21. Bölüm -Final-

3.2K 401 194
                                    

Devasa kapı ne kadar ağır olduğunu belli eden sesle açılmaya başladı. Zincirlerden sallanırken öne eğilmeye, onu görmeye çabaladım. Ateşlerin içinde, atının üstünde ilerliyordu. Chaos da buradaydı, kapıdan onu geçirmişti.

Geçmişti.

Arus onu durduramamıştı.

Artık canım yanıyordu.

"Emhyr!" diye bağırdım. Beni mi çözecekti, yoksa hiçbir şey bilmediği için Iyena'yı mı öldürecekti bilmiyordum.

Ateşlerin arasından beni gördü. Ağlıyordum, hem de bütün bedenimi titretecek bir şiddetle sarsılarak.

Çığlığımı duydu, Chaos koşmaya başladı. Ateşlerin içinden etkilenmeden geçti ve bana yaklaştı. Hiçbir sorun yokmuş gibi bana geliyordu. Sanki tanrıyı duymuyordu ve beni bu zincirlerden kurtarmak tek amacıydı.

Chaos'tan indi.

"Kaya!" Kalın sesi kaleye kadar gitti, yankı olarak bana döndü.

Emhyr bana aceleyle yürürken Iyena'nın ellerini dudaklarında birleştirmesine, ağlayarak izlemesine gözlerim takıldı.

O günkü sevinci...

Emhyr beni şehre götürdüğünde, karanlıkta tepeden izlediğimiz o gün, Iyena'dan bir insan aklının nasıl çalıştığını öğrenmek istemişti. Iyena'nın ellerini çırpıp bir çocuk gibi zıpladığını hatırladım. Sevinçten ölecek gibi görünmüştü. Halbuki sebebi çok farklıydı. Emhyr duygularımı anlamaya çalışmak istemişti. Kendisi kapalı bir kutuydu ve Iyena'dan ilk defa yardım istemişti. Bu, Ethia için atılacak ve Emhyr'e duygularını kazandıracak ilk adımdı. Iyena bu yüzden sevinmişti. Iyena bu yüzden Emhyr bana insani bir şekilde yaklaştığında, benimle uyuduğunda ve bana yemek getirdiğinde havalara uçup durmuştu.

Aynı sebepten dolayı şu an hüngür hüngür ağlıyordu.

Onu kurtarmayı her şeyden çok istiyordu.

Şimdi anlıyordum.

Emhyr hızlı adımlarla ilerlerken elini kaldırdı. Yumruğunu sıktığı an beni sımsıkı geren zincirler titremeye başladı. İlk önce ayaklarımı saranlar çatırdadı, sonra bileklerimi tutanlar. Hepsi aynı anda kopunca dizlerimin üzerinde düştüm, avuçlarımdan destek aldım ama ayağa kalkamadım.

Islak gözlerimi kaldırıp Emhyr'i görmeye çalıştım. Çok az kalmıştı. Bana ulaşacak, beni alacak ve götürecekti.

Fakat aramızda kısacık bir mesafe kalınca koşmayı bıraktı ve başını taşıyamıyormuş gibi tuttu. Avucunu şakağına dayadı ve gözlerini yumdu. Acı çekiyor gibi görünüyordu, yana yalpalamıştı.

"Emhyr!" diye bağırdım.

Ellerimi bastırdığım zemin, koca kapı, kale, ateşler... hepsi aynı anda titredi. Bir çığlık... hiçbir hayvandan gelemeyecek, insana ait olamayacak o çığlık gökyüzünden yankılandı.

Erkek sesi değildi, duyduğum en şiddetli ve insana aklını oynattıracak kadar güçlü bir haykırıştı. Arus'un yankısıydı.

Sesle birlikte Emhyr bir adım geri attı. Parmaklarını gözlerine bastırdı fakat yummadan önce kıpkırmızı yandıklarını görmüştüm. Iyena'nın bahsettiği buydu. Arus'u bir kere geçmişti, Arus bunu yapabileceğini tahmin etmemişti ve şimdi tüm gücüyle onun iradesini kırmaya çalışıyordu.

"Bak ona!" Iyena bağırdı. "Arus'un emri, bak ona Emhyr!"

Korku dolu bakışlarla Iyena'ya başımı kaldırdım. Onu zorlamaya çalışıyordu çünkü ne kadar zorlarsa, ne kadar üzerine giderse Emhyr'in üzerindeki büyüyü kırması o kadar sert bir şekilde olacaktı, Arus'u ittirecekti. Hızlıca, aceleyle.

ÖLÜM'SÜZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin