8

31 6 46
                                    

Tekrardan Merhaba.

~~~

3 Şaşkın surat ve 1 Meraklı göz ile Bora'ya odaklanmıştık. Hepimiz ağzından çıkıcak olan cümleyi bekliyorduk. Derken Bora ilk önce oturuşunu düzeltti, daha sonra da gözlerini bana sabitleyerek konuşmaya başladı.

"Beni tanıyor musunuz?"

Çıt... Evet, içimde bir yerlerde birşeyler çıt etti. 'Beni tanıyor musunuz?' da ne??

"Ne- demek istiyorsun? Anlamadım?."
Dedim şaşkınlıkla.

"Adım Bora, evet ama beni gerçekten tanıyor musun? Ailemi, kişiliğimi, neyi sevdiğimi veya sevmediğimi? Biliyor musun?"

"Hayır." dedim ani gelen içgüdü ile.

"O zaman tanışmış sayılmıyoruz." dedi o sert sesiyle. Göğsüme bir öküz oturmuş gibi hissediyorum. Aslında söylediklerinde haklı sayılır. Ben onu tam olarak tanımıyordum.

"Ee... Siz daha önce hiç karşılaşmış mıydınız?" Uğur'un cümlesi ortamı biraz olsun hafifletmişti.

"Kendisi bizim spor salonunda çalışıyor. Daha yeni olduğu için pek yakınlaşmadık. Tabi soyunma odasına pat diye dalmasına değinmiyorum bile."

Bu adam buraya beni rezil etmeye mi gelmiş? Anlamadım!?

"O bi kazaydı. Bunun için özür bile diledim."
Dedim Leyla'nın yanına oturarak.

"Sadece benden özür diledin? Diğerleriyle konuştuğunu hiç görmedim?." Oturduğu yerden laf sokmasa olmazdı zaten.

"Diğerleriyle konuşmama fırsat bile vermiyorsun. Ne zaman konuşmak için yanlarına gitsem, hepsi bir anda yönünü değiştirip uzaklaşıyordu benden."

"Ee? Bunun benimle ne alakası var?"

"Sen herkese patronluk taslıyorsun ya? Hani, o yüzden gelmiyorlar."

"Ben kimseye patronluk falan taslamıyorum bir kere-"

Uğur'un araya girmesi ile Bora'nın lafı yarım kalmıştı.

"Hey hey! Bi sakin olun abi. Ne oluyoruz ya? Oturmaya geldik, kavga etmeye değil. Lütfen bi sakin olur musunuz?"

"Üzgünüm, sinirlerim zıpladı biraz."
Bakışlarımı Bora'nın üzerinden çekmedim. O da aynı şekilde bana sert bir ifadeyle bakıyordu. İkimizde babasından azar yemiş çocuklar gibi sus pus oturuyorduk.

O sırada Leyla konuşmaya başladı.

"Elmas, sormayı unuttum. Ne istersin? Biz karar verdik ama daha sipariş vermedik. Seni bekledik."

"Ben sadece Sufle alsam yeterli olacaktır. Sinirden şekerim düştü."

"Sinirliyken şekerin yükselir. Üzgünken şekerin düşer. Fazla şeker vücudun için iyi değil. Birde boksör olucam diyorsun. Daha sağlıklı beslenmeyi bile bilmiyorsun." Bora'nın bu lafı, beni daha da sinirlendirmişti.

"Sana mı sorucam, ne yemek istediğimi!"

Evet, patladım...
Cafe de oturan herkes, bize bakıyordu. Herkes şaşırmıştı. Buna bizim üçlü de dahildi.

"Elmas, sakin ol. Otur lütfen, herkes bize bakıyor."

Aniden ayağa kalkmış bulundum. Leyla'nın lafıyla tekrardan yerime oturdum. Göz ucuyla şöyle bi Bora'ya bakayım dedim de, bakmaz olaydım. Beni izliyordu. Yüzünde öyle bir ifade vardı ki, ne hissettiğini anlayamıyordum. Bana sinirli miydi? yoksa bağırdığım için üzgün müydü? Poker yüzü sayesinde duygularını okuyamıyordum.

Code Name: DIAMOND [Düzenlendi]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin