TAEHYUNG
Hiçbirimiz sandığımız, göründüğümüz- ya da görünmek istediğimiz- kadar dayanıklı ve güçlü insanlar değiliz. Ben zaten hiç değilim fakat gözümde gerçekten tanrıya ibadet mi ediyor yoksa kendini tanrı yerine mi koyuyor emin olamadığım Jungkook, her ne kadar bugün, kürsüye çıkmış, hiçbir şey olmamış gibi pazar vaazi veriyor olsa da dün gözlerimin önünde dibi görmüştü.
Bunu onunla paylaşan kişi ben olduğum için içimde garip bir his vardı, belki de şaşkınlık. Jeon Jungkook'un da her insan gibi travmaları ve geçmişinde barışamadığı insanlar vardı. En başından beri neden onu insandan farklı bir canlıymışım gibi görüyordum zaten anlamamıştım, bir şekilde Jungkook bana insanlardan daha kutsal geliyordu, bir melek gibi.
Halbuki onun ne kadar şeytan olabildiğini de biliyordum.
"Ayağa kalkın." dedi, bu sefer kilise halkına ben de ayak uydurdum. "Yüce Tanrımız İsa Mesih lütfu, Tanrı'nın sevgisi ve kutsal ruhun paydaşlığı hepinizle birlikte olsun."
Tepsiden bir ekmek parçası alıp şaraba batırırdı, normalde şarabı Taegi, ekmek tepsisini Bayan Raon tutardı fakat bu sefer Taegi'nin arkadaşı olduğunu bildiğim genç bir çocuk tutuyordu. Bayan Raon ise kilise halkının yeri kalanının arasındaydı.
"İsa Mesih ekmeği aldı ve şükretti, ekmeği böldü ve öğrencilerine verdi. Hepiniz bunu yiyin dedi bu sizin için feda edilen bedenimdir." dedi sıraya girmiş ilk kişinin ağzına şarapla ıslattığı ekmeği koyarken.
"Yemek bittiğinde bardağı eline alıp şükretti ve geri öğrencilerine verdi, hepiniz bunu için dedi bu benim kanımdır, yeni ve ebedi anlaşmanın kanıdır... Bu kan günahların bağışlanması için, senin için herkes için dökülecek."
Tek tek Kilisedeki herkese aynı ayini yaparken ben de köşedeki duvara yaslanmış onu izliyordum. Eminim herkes onda bir farklılık olduğunun farkındaydı, saçları dağılmış ve gömleğini gelişigüzel giymişti. Bunun sebebi ise gece sandalda uyuyakalmış olmamız ve aceleyle onu kulübesine geri getirip hızlıca onu ayin için hazırlamamdı. Belli ki bu işlerde pek iyi değildim ki Jungkook şu an çok komik görünüyordu.
Sıra Bayan Raon'a geldiğinde hiç kişisel bir kini yokmuş gibi, diğer insanlara ne kadar şefkatli yaklaştıysa aynı şekilde yaklaştı. Gerçekten rahipliğin hakkını veriyordu.
"Hey," Bir anda arkamdan beliren iki kişiden Hasan'ın sesini duyduğumda irkilerek ona döndüm, yanında Saeyun vardı. "Ne zaman bitiyor?"
"Üç kişi kaldı, sonra ayin bitiyor." dedim, "Sonuçlar çıktı mı?"
Saeyun kafasını salladı.
"Fare zehri."
Hiçbir şey diyemedim, dudaklarımı birbirine bastırıp ayinin bitmesini izledim. Jungkook da normalde yaptığının aksine kilisedeki halkla sohbet etmek yerine yanımıza geldi.
"Sonuç?" diye sordu doğrudan Saeyun'a bakarak.
"Fare zehri," Saeyun sonuçları rahibin eline tutuşturdu, "Benim de bir sorum var, fare zehri olduğunu nerden bildin?"
"Bayan Raon bana marketten fare zehri aldırdı çünkü."
"Raon mu?" Saeyun'un kaşları havalandı. "Rahatsız edici bir kadın olduğunu kabul ediyorum ama bu biraz fazla..."
"Öğreniriz." Hasan Jungkook'un elindeki sonuçları çekip aldıktan sonra Bayan Raon'a doğru yürümeye başladı. "Siz burada bekleyin, hepimiz üstüne gelirsek ters tepebilir."
Dediğini yaptık. Kilise yavaş yavaş boşalmış ve içinde sadece ben, Jungkook ve Saeyun kalmıştı. Hasan ise hala köşeye çektiği Bayan Raon ile konuşuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geceyarısı Duası || Taekook
Fanfiction"Eşcinsellik?" diye sordum, "Bu konuda senden daha açık görüşlü olduğumu düşünüyorum." "Öyle mi?" "Öyle, yani ailemi ve nasıl yetiştiğimi biliyorsun ne kadar kaçsam da kurtulamadığım tabular var. Yetişme tarzım yüzünden garip bulsam da eşcinselliğ...