5. BÖLÜM: "Dengesiz"

110 13 0
                                    

🔶🔱🔶

Bir hafta kos koca yedi gün! Yedi gündür bu ne yedüğü belirsiz insanlarla bu evde hapis hayatı yaşıyorum, hayatımın en berbat en zor yedi günü diyemem ama artık tahmül sevyem sıfıra inmiş durumda.

Artık her saat bir asırmış gibi geliyor. Benim için günler saatler ilerlemiyor çünkü aynı ev aynı yüzler, aynı çaresizlik ve aynı cevaplanmayan sorular. ama buna rağmen hayat olağan akışıyla devam ediyordu. zaman benim için aynı olsada, koca bir haftayı geride bırakmıştım.

Yabancının eşyalarımı getirmesinin üzerinden beş gün geçmişti. O gün ben söyledikleriyle donup kalırken kendisi gitmişti Nerdeyse on dakika sonra buzum açılmış bütün evi birbirine katmıştım, oturma alanında bulunan tek tük süs eşeyasını da kırmıştım saatlerde bağırmış küfür kıyamet kopardım evin içinde.

Ama bunun karşılığında yabancı merdivenlerin başında durup bir süre beni izledi küfürlerimi, bedualarımı dinledi ve
"Misafirleri sevmiyorum." Deyip gitmişti ama bu sefer odasına değil komple evden çıkmıştı.

Bende yaptıklarımın hiç bir işe yaramadığını fark ettiğimde ki bunu fark etmem saatler sürmüştü, yine paşa paşa susup köşeye sinmiştim

Beş gün içerisinde yabancıyı sadece iki kere gördüm ama onlarda dakikalık bir görmekti, mevzu onu görmek istemem değil sorularımı ve çıkış biletimin anahtarı olduğu için gözümün önünde olmasını istiyordum.

Çünkü onu yıldırma gibi bir planım var.

Beş gün içinde yabancınında evde olmamasını fırsat bilip bütün evi fare gibi talan etmiştim, ama bu yaptığım sadece içimde yeni bir umutsuzluk tohumunun ekilmesine neden olmuştu. Bütün odalar beni tıktıkları o lanet oda hariç, üç odada kilitliydi oturma alanında sadece boydan bir açılmayan cam var, mutfakta da büyük bir cam var o'da açılmıyor, daha doğrusu açılıyorda onlar kilitlemişti, tavan arasına kadar gittim hangi mantıkla oraya gittim bilmiyorum ama gittim ordada normal bir pencere vardı, ve tahmin edin ne oldu.

Açılmadı.

Şaşırmış mıydım? asla. Bavulumu getirdiklerinden sonra iki gün aynı yerinde duruyordu dokunmamıştım, bilmiyorum ama dokunmaya korkuyordum çünkü elini kolunu sallaya sallaya nasıl gider yurttan eşyalarımı getirebiliyorlardı halla aklım almıyor.

İki günün sonunda yabancının "kaldırın şunu ayak altından." Demesiyle o çalışan kadın beni tıktıkları odaya götürmeye kalkıştı, değil eşyalarım benden çıkan bir çöpün dahi o odaya gitmesine izin vermem. Kadında baktı yok mutfağın yanında bulunan kiler gibi bir yere koymuştu orda öylece duruyordu. Üstümü değiştirmedim halla aynı kıyafetler vardı üstümde.

Kirlenmişmiydim? Umrumda değil.

Kokuyormuydum? Umrumda değil.

Umrumda olan tek şey burdan en kısa sürede defolup gitmekti.

Beyaz kanepede boyumca uzanmamı açılan kapı böldü, ben öyle 'yerleşmeyecem gidicem burdan' fallanlardan değilim, eğer kaçamıyorsan yerleşeceksin ya heru ya meru.

Kapıya baktığımda yine o mendebur suratlı yabancının geldiğini gördüm. Mübarekte iki kaş var hiç düzeldiğini görmedim hep çattık iki kaşının arasında yakında belediye çukuru açılacak haberi yok.

Kalkmadım ama doğruldum. Gözü bana değmedi büyük adımlarla gelip kendini fırlatırcasına tekli koltuğa bıraktı, eli cebine ulaştı ve her gördüğüm gibi yine sigara çıkardı dudakları arasına yerleştirip ucunu ateşe verdi, sanki çok büyük bir ihtiyaçmış gibi derin çeke bildiği kadar derin bir nefes çekti, geriye doğru yaslandı ayağını bacağının üzerine bıraktı.

MUM ATEŞİNDE KÜL OLMAK +18 (Final)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin