17. Bölüm

2.5K 271 59
                                    

4 gün sonra

Emhyr yanıma uğramıyordu, onu görmek için dışarı çıkmıyordum. Bu kez aramızdaki bir kavga değildi, öyle olsaydı elbet beni görünce durup izlerdi fakat şimdi ondan kaçtığımı sanıyordu, bir insanın aklıyla düşünmeye çalışıyordu, onu görmek istemediğimi tahmin ediyordu. Bu yüzden karşılaşmamaya çalışıyordu.

İlk iki gün onun adını bile aklımdan geçirmemiştim. İhtiyacım olan, Ölüm'ü hiç tanımadığım bir hayatta yaşadığıma inanmaktı. Duyduklarımı sindirememiştim, hala sindiremiyordum ama şimdiki halim ilk iki günkü kadar kötü değildi. Kırk sekiz saat boyunca ağladığımın farkında bile değildim. Gözyaşlarım haberim olmadan birikiyor ve süzülüyordu. Küçük odanın içinde geçirdiğim saatler sonucu yavaş yavaş rahatlamıştım, sinirli halim zamanla birlikte yatışmıştı. Şimdi sadece mutsuzluk kalmıştı.

Mektubu kaç kere yatağın altından çıkarıp tekrar okumuştum bilmiyordum. Annemin sözleri doğruydu. İlk gün benim için çok zorlu geçse de rüyalarımı kabul ederek uykuya dalmaya başlamıştım. Eskiden uyumamak için direnirdim çünkü kabus göreceğimi bilirdim, şimdi onlara kucak açıyordum. Pek bir şey değişmemişti, sadece bir saat fazla uyuyabiliyordum ama o bir saat bile bana yeterdi.

Emhyr geceleyin sayıkladığımı duysa bile yanıma gelmiyordu. Zaten uyandığımda onu görmek bana başka şeyleri hatırlatırdı.

Yatağımda bağdaş kurmuş otururken kapım açıldı. Emhyr olmadığını bildiğim için başımı kaldırmadım. Iyena kafasını uzattı. "Girebilir miyim?" dedi, başımı sallayınca arkasından kapıyı örttü.

Karşıma oturdu, benim gibi bağdaş kurdu. Ne olduğundan haberi yoktu. Eğer bilseydi bana dört gün içinde bir şeyler söylerdi. Emhyr ona anlatmamıştı, ben de söylemiyordum. Yine tartıştığımızı sanıyordu. Zaten geçen hafta Emhyr'in bana dediklerini unutmadığıma inanıyordu. Üzerine sadece evime gitmeme izin vermişti, hiç konuşmamıştık. Iyena, hala birbirimize aynı sebepten öfkeli olduğumuza ve devamında da uzlaşamadığımıza, daha büyük bir tartışma yaşandığına inanıyordu.

Emhyr'e sormuyordu çünkü hakkı yoktu. Bana bir kere daha ne oldu diyemiyordu çünkü anlatmak isteseydim ona çoktan söylerdim.

Yüzüme eğilip inceledi. "Daha iyi görünüyorsun." diye yorumda bulundu. "Sakinleşmişsin."

Hareketlerimle onu onayladım. İç geçirdi, yüzüme düşen saçlarımı parmağıyla geri ittirdi. Bana dokunduğu için ona bakmak zorunda kaldım.

"Emhyr yanına uğrar sanıyordum. Bunu yapmayarak beni bile şaşırttı. Bu şekilde bir yaşam geçmez Kaya. Bir odanın içinde, yapayalnız, sıkıcı bir hayat..." Gözlerim ellerime kaydı, yolduğum tırnaklarımı izliyordum.

"Emhyr benim kendisini görmek istemediğime inandığı için gelmiyor."

"Doğru mu peki?"

Omzumu kaldırdım. "Bilmiyorum. Onunla konuşmak istemiyorum çünkü bana diyebileceği hiçbir şey yok. Tek bildiği öfkelenmek, bağırmak."

Elini yanağımdan çekti ve hüzünle tebessüm etti. "Ben de buna inanıyordum." diye mırıldandı. "Dört gündür konuşmadığınızın farkında. Tıpkı yedi ayı saydığı gibi." Geçen yedi aydan neden bahsetmişti ki şimdi?

Benim konuşmadığımı fark etti ama kendisi istekliydi. Ellerini bacaklarının üzerinde birleştirdi.

"Bunca yıldan sonra ilk defa onun odun kesmediği günlere denk geldim. Onun günlerini anlamlı kılmak benim görevim fakat geçen aylarda ne yapacağımı asla bilemedim. Diğer adı Ölüm olan kişi, düşünceli bir şekilde kuyunun yanına çöküp öylece bekliyordu. Bir sonraki görevine gitmeyi hiçbir şey yapmadan bekliyordu."

ÖLÜM'SÜZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin