SDAHT - 13. Bölüm - Saygı ve Miha

288 59 63
                                    

Kitap 1.11K olmuş dayanamadım yazmak istedim...

pezopedri bunsuzluktan kurumuşum..

---

Sebastian Szymanski'den (bir gün Ryan Kent'ten yazmak dileğiyle, manifest yaparsak diğer yaza Ryan yazısını görebilirsiniz belki)

Kitaplarda, filmlerde veya dizilerde kafe çalışanlarının, mekanı betimlerken klasikleşen bir sözü vardır. Müşteriler yavaş yavaş doluyor. Bir etkinlik olsun ya da olmasın, o müşteriler hep yavaş yavaş dolardı masalara.

Hah işte, hayatımın bir filme yada kitaba benzemediği burdan belliydi. Doğum günü partisine teker teker gelmek yerine en az 5 kişilik gruplar halinde gelen insanlar o kadar kısa zaman aralıklarıyla gelmişlerdi ki kafenin en çok masa barındıran terasın bir altındaki kat -burada etkinlik yapacak herkesin kullandığı tek kat- neredeyse dolmuştu.

Personel haricinde içeriye adımını atan herkesin giyindiği marka kıyafetler ve üstelik canlı performansların sergilendiği sahneye tüm bu planlamayı yapan kişi tarafından özel getirilen grubun popülerliğinden ailelerinin para sıçtıkları görgüsüz davranışlarıyla anlaşılıyordu.

"Bu ne kadar insan? Sadece bir kişinin bu kadar arkadaşı nasıl olabiliyor?"

Hayretler içinde oluşunu saklama gereği duymayan Ferdi yanıma gelerek köşeden benimle birlikte gizli gizli izlemeye devam etti. "Bence bu her kimse direkt okul arkadaşlarını çağırmış olmalı."

"Olabilir... Çok yorulacağız bu gece."

"Yorgunluğu siktir et, ek mesai parası alsak yine iyi." İrfan da yanımıza gelerek konuşmamıza dahil olduğunda göz ucuyla Ferdi'nin kıvırcık saçlarını karıştırışına kısa süreliğine bakmış, önüne dönmüştüm. "İrfan yapma."

"Bak yapmıyorum şu an." İkisi birbiriyle uğraşmaya devam ederken merdivenlerin başında beliren Miha, hoplaya zıplaya yanımıza gelmişti. "İrfan, Sebastian ile ilgili öyle bir dedikodu duydum ki kulaklarına inanamazsın." Beni fark etmesine rağmen gözlerimin içine baka baka bunu o kadar rahat ve gevşek bir şekilde söylüyordu ki içimdeki saldırma isteğini bastırmakla yetiniyordum.

Geldiği gibi İrfan'la aralarına girerek kolunu Ferdi'nin omzuna atmıştı. Anlık asılan suratıyla rahatsız olduğunu anlamıştım lakin kendisi bunu belirtmek yerine sessiz kalıp Miha'nın kolunu ittirmemişti. Ferdi'nin kolunu kavrayıp diğer tarafıma çekmemle Miha tek kaşını kaldırmış, gözlerini ikimiz üzerinde gezdirmişti. Hemen ardından omuz silkip İrfan'a dönmüş ve heyecanını sesine yansıtarak hızlı hızlı konuşmaya başladı.

"Oğlum bak bu Sebastian'ın üvey abisi olacak Dusan varya, Sebastian'ı aile evine almak için konuşacağını mı ne söylemiş hatta ikna olmazsa yarışma gibi bir şey düzenleyip ikna edene ödül olarak yüklü miktarda para verecekmiş."

"Bundan bize ne?" İrfan omuz silkerken ben daha duyduklarımı sindiremeden İrfan'ın kolunu tutup küçük bir çocuğun annesinden dondurma isterken yalvarmasındaki gibi sarsarak devam etti. "Lan ne demek bize ne? Para ödülü var İrfan!"

"Yani?"

"Ne yanisi? Biz paranız kölesiyiz amına koyayım. Şu Sebastian'la anlaşıp bizim ikna ettiğimizi demesi lazım." Amacını o kadar saklama gereği duymadan gözlerimin önünde hakkımda çok rahat konuşuyordu. Hayret edilmeyecek gibi değildi. Varlığımı gram umursamıyor, benim duyduğumu bile bile arkamdan konuşmaya çalışıyordu. Ya da direkt konuşuyordu.

Sayfalardaki Dargın Anılar Hasretle TutuşmuşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin