E~
Hani bir insan aniden telaşlandığı zaman saçmalar ya, ağzından çıkan kelimelere pek dikkat edemez. İşte bende tam o durumdayım. Telaş içinde Bora'nın peşinden gidip, spor salonunun arka kapısından çıkmıştım.
İkimizde duvarın köşesine geçtik. Yan yana durduk. İlk kimin konuşacağını bilmediğimden susup kalmıştım. Ya o yada ben, ikimizden birinin konuşmaya başlaması gerekiyordu.
Derken Bora başladı konuşmaya.
"Bana sormak istediğin o soru neydi?" demişti gözlerini benim üzerimden ayırmadan.
Başım eğik bir şekilde, parmaklarımla oynamaya başladım. Tedirgin olmuştum.
"Bak, her sorumda sessiz kalman beni sinir ediyor. İlk sen sormadın mı bana? Madem söyleyecek birşeyin var, gelişi güzel anlat işte. Neden çekiniyorsun?."
"Ben..."
"Sen?"
Hadi Elmas, sadece 2 cümle. Sor gitsin işte!
"Ben... nasıl bir aileden geldiğini merak etmiştim. Sana bunu sormak istedim çünkü bu sabah ki adamlar sana Bora bey diye hitap edince aklım iyice karıştı. Senin babanı Sinan Hoca sanıyordum ama öyle değilmiş. Sevgi dolu bir aileden mi? yoksa baskıcı bir aileden mi geldiğini merak ettim. Soramadım çünkü! Her lafımda sinirleniyorsun!! ve bağırınca BENİ KORKUTUYORSUN!"
Oh be... Rahatladım hâ.
Rahatladım, rahatlamasına da... Bora'nın yüzüne bakamıyorum!. Başımı kaldırmak istiyorum ama kaldıramıyorum. O kadar mı kastım kendimi. Gerçi ağzımdan çıkan laflara dikkat edemedim. Kesin sinirlendirecek birşey söyledim.
"Hâh..."
Hâh mı? Yüzünde nasıl bir ifade var merak ediyorum. Yavaşça başımı Bora'ya doğru çevirdiğim sırada arkası dönüktü.
Aha, kesin sinirlendi...
"Bora-"
Demeye kalmadan kahkaha sesleri duydum. Gülüyor mu o?
"Gülüyor musun sen?" diye sorduğumda bana doğru döndü ve gözünden düşmekte olan gözyaşını elinin tersiyle sildi.
"Hâh, az önceki halini görmen lazımdı. Korkudan elin ayağın titriyordu. Kelimeler ağzından tek tek döküldü."
"Sinan Hoca ve Babam... imkansız bir tespit olurdu. Doğrusu, Sinan hoca'nın babam olmasını çok isterdim ama maalesef ki öyle birşey mümkün değil." dedi.
"Sen bana mı güldün?" şaşkın şaşkın ona bakarak konuşmuştum. İkinci kez güldüğünü gördüm. Ama bu sefer alttan alttan gülmek yerine kocaman bir kahkaha patlatmıştı.
"Korkmuş halin aşırı komikti." dedi. Yine gülücek gibi olmuştu. Boğazını temizleyerek tekrar konuştu.
"Neden merak ediyorsun? Nasıl bir aileden geldiğimi veya o adamlarla nasıl bir ilişkim olduğunu? Neden bilmek istiyorsun?"
"Çünkü... merak ettim." demiştim. Sesim utançtan dolayı kısık çıkmıştı.
"Bende, özelini öyle pat diye anlatacak bir tip mi var?" demişti.
"Hayır." dedim ani gelen içgüdüyle.
"O zaman sorduğun soruları unut. Anlatmak gibi bir düşüncem yok. Hem düşündüğün kadar yakın da değiliz." dediğinden yine o his kapladı içimi.
"Peki ya ben neyim? Ben senin için neyi ifade ediyorum?!" demiştim sinirli bir ses tonuyla.
Bora şaşırmış gibi durmuyordu. Yine o poker suratını yapmıştı. Duygularını okumamı istemiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Code Name: DIAMOND [Düzenlendi]
Teen Fiction"Hani herkes öldürürdü sevdiğini? Sen neden öldürmedin beni?" Bakışlarındaki çaresizliği görmüştüm. Gözlerini hiç kırpmadan bakıyordu bana. Ağzından sadece şu sözler çıkmıştı. "Sana olan aşkım ağır bastı." ...