukça sessiz kılıyordu. Ki bu iki aşığın da istediği bir şeydi, burada geçirecekleri süre boyunca yalnız olmak istemişlerdi. 

"Doğum günü kızı için, işte pasta." dedi Charles bir elinde kamerayla havuza doğru yürürken. Tek eliyle tutmaya çalıştığı tabağa bakarak bir yandan da görüntüyü kontrol ediyordu, dengesini sağlamak için oldukça çaba sarf etti. Mesleki yetenekleri burada da kendini gösterdi elbette, dengesini sağlamaya çalışmak onun için pek de zor değildi.

Sofia erkek arkadaşının sesini duyduğunda gözlerini araladı, uzandığı şezlongdan kalktı ve ona doğru yürüyen sevgilisine gülen gözlerle baktı.

"İyi ki doğdun, aşkım."

Ardından her doğum gününde ona söylediği özel şarkıyı mırıldanırken mumları üflemesi için pastayı ona yaklaştırdı. Şarkının sözleri tamamen kendisine aitti, sadece melodi konusunda birkaç şarkıdan ilham aldığını söyleyebilirdi.

Sofia ellerini birleştirdi ve parlayan gözlerini kameraya çevirdi. "Her anını kaydediyorsun, değil mi?" dedi onun kamerayla bu kadar heyecanlı görünmesi yüzünden kocaman bir gülümseme yüzüne yerleşirken.

"Gelecekte dönüp baktığımızda gülerek hatırlayacağımız bu anları ölümsüzleştirmek istiyorum. Seninle olduğum her anı... keşke her birini böyle saklayabilsem."

Birbirlerine aşkla bakarken çöken sessizliğin ardından bulundukları ana döndüklerinde Charles gülümsedi. Sevdiği kadının gözlerine bakarak dakikalardan da fazlasını harcayabilirdi, hayatının tamamını. "Dilek tutmalısın."

Sofia, tıpkı dünkü gibi dileği konusunda düşünmek için vakit harcamadı. Arzuladığı her şeye sahipti. Gittikçe yükselen kariyeri, sadık ve onu mutlu eden bir arkadaş çevresi, onu asla yarı yolda bırakmayacak bir partner. Daha ne isteyebilirdi?

"İstediğim şey... sadece sen."

Mumları söndürüp onu şaşırtarak beklemediği bir anda dudaklarına kapandı. Bir eli ensesinde onu kendine iyice yaklaştırırken Charles neredeyse elindeki pastayı düşürüyordu. Ona uyum sağlamaya çalışırken tabağı güvenli bir şekilde sehpanın üzerine bırakıp bırakmadığını umursamadı. Tek yaptığı daha fazla temas için ona belinden sarılmak oldu.

Kamera onların öpücüğünü çekerken tek hamleyle kaydı kapattı. Ardından kamera da pastanın yanında yerini aldı. Belindeki elini sıkılaştırırken henüz boşta kalan elini yüzüne yerleştirdi. Dudakları sabırsızlıkla birbirleri üzerinde hareket ederken onu kendine olabildiğince yakın tutmak istedi.

Champagne And Sunshine ✶ Charles LeclercHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin