Gezi

12 0 0
                                    

Evde kalmaktan o kadar çok sıkılmıştım ki artık kafayı yemek üzereydim sanki duvarlar üstüme üstüme geliyordu ve buna bir çözüm bulamıyordum. Bugüne kadar eve girmeyen çocuk neredeyse bir haftadır eve kapanmıştı ve artık kafayı yemek üzereydi. Bütün oyuncaklarla oynadım, bütün boyama kitaplarını bitirdim hatta üstüne yenileri eklendi onları da bitirdim artık yapacak bir şeyim kalmamıştı. Tek bildiğim yarın doktor kontrolü olacağıydı ha birde gidemeyeceğim okul gezisi vardı. Çünkü dışarı çıkmam hala yasaktı bir çocuğa göre bu düşünceler çok fazlaydı özellikle bir haftadır eve kapanmış bir çocuk için çok ağırdı bu olanlar. Tek duam yarınki doktor kontrolü sonunda iyileşti artık çıkabilir denmesiydi tek ümidim buydu.
Günlerim nasıl geçmişti bilmiyordum ama neredeyse bir haftayı bir şekilde anlatmıştım. Nasıl bir hafta geçti pek anlamadım ama artık evde yapabileceğim bir etkinlik kalmamıştı resmen evde kafayı yemek üzereydim artık yapabileceğim tek aktivite uyumaktı ve bende bütün gün eksiksiz yatıyordum. Zaten saat akşam on ikiyi bulmuştu ve yine ölümüne yattım her zaman yaptığım gibi. Galiba tek becerebildiğim iş bu; Ölümüne yatmak.
Gece garip bir rüya gördüm aslında rüyamı gerçek mi onu pek çözemedim çünkü bu yaşımda bile o anı çok net hatırlıyorum. Üstünden yıllar geçmesine rağmen hala onun rüya olduğuna inanmak istemiyorum. Ben çocukken annem yada babamla yatardım karanlıkta yatmayı pek sevmezdim daha doğrusu karanlığı sevmezdim hep korkuturdu beni. Ve yine bir gece babamla yatıyordum ve bir anda uyandım sebepsizce aniden uyandım. Saat tahmini üç sularıydı yani tahminimce öyleydi. Karşımda 2 tane melek gibi iki insanımsı yaratık duruyordu ama uçuyorlardı bana tek dediği şey çok iyi bir çocuk olacaksın ve yarın istediğin olacak geziye gideceksin demişlerdi ve bir anda yok olmuşlardı. O an uyku sersemliğinden pek ciddiye almadım ve yattım sabah uyandığımda annemin sana bir sürprizim var kalk demesiyle uyandım. Geceyi tamamen unutmuştum ve annem bir anda bana geziye gidiyoruz dedi doktoru aramıştı ve onayı almıştı artık dışarı çıkabilirdim. O kadar mutlu olmuştum ki anlatamazdım ama garip olansa ben bunu rüyamda görmüştüm yani rüya denilebilirse neredeyse gerçekti. Hala bazen düşünüyorum acaba o gece gelenler neydi? Kimdi? Neden bana gelmişlerdi?

Bir süre düşündükten sonra üstümü giyindim ve kahvaltımı yaptım heyecanla kapıya koştum çünkü neredeyse 1 haftadır dışarı çıkmamıştım ve bunun verdiği heyecanla kapıdan fırladım ve bahçeye koştum. Annem hala hazır değildi bile ama umurumda değildi tek bildiğim yüzümde salak bir gülümseme ile bahçede boş boş koşturduğumdu. Bir süre bahçede salak salak koşturduktan sonra annem geldi ve yola çıktık tabi tek bildiğim geziydi ama nereye gidiyorduk ve nereden çıkmıştı  bir türlü anlamamıştım ama umurumda değildi şahsen tek bildiğim dışarıda olmanın verdiği zevkti. Şahsen nereye gittiğimizi bilmiyordum ama bir anda kendimi okulun bahçesinde bulmuştum ki oysaki buğu hafta sonuydu yani okullar tatildi. Bir süre sonra arkadaşlarımın geldiğini gördüm şahsen pek arkadaş denemezdi ben onları kendime yakın görüyordum ama onların beni öyle gördüğünü pek sanmıyorum çünkü hep köşeye atılan tiptim. Hayatım boyunca da hep böyle oldu bu yüzden artık anı yaşamaya bakıyorum bir saat sonrasını asla düşünmüyorum önemli olan o an eğleniyorsam sorun yoktur. Ve bir anda ortaya bir servis çıktı ben hala gezinin ne olduğunu bilmiyordum daha doğrusu algılayamamıştım olanları sadece gözlemliyordum olanları. Bir süre sonra Aydos ormanlarında bir mesire alanına gideceğimizi öğrendim ve çok mutlu olmuştum çünkü ormanları çok severdim her zaman bana huzur verir ve bir o kadar da gizemli gelmiştir ormanlar çünkü her yerinde farklı gizemler saklıdır bana göre bu gizemler sadece görmesini bilene gözükür. Herkes geldikten sonra arabaya bindik ve yola çıktık aslında pek mutlu değildim çünkü çok arkadaşım yoktu şimdiden gruplaşma olmaya başlamıştı bile ve ben hiçbirine dahil olamamıştım tek arkadaşım annemdi. Tahmini bir saat yol gittikten sonra gideceğimiz yere vardık ve hemen bir masaya kurulduk. Herkes evinden getirdiği  yiyecekleri çıkardı ve masaya koydu ama masa o kadar doluydu ki insan tok olsa bile acıkırdı. Herkes parkta eğleniyordu ben ise salıncakta tek başıma oturmuş yavaş yavaş sallanıyordum tek yaptığım diğerlerini izlemekti birisi bile gelip bizle oynamak ister misin diye sormamıştı. Benim çocukken bir huyum vardı; Bir ortamda istenmediğimi fark edince hemen ajitasyon yapmaya başlardım hemencecik bir köşeye geçer yalnız takılırdım ve bir süre sonra beni de çağırırlardı ama bu sefer pek işe yaramamıştı kimse gelip beni çağırmamıştı. Tek başıma bütün gün oturduktan sonra gün öylece bitti ve annem bana bir kez bile niye teksin diye sormadı tek bildiği benim asosyal olduğumdu ama aslında çok sosyal bir insandım sadece ortamda istenmiyordum çünkü ben farklıydım diğer çocuklara göre. Huylarım kimse ile uyuşmuyordu şahsen şimdi bile bu durum böyle ne kadar sosyal medyada sosyal olsam da gerçek hayatta o kadar olamıyorum. Bu durum yıllarca böyle geldi böyle gidecek bunun farkındayım ama  elimden pek bir şey gelmiyor.


Bazen fark edilmeyi bekleriz sadece birilerinin bizi görüp halimizi hatırımızı sormasını isteriz ama kimse gelmez işte o anda insan yalnızlık ile tanışır. Bazıları erken yaşta tanışır bazıları ise geç önemli olan yalnızlığı kucaklamaktır çünkü kucaklamaktan başka çareniz kalmaz...

Bir Çocuğun GözündenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin