15

6 1 0
                                    

Güneşin perde arkasındaki sıcaklığı ve kuşların o muhteşem melodisi. Mutfaktan gelen o eşsiz koku ve salonda açık kalmış olan televizyonun sesi. Her zaman olduğu gibi, güne tam bu şekilde uyandım. Yatağımdan kalkıp terliklerimi giydim ve odamdan çıkarak merdivenin önüne geldim. Kokuyu takip ederek indim aşağı. Mutfağa girdiğimde,babam gülümseyerek karşıladı beni.

"Günaydın Bebeğim." bana bakıp gülümsedi. Ardından da tavada yanmak üzere olan omleti ters çevirdi.

"Günaydın Babacığım." dedim ve babamın yanına giderek yanağına bi buse kondurdum. Gülümsedi ve ocağın altını kapatarak bana döndü.

"Elini yüzünü yıkamadan mı oturucaksın sofraya?" dediğinde koşarak banyoya gitmiştim. Babam ise arkamda gülmüştü.

Elimi ve yüzümü yıkadıktan sonra tekrar mutfağa gelmiştim. Babam çoktan oturmuş, beni bekliyordu. Bende hemen yanına oturdum. İkimizde kahvaltıya başladık.

"Dün nasıl geçti? Bana iyim dedin ama ben hissettim kızım. Birşey mi oldu?" Babamın bu sorusu karşısında yutmaya çalıştığım lokma boğazımda takılı kaldı. Öksüre öksüre önümde duran suyu yudumladım.

"Helal kızım! Yavaş olsana yemeği kaçıran yok. Sakin sakin ye." Demişti sırtıma hafifçe vurarak.

"İyim baba." Elimle durmasını söyledikten sonra boğazımı temizleyip sorusunu cevapladım.

"Dün... İyi geçti. Merak edecek birşey yok baba. Film izledik. Daha sonra da evlerimize dağıldık." Dedim. Babam söylediklerime inanmıyormuş gibi bakıyordu bana.

"Doğru söylüyorum. Gerçekten merak edilecek birşey yok."

Babam gözlerimin içine baktı. O an gözümü dahi kırpmamıştım. Yalanı doğru gibi göstermek için gözümü kırpmamam lazım. Eğer kırparsam yalan olduğu ortaya çıkardı. Yani en azından benim babam yalan söylediğimi bu şekilde anlıyordu.

"Pekâlâ, madem ki merak edilecek birşey yok, o zaman yemeğini soğutmadan bitir kızım. Sana güvendiğim için bunun üzerinde fazla durmayacağım. Ama şunu unutma, ne zaman zor durumda kalırsan, benim varolduğumu unutma. Ben daha ölmedim. Sen yalnız değilsin. Sorunlarını tek başına çözmeye çalışma. Yardım al. Ben sana seve seve yardım ederim güzel kızım."

Babam az daha böyle konuşmaya devam ederse cidden ağlarım. Duygusal konuşmalardan hiç haz etmem. Nefret ederim.

"Tamam baba. Bu sözlerini unutmam. Yardıma ihtiyacım olursa ilk senin haberin olucak." Dedim gülümseyerek.

O da bana bakarak gülümsedi ardından çayından bir yudum alarak kahvaltıya odaklandı. Bende omletimi yemeye devam ettim.

...

Kahvaltı bitmiş, sofrayı topluyorduk. Ben tabakları alıp mutfağa doğru ilerlediğimde, babam hemen arkamda elinde bardaklarla peşimden geliyordu. İkimizde elimizdeki bulaşıkları tezgahın üstüne koymuştuk.

"Gerisini ben hallederim. Sen bunları makineye diz." Babam geri salona döndüğünde, bende tezgahın üzerinde duran bulaşıkları tek tek makineye dizdim. O an kapı çalmıştı. Ben bulaşıkları makineye dizmeyi bırakmış, kapının açılmasını bekliyordum. Evde çalışan olmadığı için kapıyı ya ben yada babam açıcaktı. O sırada içerden babamın sesini duydum.

"Sen dur, ben açarım kızım." demişti.

"Tamaam!" diye bağırdım mutfaktan. O sırada kapının açılma sesini duymuştum. Sonra kısa bir sessizlik oluştu. Ben mutfakta merakla babamı beklerken bir anda duyduğum silah sesi ile olduğum yerde irkildim.
O an kısa bir şok geçirdim. Ardından da koşar adımlarla mutfaktan çıkıp kapının önüne geldim.

Code Name: DIAMOND [Düzenlendi]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin