29. BÖLÜM: "Sarı Çakır (tehlike)"

35 3 0
                                    

🔶🔱🔶

Vücuduma giren derin ürpertiyle daha çok çektim bacaklarımı kendime. Kelimenin tam anlamıyla donuyordum ama gözlerimi açacak gücü kendimde bulamıyorum. Öyle bir yorgunluk vardı ki gözlerimde sanki tonlarca yük bindirilmiş gibi...

Kaldığım yerde çok fazla ses vardı boş ve uğultu şeklinde ulaşıyordu bana. Ne dediklerini delice anlamak istiyordum ama bilincim buna el verişli değildi, sürekli ayılıp bayıldığım bir döngü içerisine girmiştim.

Birinin koluma dokunduğunu hissettim. Zihnime doluşan kokular o kadar yabancı geliyordu ki bana asla gözlerimi açıp gerçeklikle buluşmak istemiyorum. Uzandığım yerin yumuşaklığı haricinde iyi giden başka hiç bir şey olduğunu sanmıyorum.

"Uyan ama artık, amma uyudun be güzellik." Duyduğum sesi tanımak hiç bu kadar korkutucu gelmemişti bana. Sesimi çıkarmadım ama yerimden hafif kıpırdandım.

"Sezgin." Derken aynı ses parmakları usulca saçımı okşuyordu, en derinlerde güçlü bir tiksinti hissettim. Demek ki insan gerçekten sevmediği biri ona dokununca midesi istem dışı bulanıyor, beyni anında o insanın şefkatli dokunuşunu bile reddediyordu.

Sezgin diye seslendiği adam anında "Evet efendim." Diyerek emrine hazır olduğunu beli etti. Böyle hâllâ baygın numarası yapmak ne kadar doğru bilemiyorum ama sonuna kadar devam ettirmeyi düşünüyorum.

"Sence de bir gün fazla olmadı mı?" Derken hafif alay sezdim. Hemen yanı başımdaydı ve toynaklarını bir türlü üzerimden çekmiyordu.

"Bilemiyorum efendim ama hatrı sayılır bir süre dumana maruz kaldı." Sezgin dediği adamın sesi bir erkeğe göre o kadar yumuşak bir tınıdaydı ki...şaşırmadan edemedim.

"Yok yinede fazla. Bizim adamımız uyandı mı?"

"Bizim adamımızın ölmesine dakikalar kala kurtardık, doktorlar iki gün daha yoğun bakımda kalması gerektiğini söyledi." Tepemde ki adam bir kaç hımlamadan sonra parmağını kaydırarak yüzümün çerçevesinde gezdirdi. Nefesim bir anlık tekler gibi oldu ama ifadesiz kalmaya devam ettim.

"Kalsın tabi, sağlık önemli." Derken aslında dalga geçtiğini anlamıştım. Bir kaç tıkırtı doldurdu odayı, yatağın diğer tarafının çöktüğünü hissettim ve bana yabancı olan koku daha yoğun sardı etrafımı. Bu kokuyu bir türlü ayrıştıramıyorum beynimde, sanki sevmediğim her şeyin karışımı bir koku. Yada sarışın adamı ilk gördüğüm andan itibaren sevmediğim için ondan gelecek her şeyi sevmemeye kodlamışım kendimi.

"O herifin yanında fazlada kaldın, nasıl bir şeyler kapmazsın?" Benimle konuşmuyor olmasını umdum ama gittikçe baskısını artıran dokunuşları pekte iç açıcı gibi durmuyor.

"Aç artık gözlerini oyunculuğun berbat."

Ah hadi ama! Ayaklarımı yere vurarak ağlasam şimdi bence son derce haklıyım. Ben mi çok kötü bir oyuncuyum? Yoksa bu adamlar mı fazla dikkatli? Yani benim için gözünü kapatan biri uyuyordur, bitti. bu kesinlikle yazılı bir kural olmalıdır; gözü kapalı insan uykudadır. Belki son bir umuttur diye kıpırdamamaya devam ettim ama...

İşte benim hayatımda o 'ama' hep var.

''Bence aç artık gözlerini yoksa bir kova dolusu soğuk suyum olduğuna eminim." Bu günde şansın benden yana olmadığını kabul edip gözlerimi açtım ki...hemen dibimde duran adam yüzünden çığlığıma engel olabildim ama bir anlık deli kuvvetinin yüklenmesiyle ellerimi göğsüne koyduğum gibi ittim ve kaçırıldığımdan beri ilk defa gücüm birin üstünde etki etti.

MUM ATEŞİNDE KÜL OLMAK +18 (Final)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin