Çok bunaldım okulda...
---
Sebastian Szymanski'den
"Bence senin için geldiler. Seni saklamalıyız!"
İlk baştaki endişeli ve kısık sesinin kontrolünü sonlara doğru kaybetmiş, sıkıca kolumu tutup kendiyle birlikte sanki yerde lav varmış gibi sekerek attığı seri aceleci adımlarının arkasında sağa sola savurarak sürüklüyordu beni. Bu karanlıkta yol yordam görmeden hareket etmesinin bir bedeli olacaktı ki çok geçmeden merdivene çarparak yerle buluşmasını sağlamıştı.
Katta yankılanan güçlü ses ile bir küfür savurup kolumu Ferdi'den kurtardım, telefon ışığını gözümüze tutan Miha'ya indirmesi için el hareketi yapıp kısılan gözlerim rahatladığı gibi merdivenlere doğru ilerlemeye başladım. "Sebastian saklanmalısın!" Ferdi'nin arkamdan gelirken ki kısık serzenişlerine kulak asmayıp korkuluklara tutundum, alt katta herhangi bir ses olup olmadığını dinlemeye koyuldum.
Hiçbir ses yoktu, Miha bizi mi kandırıyordu?
"Sebastian-"
"Ferdi. Eğer birileri varsa ve beni arıyorlarsa her türlü bulacaklardır. Farkındaysan tek saklanabilceğim yer personel odası ve teras kat. Buralar onların aklına gelmeyecek mi? Ne yapayım terasa çıkıp o ağ atan adam gibi ordan oraya ağ atarak mı gideyim?" Ardı ardına soluksuz sıraladığım tümceler, her ne kadar kısık sesli de olsa sesimi ona karşı yükseltiyormuşum gibi çıkmıştı. Şu an Ferdi'nin gücenmesi isteyeceğim son şeyler arasında bile yokken arada bir ses çıkaran yürüyüşüyle yanımdan uzaklaştığını anlamıştım.
Eğildiğim korkuluklardan doğrulurken İrfan'ın da ışık yakmasıyla az çok aydınlanan katta onlara doğru dönmüş, Miha'ya hitaben bir şeylerin doğruluğunu sorgulamak adına konuşmuştum. "Taşak mı geçiyorsun bizimle? Şartelleri indirip geldin değil mi?"
"Ne saçmalıyorsun? Şartelleri ben neden indireyim? Yerlerini bile bilmiyorum. Sırf dedikodunu yapıyorum diye de iftira atmazsın." Tam ona itiraz edecekken İrfan "Miha haklı Sebastian. Şarteller en alt katta. Miha indirmiş olsa bile o kadar kısa sürede çıkamaz yukarı." Yüzlerinde bir süre gözlerimi gezdirmiş, pes edip omuzlarımı düşürerek tekrardan korkuluklara dönmüştüm.
Aşağıdan gelen takırtı sesleri ile refleksen kendimi geri çektiğimde en alt katlardan geldiği ses boğukluğundan belli olan bir adamın sesine dikkat kesildim. "Efendim, İsmail adında birini bulduk. Aradağınız kişi-" Ses kesildi. İsmail şu an onların mı elindeydi?
"Hasiktir lan İsmail'e bir şey yapmasınlar!" İrfan koşturarak yanıma gelip dinlemeye koyuldu. Çok geçmeden aynı ses konuşmaya devam etti. "Anladım efendim."
"Neyi anladın orospu çocuğu?" Miha da söylenerek diğer tarafıma geçtiğinde ayak sesleri yankılanmaya başladı. "Adamı bırakın, aradağımız bu değil. Ağzını da mühürleyin. Rod, sende Mert'e bak. Kameraları hızlı halletsin. Bright ve diğerleri, yukarı katlara dağılıyoruz." Konuşma sesleri kesildiğinde korkuluklardan ayrılıp hemen ardımdan benim gibi ayrılan ikiliye çevirdim bakışlarımı.
"Hadi Sebastian'ı direkt önlerine atalım. Zaten onu arıyorlar, bize bir şey olmaz."
"Saçmalama Miha." Ferdi'nin sesi uzaktan geliyordu. İrfan elindeki telefon ışığını etrafta gezdirdiğinde sağa sola gidip gelen ve muhtemelen saklanma yeri arayan Ferdi pes etmiş olacakki yerinde durmuş, omuzlarını düşürmüştü. "Seni saklayacağımız hiçbir yer yok."
"Kafede Sebastian'ın başını sokacağımız bir yer bile yok. Şu an çeneyi bırakıp terasa çıkmanız gerekiyor." Merdiven çıkış sesleri çoğalırken Ferdi, İrfan'ın fikrini bir an bile düşünmeden kolumu tutarak terasa çıkan merdivenlere yönlendirdi beni. Az önce bana hiç gücenmemiş gibi davranıyordu.
Diğer ikisini orada bırakarak tüy adımlarımızın beraberinde terası bulduğumuzda kapıyı da aynı sessizlikte açarak temiz havayla buluşmuş bulunmaktaydık.
Ferdi hiç bırakmadan beni alt kattaki gibi sağa sola savurmaya başladığında benden daha fazla telaş yapmasını sadece kişiliğine yorumluyordum. Ben ne olursa olsun kafasındayken o tam tersine en ufak deliğe beni küçültüp sokacak gibiydi. Hiç karışmadım, gezindi gezindi en sonunda durdu.
"Keşke bir halatımız olsa da seni aşağı sallandırsak..."
"O kadar da değil Ferdi. Bir filmin içinde değiliz."
Bir köşeye gidip aşağı baktı, sonra her ne gördüyse hızla ayrılıp tam çapraz köşeye gidip oradan da baktı. "Dört bir yanda adamlar var!" Ne güzel, şimdi Ferdi'nin uçuk kaçık fikirlerini asla uygulayamayacaktık. "Karşı çatıya geçelim." dedi geri geri giderken etrafında yarım tur dönüp çok da yakında olmayan binayı işaret ederken. Kafenin tek kapalı cephe tarafıydı.
"Nasıl geçeceğiz?" Sorum üzerine hiç düşünmeden -ya da ben sormadan önce düşünmüştü- terasın köşelerinde duran partideki insanların keyif için çıkardığı sandalyelerden birini aldı, kapalı cephe tarafına giderek sandalyeyi bir köprü misali koymaya çalıştı fakat sandalye oldukça kısaydı. Üstelik o sandalyenin yeteceği yerde bizim ona ihtiyacımız olmazdı, bir adımda geçerdik.
"Atlayabilir misin?" Yönelttiği soruyla yüzündeki ciddiyeti sorgulayadurdum, ciddiydi. Değil atlama, fikrinin bile çıkması çok saçmaydı. Kaçarken yüksek bir yerden düşüp ölmek yerine adamların eline paşa paşa kedimi teslim ederdim. En azından diğer türlü yaşama şansım vardı. Kaç kaç yüksekteydik, yere çakıldığımda beni kazıyarak bile çıkaramazlardı.
Onu onaylamadığımda alt katlardan gelen çığlıkla buz kesmişti vücudumu. Miha'nın sesine benziyordu, bizim kafenin içinden geldiği zaten apaçık belliydi. "Miha mıydı o?" Korka korka sorduğu soruyu ondan ne eksik ne fazla ifadeyle onayladım. Aşağı da bir şeyler oluyordu ve biz gitsek ne yardım edebilecektik ne de asıl amacımız olan kaçmayı başarabilecektik.
Aralık kapının ardında duyulan konuşma sesleri gitgide net bir hâl alırken Ferdi'nin kolumu tutmasıyla beni kenara getirmesi bir oldu. "Atla Sebastian!"
"Ferdi delirdin mi sen? Nasıl atlayayım ben? Uzun atlama sporcusu falan mı sanıyorsun beni?"
"Sanmıyorum fakat atlaman gerekiyor!"
Çok düşünmedim, Ferdi'yi kendi yanımda tehlikeye atmak istemiyordum. Kısa duvarların üstüne rahatlıkla çıktığımda bozulmamış olan dengemin getirdiği özgüven ile derin bir nefes aldım.
Kimden kaçtığımı bile bilmiyordum fakat ya atlayacaktım ya da atlayacaktım.
---
Bu kitabın hareketliliği çok az yaa
Bir de gören cevaplasın lütfen, bölümlerin uzunluğunu bu bölümle kıyaslayarak yeni bölümler daha mı uzun olsun yoksa ideal mi?
Yazım yanlışı var mı bakmadım
KENT'İMMMM
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sayfalardaki Dargın Anılar Hasretle Tutuşmuş
FanficYaptıklarımız saçmalıktı, bunları inatla devam ettirmemiz de sadece kendimize zarar veriyordu. Sebastian Szymanski × Ryan Kent