Güneşin perde arkasındaki sıcaklığı ve kuşların o muhteşem melodisi. Mutfaktan gelen o eşsiz koku ve salonda açık kalmış olan televizyonun sesi. Her zaman olduğu gibi, güne tam bu şekilde uyandım. Yatağımdan kalkıp terliklerimi giydim ve odamdan çıkarak merdivenin önüne geldim. Kokuyu takip ederek indim aşağı. Mutfağa girdiğimde,babam gülümseyerek karşıladı beni.
"Günaydın Bebeğim." bana bakıp gülümsedi. Ardından da tavada yanmak üzere olan omleti ters çevirdi.
"Günaydın Babacığım." dedim ve babamın yanına giderek yanağına bi buse kondurdum. Gülümsedi ve ocağın altını kapatarak bana döndü.
"Elini yüzünü yıkamadan mı oturucaksın sofraya?" dediğinde koşarak banyoya gitmiştim. Babam ise arkamda gülmüştü.
Elimi ve yüzümü yıkadıktan sonra tekrar mutfağa gelmiştim. Babam çoktan oturmuş, beni bekliyordu. Bende hemen yanına oturdum. İkimizde kahvaltıya başladık.
...
Kahvaltı bitmiş, sofrayı topluyorduk. Ben tabakları alıp mutfağa doğru ilerlediğimde, babam hemen arkamda elinde bardaklarla peşimden geliyordu. İkimizde elimizdeki bulaşıkları tezgahın üstüne koymuştuk.
"Gerisini ben hallederim. Sen bunları makineye diz." Babam geri salona döndüğünde, bende tezgahın üzerinde duran bulaşıkları tek tek makineye dizdim. O an kapı çalmıştı. Ben bulaşıkları makineye dizmeyi bırakmış, kapının açılmasını bekliyordum. Evde çalışan olmadığı için kapıyı ya ben yada babam açıcaktı. O sırada içerden babamın sesini duydum.
"Sen dur, ben açarım kızım." demişti.
"Tamaam!" diye bağırdım mutfaktan. O sırada kapının açılma sesini duymuştum. Sonra kısa bir sessizlik oluştu. Ben mutfakta merakla babamı beklerken bir anda duyduğum silah sesi ile olduğum yerde irkildim.
O an kısa bir şok geçirdim. Ardından da koşar adımlarla mutfaktan çıkıp kapının önüne geldim.Kapının önüne geldiğimde, üstünde siyah bir takım, elinde tabanca, arkası koruma dolu bir adam vardı. Ve Babam... yerde kanlar içinde yatıyordu.
"BABA!!" sesim o kadar yüksek çıkmıştı ki, evin her bir köşesinde duyulmuştu.
Gözyaşlarım yanaklarımdan aşağı süzülürken, babamın bedenin önüne diz çökmüştüm. Elimle ağzını kapatmış, gördüğüm manzaraya inanamıyordum.
"B-baba..." titreyerek çıkan sesim, sinire dönüşen üzüntüm ve kim olduğunu bilmediğim bu adam? Ne istedi babamdan? Niye öldürdü babamı? Ne suçu vardı benim babamın? Bunları öğrenmek istiyordum.
Ben babamın öldüğüne inanamayarak, hâlâ babamı dürtmeye çalışırken, adını dâhi bilmediğim bu adam, beni kolumdan tutup ayağa kaldırmaya çalıştı.
Her ne kadar bana dokunmasından rahatsız olsamda, kendi gücüm, onun gücüne karşı çıkamıyordu. O benden daha güçlüydü.
Beni ayağa kaldırdığında, elimin tersi ile adamı itip uzaklaştım ondan. Elimle, sıktığı kolumu sıvazladım. Cidden canımı yakmıştı.
"Adın ne?" dedi,bana bakarak. Ben ise ona ters bir bakış attım. Sanane benim adımdan? demek isterdim ama beni öldürme olasılığı çok yüksekti. Ya adımı söylerim ya da bende babam gibi ölürdüm. O an korkudan mıdır bilmem, adımı söyleyiverdim.
"Elmas..." dedim, sesim korkudan doğru düzgün çıkmıyordu bile.
"Demek adın elmas... Baban için üzgünüm-demek isterdim ama hiç üzgün değilim." Bakışlarını babamın bedeninden ayırmadan konuştu.
"Bana olan borcunu ödemediği için onu öldürdüm. Bu güzel gününüzü de mahvetmek istememiştim. Lütfen kusuruma bakma." Bakışlarını babamın bedeninden bana çevirdi. Baştan aşağı süzdü beni. O an cesaretimi toplayıp adını sordum ona
"Senin adın ne?" dediğimde, bakışlarını benden ayırmadan sırıttı.
"Benim adım... Ateş" dedi.
...
Yeni seri Merhaba!
Devam Edecek...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Code Name: DIAMOND [Düzenlendi]
Teen Fiction"Hani herkes öldürürdü sevdiğini? Sen neden öldürmedin beni?" Bakışlarındaki çaresizliği görmüştüm. Gözlerini hiç kırpmadan bakıyordu bana. Ağzından sadece şu sözler çıkmıştı. "Sana olan aşkım ağır bastı." ...